-1

Bir daha göremeyeceğiniz birisi olsaydı ona ne söylerdiniz?
Sevdiğiniz için son birşey yapacak olsaydınız, ne yapardınız?

Söyleyin..
Yapın..

p.s;
çünkü yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur..

0

Bu boşluk çekmecenin en dibinde..
Allahım, ne kadar parçalanmışım, ne kadar acımış canım, ne büyük bir çığlığı içime sığdırmışım, ne acı bir lokmayı çiğnemişim, binlerce iğne yutmuş gibiyim yutkundukça kanıyor sanki içim..
Kurtulamadığım herşey ve bir bir hesap sorulur gibi rüyalarımda, cevap veremediğim tüm sorular ve asla anlayamayacağım konuşmalar rol yaptığım iyimser tavırlar..
Ağırlığı altında ezildikçe bitiyor gibiyim, geçer denilen bütün yaralar günden güne sanki mikroplanıyorlar içimi çürüten sanrılar, korkular,korkular,korkular..
İhtiyacım olandan hep daha azlar bir yudum su bir yudum ekmek derdi gibide sanki hep daha fazlası gibi nefes aldıkça zehir çekiyormuşumda kurtarılmayı bekler gibi..
İki dudağın arasında sanki ömrüm, iki ince çizgi, iki kelimenin yanyana durması kadar basit sanki..
Bana birşey söyle;
Bir gün olmadığımda, sana beni anımsatacak birşey, duyduğunda yüzümü özleyeceğin, yaptıklarımı anımsayabileceğin, kötü davranışlar sergiledikden sonra ki utancımı hatırlayabileceğin, en çok güldüğüm haline dönebileceğin, bazen olmadık anlarda aklına düşebileceğim birşey söyle..
Öyle ki;
geçiştirip attığın anlarda bile gerçekliğini inkar edemeyeceğin, içten içe özledim diyebileceğin..
Biliyorum, çok üzdüm üzdüğüm kadar üzüldüm bedel ödettiğim kadar ödedim..

Bir sabah uyandığında nefesinden çok uzaklarda olsaydım, dokunamayacağın kadar imkansız göremeyeceğin kadar silik, sesini duyuramayacağın kadar derin bir yoklukta,
hüznün yetersiz kaldığı bir yerlerde,herşeyin yeniden başladığı bir hayatta, sense ben ve benim dertlerimden çok uzaklarda aslında benim derdimin artık sana değemediği bir dünyada..
Beni özlermiydin,
çay içerken aklına düşerde yudumun boğazına takılırmıydı, akşam oluyor diye huysuzlandığımı hatırlarda ışıkları daima açık tutarmıydın, çikolata yediğinde hatırlarmıydın, sakarlığım aklına gelirde olmadık yerde gözlerin dolarken gülümsemeye çalışırmıydın..
Bir sabah uyandığında ben olmamış olsam,
gerçekten uyanırda aynaya bakarmıydın..
Seni sevdiğimi bir daha duyamayacak olsan bana defalarca bunu tekrarlatırmıydın..

P.s;
bazen kontrol edemediğin anlar olur bir yanlışın bir hayatı sildiği, geri dönüşün sözlükte yer almadığı anlar olur..
İstesekde sarılamadığımız, arasakda bulamadığımız, bir ömür özlemin bir duaya sığdırılmaya çalışıldığı anlar..

1

Varlığımın ziyadesiyle noksanlığını hissettiğim anlar oluyor bazen, derin bir ışık demeti kaplıyor ufkumu, işte en çok böyle anlarda korkuyorum..
En çok aydınlıkta, en fazla güneş doğduğunda huzursuzluğum artıyor, hüznüm önüme düşüyor, ümitsizliğim ağır adımlarla ilerliyor en çok gündüz bir telaş kaplıyor içimi çünkü gece herşeyin üstünü örtüyor..
Ellerim daha küçük görünüyor gündüzleri, adımlarım daha yavaş sanki, yüzüm daha solgun oysa gece;
kocaman bir gölgem oluyor ardımda yanımdan hiç ayrılmayacakmış gibi bazen beni bile geçiyor sanki gözlerim daha bir belirsiz bakıyor geceleri belki de rahatlatıyordur beni; görememek herşeyi..
Yorulduğumu fark ettiğim anlar oluyor;
yürümekten,konuşmaktan,anlamaya çalışmaktan ve bir türlü başaramamaktan..
Yanlışda anlatmıyorum aslında, yolumu bulma çabası değil derdim,dert dediğin alfebenin kaç harfine denk düşüyor ?
Hatalar bir kez yapıldığında mı af buluyor yoksa tekrarlandığında da hoş görülüyor mu, kendimi affedebilseydim eğer çiçekleride besleyebilirdim diye düşünüyorum bazen, balıkları yaşatabilirdim mesela avuçlarımda biriken sularda, kedileri besleyebilirdim sokak kenarlarında yada bir çocuğun masumluğunu takınıp gülmseyebilirdim inciten tüm insanlara..
Ama bir hırçınlık ki talan ediyor ekinlerimi hasat vaktinden önce sökülüyor sanki, budamıyor koparıyor çiçeklerimi, toprağım çamura ekinim mundara dönüyor gözlerimde bir toz bulutu ne önüm gözüküyor ne ardımın yolu kalıyor, hasat vaktinden önce talan ediyor ya ekinleri belki de bu yüzden mahsülüm hep hüsran oluyor..