Anla(ş)mak.

- Yok, sen beni anlamıyorsun!
- Asıl sen beni anlamıyorsun!

Tanrı aşkına bu anlamak ve anlaşılmak ne zor bir duygu. Ne gözle görülüyor ne kulakla duyuluyor ne elle tutuluyor hissetmek desen herhalde hissizim ki öyle olmadığım velakin ortada.
Öyleyse neymiş efendim anlamak yahut anlaşılmak beş duyu organlarımızla kavrayamayacağımız bir olaymış. Bu yüzdendir ki karşılıklı anlaşılmazlıklarda büyük olaylar çıkıyor çünkü bunun tadı kötü diyemiyorsunuz yada bu ses hoş değil, böyle cümleler çıkmıyor ortaya çıksa sorun çözülecek,ama çıkmıyor..
Belki anlaşamayız,anlamam,anlaşılmam diyede önceden tedbirde alınamıyor yani öyle dandin öyle saçma sapan birşey bu anlam olayı.

Bir şeye anlamsallaştırmak mı?
İşte o tamamen duygusal..

Napıyomuşuz? Susuyormuşuz..

Napıyomuşuz bi daha yapmıyomuşuz
Sağ gösterip sol vurmuyomuşuz
O şutu çekip golü atamıyorsak
Öyle oturduğumuz yerden konuşmuyomuşuz

Lades..

Okyanusda kaybolmuş bir inci tanesini arama çabasıydı benimkisi,nice tehlikeyi göz ardı edip savaşmaktı,yenilgilerin dizboyu olduğunu bile bile inadına inanmaktı..
İnancım bir çocuğun hayalinde ki şovalyelerin kılıçları kadar keskin, zafer edasıyla naralar atan şarhoşun sesinde ki vicdan azabı kadar tizdi..
Acıdığında acıtıyordum elbet,kanadığında kanatıyor zehrimi aktarıyordum,kendimi koruma çabasıydı benimkisi,en sonunda kendini sokan bir akrep misali..
Oysa senin savaşını kazanmak son sigaranın verdiği haz kadar derindi,her nefesimde ömrümü tüketmesine rağmen değerdi,değdi..
Savaş değildi benim ki senin tahtını paylaşmak,usulca yanına sokulmak,masumca saçlarını okşamaktı ruhumun niyeti..
Otur diye önüme sürgün ettiğin yüreğininin sessizliğinde boğulmaktı,kendi kendimi kaybetmek,kırk odalı bir handa tüm kapıların sokağa açıldığını bilmekti.
Karanlıktı,soğuk ve rutubetli..
Halbuki yaşanabilirdi,herşeye rağmen yosunlarda çiçek yerine geçebilir,papatyalar olmadan da güneşler açabilirdi,ta ki güneşten vaz geçene kadar..
Bir yıldızı sevmek gibiydi,
öyle bir yıldız ki, nice güneşleri sürgün etmiş semadan..
Öyle bir yıldız ki en son onun parkalıklığıydı gözlerimde kalan..
Kazanırım dediğim savaşlar avuçlarımın içi gibiydi bilirdin,bilirdim ruhunun haritasını tek,tek alnına düşen çizgilerin rotasını,bilirdim ya bu defa bilemedim.
İçimde ki seni koruyup kendimi müdafa ederken dökülen kanın senden geldiğini göremedim. Yanlız benmiydim ölen,senmiydin öldüren fark edemedim..
Bir yıldızdı sadece gözlerimde son kalan,bir yıldız..
Yolumu kaybettiğimde gözlerimde dolan bir yıldızdı bana son kalan ardından.
Bana 'beni öldürdün' dedin,

fark etmedin mi sevdiğim ben zaten son nefesimi vermiştim.
Kazanırım dediğim bir savaşta tek amacım ruhumu ruhuna teslim etmekken beni bir düşmanın gibi hiçe sayıp çoktan mağlup ilan etmişsin..

&

Asaletim sadece aşkının tapınağına girdiğimde olacak içimde.Bir gün yıkılırsa bedenin başka ülkelerin çamurlu evlerinde:Bilki bütün denizleri ayaklarına dökeceğim.

Kaos

Ne zaman anlaşmış ki kalp ile beyin?
Sen beynimdin bense senin kalbin..

Nisan anıları..

Uzun zaman önceydi,
nisan yağmurları düşerken avuçlarıma, saçların gözlerine girerdi..

En sevdiğim gömlek senin gömleğindi,
aylardan nisan, günlerden onyediydi..

Gidiş.

Gidiyorum benimsemeyi daima unuttuğum yere,
kabuslarımı,kötü huylarımı,denizi,sevdiklerimi burada bırakıp sevmediğim herşey gibi gidiyorum.
Bir daha ki dönüş 5 ay sonraya denk geliyor,düşündükçe zaman uzuyor..
Oysa nereye gidersem gideyim evim her zaman beni bekliyor,beni bağrına basıyor,seviyor.

p.s;
Bir öğrenci çeker gider.

Dostlar.

Siteden arabaya binilir ver elini fastfood'n kralı, yenilir,içilir karınlar doyar üstüne kahvenin keyfi çıkarılır konuşulur, gırgır şamata..
Ordan kalkılır arabaya yeniden binilir, onur ayar edilir, delirtilir Gidilecek bir yer aranır taranır ve bayramoğlu Adanın yoluna sapılır, Ordan ver elini Yelkenkaya çıkmaz yollar,dar virajlar..
Buda yetmez ordan ver elini Kuşcenneti-hayvanat bahçesi..
Usta şöför arabayı girişin önüne çeker ve hayvan gibi parayı bayılarak içeri girilir.
Ki düşünmedik değil biz üç hayvan zaten biz bize yeteriz diye ama doğayı tanımak şart..
Bir zaman sonra hava kararır ki malesef hayvanat bahçemiz tadilattan dolayı ışıklandırmadan mahrumdur, karanlıkta koca yer inadına gezilir.
Biz en çok Aslana hayranlık duyduk, kaplumbağaya oha dedik, maymunlardan çektik, ayıyı bulmak için uğraştık,dev balıkların önünde fotoğraf çektirdik.
Elimizde izmaritler dünya banamısın demiyor açıkcası deli gibi eğlendik.
Para bitti,saat geçti bari benzin bitmesin dedik geri geldik.
Canlarımın içleriyle bu geçirdiğim harika ikinci gündü.
Buradan sonsuz teşekkürlerimi iletip onları okul taraflarına beklediğimi söyleyip sözlerini alıyorum.
İyiki varsınız lan!
Seviyorum sizi.

Sonsuz şefkatin yer aldığı tek cümle anne kollarıdır bence onun haricinde barındığı herhangi bir sığınak yok.
Cümleler birbiri ardına sıralanmış birer anahtardır aslında sen dinlersin onlar açar kapıları,sen söylersin onlar kilitler akılları..
Ve sorular,birbiri içine geçmiş binlerce halkalar..
Cevapları sırra kadem basan,aklın düşünüpte bulamadığı sorular..
Neden var bunların başında,herşeye bir neden var aslında.
Gülümseten nedenler,üzen nedenler,şaşırtan nedenler ve hiçbir tepki uyandırmayan beklenen nedenler.
İnsan doğası bu, sevgiye nedenlerle yaklaşıp şefkati sorgular.
İnsan doğasıdır aldığından memnun olmayıp daha fazlasını isterken kaybettiğinde pişmanlık duyar.
Yazın sıcaktan uyuyamadığında şikayet ederken kış olduğunda yazı aramak gibidir,ama çok sürmez yaz geri gelir, kış geri gelir günler aylar seneler geçer gider ama yaz hep geri gelir,gelir..
Aldıklarımdan pişman değilim, kaybettiklerimede çok üzülmüyorum artık, üzülebilecek bir kaybımın olmadığından mı yoksa bir şey olmuyorsa daha iyisi olacağı için olmuyordur sözünün çekici fırtınasından mı bilemem, kimseyi kötüleyemem..
Ama fark ediyorum ki heryeni gün bir güzellik taşıyor ardında, bir üzüntü saklıyor ceplerinde, bir gülümseme bırakıyor avuçlarımda..
Her gün batışı bir varoluşun uykusunu getiriyor gözlerime.
Çok değil, daha az var artık.
İlkbahar yeniden çalacak kapıyı, kırarcasına yeniden girecek içeriye aynı gülümseme ile ve ben yeniden yazmaya başlayacağım rüzgarları,denizleri..
Yeniden müziğimi duyacağım ve iyki doğdun diyeceğim hayat..
İyiki doğdum diyeceğim..