Dönüyorum evime, küçük dağları yaratmaya !

Günahlarım kumsaldaki kum taneleri say say bitiremezsin.
Ört üstüme yorgan gibi suçlarını bana sözünü geciremezsin!
Gözlerimde lodos yağmurları

Kal bu sehirde kalabilirsen
Atılmış gemici düğümleri boğazıma
Dalarım uykuya dalabilirsem
Gel tut elimi gidelim buralardan
Üzülmem arkama bakabilirsem

Dönüyorum evime,küçük dağları yaratmaya !

al kalbimi kurtulayım bende kalsın istemiyorum..
Vur şişenin dibine geride kalanları görmek istemiyorum.


p.s;
son 4 sayalım..
Bir önceki final-eve dönüş zamanımda demişim ya geri geldiğimde bambaşka bir ben olacak..
Oldu oldu,olalı çok oldu..
Eve gitmeyeli ne çok zaman oldu..

Zor günler.

Sıkıcı,bunaltıcı,bol uğraşmalı günler bunlar.
Son sıkıntılı sınava giriyorum bir kaç saat sonra, sınavlarım henüz bitmiş değil ama bu sınavıda atlatırsam diğerleri pek mühim değil..
Hukuk finali, kendi kendime tekrar ettikçe birşeyler gülümsememe sebep oluyor bunu en iyi sen anlarsın..
Sınav zor fakat ismi sevdiriyor kendini..
Kısacası;
kaydı bana.

''beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş..''

Yollar aksa,aksa kucağıma bitirsek zamanı,
sıkıntıları savursak rüzgara;
alıp kaçırsa..
Bir küçük serçe dinlense avuçlarında,
denizin dalgaları şarkı olsa, konsa dudağına..
Senden ayrı kalbim gayrı yorgun zamana,
gözlerimin ferini unutmuşum senin yamacında.
Bir yağmur yağsa yüzümden, yüzüne aksa,
bir cümle süzülse gözünden, dudağın yansa..
Koşma dedim zamanın peşinden yorgun düşersin,
hadi gel otur yanıbaşıma öyle daha güzelsin..
Bir ağaçmış sevgimiz, sonbahara denk gelmiş,
bağlamışız yapraklarını, hiç eksilmemişiz..
Tutmasamda ellerini,yine kenetliyiz,

sen konuşmasanda anlarım ben birdir dilimiz..
Bir kavuşma bıraktım dudağının kıvrımına,
geri almaya geleceğim elbet,zaman dolunca..

Pardon?!

Seni tanımıyorum dedim durdu bi şaşırdı baktı,baktı ama yüzünde ki sanki çocukken kaybettiğim kardeşimmiş yıllar sonra bulmuşuz birimizi ifadesi korkunç bi hal almaya başladı.
Tedirgin oldum tabi ve dayanamadı;
- Nasıl tanımazsın beni!?
bi an düşündüm acaba önemli birisimi diye düşün düşün çıldırıyorum ama acaba diyorum sanatçı flanmı bluesun önemli gurplarından olan bi vocalin tipide yok ama hayırdır inşallah ve yine geçti karşıma;
- İyi bak,nasıl tanımazsın ya??
iyice gerildim tabi kızardım,utandım içimi inanılmaz bi utanç kapladı belli evet belli ki önemli biri ve ben nasıl olurda tanımam! Ya birine benzetmeye çalışıyorum ama yok, benzetemiyorum bi türlü!
Utana sıkıla,özür diledim çok uykusuz olduğumu ve gözlerimin çift gördüğünü anlattım.
Gülümsedi;
- Ha, bak o zaman affedildin,söyleyeyi baride hatırla..
Müthiş bi heycanla bekliyodum o kendini hatırlatacak bende bir an şaşkınlıktan şoka girip boynuna sarılacaktım saniyeler çok ağır ilerliyordu ve o cümleyi kurdu;

- Lisede aynı okuldaydık,görmüştüm ben seni bi kaç defa.

Ne mi cevap verdim???
- Ya bi s*ktir ya...!

Mayıs.

Kaç mayıstır severim bilmem yağmuru,bulutu.

Kaç nisan geçti gözlerimden seni ararken,seni bulurken,bulupta fark edememişken.
Daha kaç haziran bekliyor kapı ardında kaç temmuz gelecek sığınacak kollarının arasına..
Kaç ağustos gelecek pencere önünde kediye süt verdiğim, yada daha kaç aralık var önümüzde bir aralık ayıydı soğuktu ama sakindi dediğim..
Ve daha kaç ocak göreceğim daha kaç defa doğduğum güne denk geleceğim.
Ve ben kaç mayıstır severim bilmem yağmuru,bulutu.
Kaç mayıstır gölgeye kaçarım güneşten,kaç mayıstır beklerim uykusuzluğu..
Ben kaç mayıs geçirdim aylardan en güzeli mayıstı dediğim..

Sen anla.

Duyduklarıma üzülüyorum sadece bu kadar. Gerisi önemli değil inan mühim değil. Kendimi aramaktanda yoruldum senin dolaylarında,imalı bakışlarında,hangi cümleyi kursan bana göre yeterli değil çelişen anlamlarında,masum bakışlarında.

Ne kadar etkileyebilirsin ki beni güven konusunda,söz konusu sen olduğunda,sadakatle ilgili cümleler kurduğunda.
' Bırak.. '' boş kalmaz nasıl olsa elin, ben kendim ettim, düştüğüm anda kalkmasınıda bilirim.
'Git..' yüzmeyide biliriz ama ikimize fazla bu deniz.
'Sus..' bana haracama nefesini, elbet bulursun sende sana inanacak birilerini.
'Durma..' kurmaya cesaret edemediğin cümlelerin yoldaşın olsun yanında.
'Gülümse..' belki hala kandırabilirsin birilerini o masum sanılan gülüşünle.
'Bakma..' bakışlarında ki ziyankarlığı bana yansıtma.
'Konuşma..' hangi cümlen iltifat taşıyor ki anlamında..
' Söz ver ' bana söz ver, artık öyle kayıpsın ki yetmiyor verdiğin sözler..

Azab-ı vicdan.

Şuan kim isterse gidebilir,kim bunlara sitem ederse çıkabilir karşıma.
Bir tek senden dilemem gereken özür ilgilendiriyor beni şuanda..
Sonra, sonrası zaten bir dolu sızıntı.
Biliyorum karşına geçipte sana baktığımda özür dilerim demek öyle boş ve saçma.
Karşına oturduğumda keşke konuşabilseydim seninle belki bu denli vicdan azabı çekmezdim uzağından baktığımda sana.
Unut ama nefret etme benden.
Nefretini sakla onlara, o hakkını bende kullanma.
Ben üzdüm ya yüzünü,bakmadın ya ardımdan usulca öyle nefretle çarptın ya o kapıyı suratıma,
en çok ben üzüldüm aslında bir bilsen rüyalarımda kaç defa kapanıyor o kapı suratıma..
Unut beni, inan en beter unutulmalara layığım senin hitabında şimdi.
Kullanma içinde adım geçen cümleleri, yırt başlıklarında beni yazan makaleleri,
ama nefret etme benden..
O kadarınıda hak etmedim ben..
Bir tabak waffle hatrına,
sende beni unutma..

Bahar şenlikleri.

Okulun bahar şenliklerinde sağolsun bir günlüğüne Ske eşlik etti bana.
Okul öncesi çarşıda,çarşı sonrası okulda çay içmediğimiz yer kalmadı.
Menüyü isteyip isteyip yine çaydan vazgeçemedik.
Ske yoğun ısrarlarıma dayanamadı ve en sonunda o soğuk günde okulun alışveriş merkezinin içinde dondurma yedik hava sanırım 5 dereceydi ama içerideydik tabi.
Ps oynayalım dedim ama ne olduysa o konu kapandı bir şekilde gittik tavla oynadık.
Tavlada Ske'yi 5-0 yendim. Bir mars üç düz. Ama çirkeflik yapıcak ya hile yaptın diyor.
Go Kart vardı okulda onun yanından usul usul geçtik fazla atraksiyona gerek yoktu bizce.
Sonra balerin faciamız var birde.
Bi bindiğimi hatırlıyorum birde indiğimi,
yok arkadaş benden geçmiş o adrenalin o heycan yaşlanmışız biz artık o neydi yahu öyle..
Yinede aşırı aşırı eğlendik diyebilirim,kendi adıma yani.
Sahne gruplarını izleyemedik Ske gitmek zorunda kalınca,o gidince;
ardından Funk Alaturka çıktı.
Hastayım bu gruba yahu grubun sahne performansı bitene kadar izledim sonrası zaten Pelin'in kampüs anıları..
Bir ara bu kızı öldürücem diyede korkmadım değil kendimden..
Öyle böyle birisi değil ya anlatılmaz yaşanır ama yaşanması tavsiye edilmez şiddetle uzak durun derim ben,neyse ...
Bu sene bahar şenliklerini kış olimpiyatları gibi geçirdik.
Seneye bol güneşli havalar diliyoruz.

Aile içi hoş-beş.

Hep birlikte oturmuşuz anneannem kardeşlerinden bahsediyor;
- Kemalde şurdaydı,Cemalde şunları şunları yapmışdı vs vs..
Kuzenim konuşmaya atlıyor;
- Varmı başka böyle isimleri olanlar?
anneannem devam ediyor;
- İşte Kemal var Cemal var Emel var..
kuzenim dayanamıyor;
- Babanne kusura bakma ama bütün mallarda sizin sülalede toplanmış..

ve 90lardan bir atakla terliği yiyor!

Alınganlığım.

Kuzen:
Bütün dünya için sadece bir kişi olabilirsin, fakat bazıları için sen bir dünyasın. <3:D.

Silent:
ne dyosun lan.

Kuzen:
Seviliyorsun kuzen..

Silent:
Hakaretmi ediyosun bana dünya gibisin flanmı diyosun ? İmamı ediyosun?

Kuzen:
ya iltifat ettim,valla ne alakası var zayıfsın sen :S

Silent: Niye dünyasın diyosun o zaman yıldızsın de!

Kuzen: Yıldız dünyadan dahamı küçük?

Silent: Ne bileyim ya küçük olanları var mesela..

Kuzen: tamam kuzen ya papatya gibisin beyaz ve ince..

Silent: heh şöyle,ay canım benim gelsene bize..

Kuzen: Bileydim daha önceden söylerdim:D

Silent: İçinden gelerek söylemedin yani!??

Kuzen: ---- Offline----

p.s;
Bugünlerde çokmu alıngan oldum ben ne..

Pazar sendromu..

Herşeyin fazlaca geveze olduğu günler vardır.
Pazar günleri mesela.
Susmak,durmak bilmez hiç durmadan,aldırmadan karışır,karıştırır,konuşurur,susturur.
Öyle lafazandır ki ne anlarsın dilinden ne çare gelir elinden. Pencerene oturup günün bitmesini beklersin elinde sürekli tazelenen bir bardak çayla.
Sıkıcıdır çoğu zaman pazar günleri, sıkıcılığı çocukluktan kalma burukluk hisleri.
Çocukken pazar günü demek;
ertesi gün sabah erken kalkmak okula gitmek demek,o akşam erken yatmak demek,zorunlu banyo telaşı demek,ödevlerinin sıkıştığı son gün demek olurdu. Ve pazar günleri yemekte sebze sofraya konulurdu..
Pazarları genelde tartışırım insanlarla,içimde ki sıkıntı etrafımı çepeçevre sarar,dışıma taşar.
Pazar günleri sıkıcı ve huzursuz olurum.
Sanki kıyamet kapımda kopuyor hissini yaşarım pazar günleri..
Oysa cumartesileri bir başka güzel olur..
Keşke günler;
cuma,cumartesi,pazartesi diye aksa gitse.
Keşke..