Bir yıldız.

Eğer bir yıldız olsaydı cennetten kopup gökyüzünde asılı kalmış; büyük,parlak bir yıldız,
bir yıldız sana yolunu gösterecek olan ve bir o kadar bulunması güç,
yorgun ve aciz vücuduna denk düşen bir yıldız o an bilebilirdin..
Tıpkı çıplak ayaklarınla toprakta yürümek gibi,
üzerine bastığın dalların çıtırtı sesleri bile ürkütürken ellerini,bitmek tükenmek bilmeyen bir yürüme isteği,acıyan parmak uçlarına inat bir kaç adım daha atabilme çabası sanki yıldıza ulaşmak istemek gibi..
Bir korku,bir his,başkalaşmış bir koku herşeyi değiştirebilir.
Beyaz bir elbiseyi kirteletebilir,masadan bir bardağı düşürebilir,halıyı lekeyebilirdi.
Bir his bir başkalaşımı ardından sürükleyebilir bir değişim meydana getirebilirdi,
Herşeyi bilmek,yada bilmek istemek zamanla anlıyordum bende bu insana sadece zarar veriyordu.
Vazodaki çiçekler soluyor,yiyecekler bozuluyordu,
bu bir tür labirentti ve gittikçe çözülmek yerine daha büyük bilinmezlikler doğuruyor beni içinde hapsediyordu.
Kulağıma  fısıldadı zaman,
duyamayacak kadar çocuktum,korkuyordum.
Kaybetmekten mi,bulamamaktan mı yoksa aslında hiç varolmamış bir yıldızın izinde yürüdüğümden mi..
Ayaklarımın acıdığını fark etmiş olmalıydım,durdum.
Kulağımda uğultular.
Sahip olduğum sevimlilikleri kaybediyordum,oysa en sevdiğim şeydi saçlarım topluyken koltukta uyuyakalmak,zaman ilerledikçe benimle birlikte varolan özdeşliklerimde yaşlanıyordu,zamanla geçmeyen tek şeyin zaman olduğunu farkettiğim an büyüdüm.

Bir korku,bir his,başkalaşmış bir koku herşeyi değiştirebilir.
Bir olasılık bütün iyi niyetimi yokedebilir,olmayan beni yeniden varedebilirdi,zaman fısıldadı,korktum.
Eğer bir yıldız olsaydı iyi niyet;
cennetten kopmuş ve gökyüzünde asılı kalmış olan o zaman bilebilirdim.