İnsanoğlu

Vücudunun 3/4 ü su ile kaplı bir varlık olan insanoğlu için,
şemsiye bir samimiyetsizliktir.
Arz ederim.

Karnı acıkmış

Şu reklama inanılmaz derecede sinir oluyorum.
Hatun cama çıkıp bağırıyor ya;

- Ali'nin karnı acıktıı...

Acıktıysa git doyur gerizekalı (!) ne bağırıyorsun..
Diyesim geliyor.
Susuyorum,susuyorum,susuyorum.

Balkon

Karşı bloklarda oturan çiftin kesinlikle balkon fantazisi var arkadaş.
Ne alaka mı?
Şöyle..
Sürekli gecenin aynı saatinde balkona çıkıp,kafayı sağa,sola çevirip çevreyi kolaçan ediyorlar.
Sonra gözleri bize takılıyor,içeri giriyorlar hemen.
Biz saf,saf sadece bakıyoruz.
Temem efem.
Yanlış birşey gördüğümüzde gözlerimizi hemen çevireceğiz elbette.
İzleyecek halimiz yok ama,
ne bileyim aşırı ilgimi çekti bu gizemli tavırlar..
Acaba balkonla ilgili düşünce biçimi nedir?
Bang!

Tamam ya sustum..
Aman be..

My baby shot me down

Bana bu şarkıyı söyleyen adamla ben evlenirim arkadaş..

     He shot me down,bang bang..
                                                                  i hit the ground bang,bang..
                                                                     That awful sound, bang bang
My baby shot me down
.
 My Baby Shot Me Down - Nancy Sinatra

Söylenilmeyecek olan söylediklerim.

Kapı çaldığında nazlı,nazlı balkona çıkıp ağzını büzerek;
- Kimooğ diye seslenen hatunlardan,
telefon çaldığında
- Elooğ diyerek açan hıyarlardan,
Fotoğraf çektirirken;
arabanın yanında poz veren budalalardan,
Serap ezgü adında ki;
Amerikan tıraşlı cosmo politan karıdan,

Nedense hiç hazetmiyorum.
Neden acep..
Acaba neden.

p.s;
Kayışlar koptu.

Son 3-4 gün..

Okanın programına gittik dostlarla.
SOn derece keyifliydi yol boyunca gırgır,şamata. İnsanın bunlarla birlikte olduğunda gülmemesi elde değil.
Neyse efem.
Giderken sorun oldu sinirlendim
-Gelmiyorum yea! dediğim anda koluma birisi girdi '' Yok bırakmam seni sorun nedir '' dedi.
Bir bakdım,döndüm bir daha baktım.
Anam! Çetin bu ! Prodüktör çeto!
Nazikçe gülümsedim sadece. Oda gülümsedi yüzüme öylece!
Saf,saf baktık birbirmize sonra Niha girdi aramıza hade dedi gelde oturalım.
Program son derece keyifliydi.
Bücür'ü ben kibirli bir adam sanırdım meğer hiç öyle değilmiş aksine program sonrası uzun,uzun sohbet ettik.
Fotoğraflarını çekmek istedim hay,hay efem dedi.
Saat sabahın 5inde Bağcılarda takılıyorduk.
Sonra evin yolunu tuttuk..
Eve geldiğimdede uyuyamadım. Sabah koşularına başladım. Sonra dayanamadım akşamlarıda koşmaya başladım.
Durdukça güzelleşiyorum sanırım bu konu hakkında çok fazla yorul almaya başladım kalktı bir taraflarım.
Fotoğraf işi gayet keyifle devam etmekte.
Herşey güzel.
Hayat ne güzel len!

p.s;
Mevlana bana sen gelmesende olur dedi.

Şey!

Telefon çalar,usulca açılır..

Ben; - Efendim..
        - Nerdesin sen!?
        - evdeyim!
        - Yalan söyleme televizyonda gördüm!!!
        - . ııı...uu... şey..Oha. s*çtık

Sormasaydı(m)n..

sormasaydın keşke

ne güzel oturmuştuk uzun uzun konuşmuştuk
çocukluğunu anlattın ben de babamı
içten cevapladım tüm soruları
sormasaydın keşke
ben sana açtım özel odaları
sen sanki anladın deşmedin oraları
iddian yoktu ne de ısrarın
sıcaktın, ben de açıldım
dedim iki insan birbirini böyle anlarsa
sonra sordun ya, hazırlıksız savunmasız
ben ne yapsaydım
sen sormasaydın
sormasaydın sormasaydın keşke
sormasaydın keşke
çekmedim dizimi dizine değince
çocuktun çocuktum yakındık arkadaşça
değdi dizin dizime görmedim sakınca, görmedim sakınca
sormasaydın sormasaydın keşke
sormasaydın işte ben nerden bileyim
dediklerim gidermiş nereye
sormasaydın sormasaydın keşke

Bugün.(ün)

Objektifin arkasından uçuşuyordu saçlarım,rüzgarında..

Makinayı sabitlemiş,odak noktasına kilitlenmiştim.
Bir çocuğun gülüşüne takılmıştı çehrem.
Perspektif açılarla çekiyordum dalgalarımı..
İçimde hala hangi adamın gözleri vardı,bunlar kimin uzun kirpikleriydi..
Sıradan bir fotorafçıydım kadrajda.
Köprüler geçiyordu dudaklarımdan omuzlarına..
Şarkılar söyleniyordu köhne kuyularda..
Ayrılıklar yazıyordu arkası yarınlarda..
Neydi seni benden iten,
neydi beni sende çeken..
Notalarla sevişiyor,hüznüme ortak arıyordum..
Bir çocuğun gülüşüne takılmıştı ellerim..
Şimdi girdiğim her kuytu köşede denklanşör sesiyle irkilir iliklerim..
Uvzum..
Çok yorgunum..

Çekimler..


Çekime gidiyoruz anacım..
Yorgun,bitap,özlemliyim.
Adios!

Çekimler..

Bu sabah.
İçim çok değişik,çok fazla..
Bir defa daha böyle olmuştu bana,hatırlarmısın?
İstanbul sensiz çok sessiz şimdi.
Makinama sarıldım bugün. Çekmeye hevesli,görmeye yeteneksizim.
Arda kalan duygularla yaşam faaliyeti içerisindeyim.

p.s;
Sevmek eskidenmiş güzelim.

Şakamısın len?

Gelen mesajı aynen yazıyorum.

'' Değerli abonemiz, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun. Vodafone ''

Şakamısınız siz len?

p.s;
Sizinde mubarek olsun!

of!

Gitarı elime alıyorum tam şevk gelmiş,açıyorum ve kaydetmeye başlıyorum.
O sırada langırt diye kapı açılıyor bizim hatun giriyor içeriye.
Kızıyorum!
- yaaa! kayıt yapıyordum ama!
El cevap gecikmiyor.
- Napalım send egündüz vakti yapma!

Bunda ne var diyeceksiniz.
Açıklayayım efem.
Gece-akşam gitar çalmam yasak evde.
Alt komşucuklarımıza, çok değerli insanlara gürültü yapıyormuşum.
E madem ben gündüz çalmayacağım,gece çalmayacağım.
Ben ne yapacağım?

p.s;
Kiralık ev aranıyor!

Su katılmamış gerçekler.

  1. İnsanlar diledikleri gibi davranabilecekleri özgür bir ortama kavuşunca, birbirlerini taklit ederler.
  2. Çok denenmiş yollar, hiçbir yere çıkmaz.
  3. Yanlış numara hiç meşgul çalmaz
  4. Beklenmedik bir anda ele geçen boş vakit,mutlaka boşa harcanır.
  5. Yere düşen herşey mutlaka ulaşılması en zor ücra köşeye yuvarlanır
  6. Birinin sizi sevme oranı,sizin onu sevmeme oranınızla doğru orantılıdır.
  7. Birşey bitmişse,bitmiştir.

İçimden geçer yine sana dönerim.

Dar sokaklarda kıvrımlarından çoktan vaz geçmiş, ince belli kadınların düş kırıklıkları olan bir adamdı bu..

Sigarasının külünü tablada üçgenler çizerek döküyor dairesel hareketlerle söndürüyordu..
Objektifime takılmıştı gülümsemesi.
Kurduğu her cümleyle bende kısa metrajlı filmler oluşturuyor sonra hiç umursamaz bir tavırla indiriyordu aşağıya tüm afişleri..
Dünyanın en güzel gözlerine sahipti..
maviydi,yeşildi,kahverengiydi,siyahdı.. Her renkten serpilmişti eflatun dudaklarına,uzun ince naif parmaklarına..
Ben ise tek amacı onun her karesini yakalamakla meşgul olan küçük bir kız çocuğuydum.
İsmimi her söylediğinde tuhaflaşıyor,heyecandan odak uzaklığını ayarlayamıyor,yüzünü yüzüme sürüyordum.
Oysa en sevdiği yemek neydi ? Hiç bilmedim.
Hem ne işime yarayacaktı ki? Benim olmayan bir adamı ne diye beslemeliydim?
Kavisli bir bardakta bıraktığı parmak izine takılmıştı gözlerim.
Bu zaman kadar bakmayımı bilemedim?
Bu zamana kadar hangi adamın parmak izi bu denli cezbediciydi,en çok beni ne etkilemişti..
Hem..
İnsan sempatik olduğu içinde sevilemezmiydi?
Pekala öyleyse;
Neden Kadir İnanır ve Kemal Sunal'ın birlikte rol aldığı bir filimde esas oğlan hep Kadirdi?

Öksürük

Siz,ben her öksürdüğümde ;

'' O şurup bitmezse sen daha ço..ok öksürürsün '' der ve sanki şurubu anında içersem öksürüğüm geçecekmiş edasında konuşursanız;
Bende o şurubu bir dikişte bitiririm.

P.s;
Birdahakine çilekli olsun.

Pazar gecesi.

25 nisan pazar günü saat 20,00 da buluşup sabah 5de eve döneceğimiz müthiş bir aktivitemiz var.Sanırım çok rahat 10-15 kişi varız.
Vahey be..

Dövmeci Cemoğ :))

Bu adam varya bu böcek.
Dünyanın en deli dolu muhabbetine sahip bir adam.
Ölebilirsiniz.
Daha da mühimi son derece doğal bir insan. Kasıntı bir tip değil,laf sokma cabası içinde değil,her halukarda vaziyeti anlıyor ve çözümler arıyor, adamın yanında ne kasılıyorsunuz ne geriliyorsunuz,gayet rahat bir atmosfer oluşuyor.
Varmı hala öyle insanlar demeyin işte karşınızda :)
p.s;
Kabul edenler,etmeyenler.
Kabul edilmiştir.
Dövmeci kendisi yaptığı dövmelerin fotoğraflarıda bir harika.
Değinmeden geçemeyeceğim

Bal

Dünyanın en tatlı cücüğü bu velet.
Halasının kuzusu.
Gerçi aramız limoni bugünlerde.
Hanfendi pek keyifçi çıktı..

Önce duşunu aldı,tabi ki tek başına..
Ardından bornozunu giyerek bir karış boyuyla ayna karşısında dişlerini fırçaladı..
Sonra terliklerini giydi ve salona geçip koltuğuna oturdu ve seslendi.

- Haya. Süt getiriymisin bana?



Bende ki tepki.. Oha! bana benze dediysek bu kadarıda fazla. Vay ...... keyfe bak (!)
Zamane veletleri işte..
Biz bölemiydik ulen?

Geceye veda.

Katatonia - Omerta.

Bob Dylan

Ben sadece Bob Dylan diyorum.
Sen artık ne dersen de.


ve bu satırları inadına dinliyorum ;

I'm walkin' down that long, lonesome road, babe

Where i'm bound, i can't tell
But goodbye's too good a word, gal
So i'll just say fare thee well
I ain't sayin' you treated me unkind
You could have done better but i don't mind
You just kinda wasted my precious time
But don't think twice, it's all right

İllegal.

Siz ve biz arasında ki farkı sordunuz ya ;
Söyleyeyim.

Siz dışarı çıkınca biz camı kapatıyor,
Biz dışarı çıkınca siz cama yapışıyorsunuz.

p.s;
Buda size kapak olsun.
Huhoho..

Bana ders olsun.

Yok böyle bir gerizekalılık.
Gerçekten yok.
Şöyleymiş,böyleymiş..
Neyse buda bana ders olsun. Ben bugünümü mal gibi geçirmesinide bilirim..

p.s;

Neymiş efendim oğlak ve boğa çok iyi anlaşırmış.
Hasss... Len!
Hade len!
Gel sen onu benim külahıma anlat..

Hal-vaziyet

Sabah erken kalkması yorucu.
Gizmoya temizlikte yardım etmesi eğlenceli.
Balkonu yıkamak şamatalı.
Fakat;

Bunların sonucunda sitenin laf etmesi ve gizmoyla sırt sırta verip apartmandan 4 kişiyle kavga etmesi

Paha Biçilemez

p.s;
Tövbe ettim yine bozuldu.
Asabiyetim var mazeretim ben.

vaheyt.

Telefonun trink! sesine köpek çıldırıyor.
O çıldırdıkça ben krize girip devam ediyorum defalarca..
Sonra babam geliyor ve

'' Kızım manyakmısın? '' diyor..
Susuyorum..Susyorum..Susuyorum..

dua@kabuletsin

Karıncaya can veren güzel Allahım.
Banada sabır ver.

p.s
Bu aralar seninle pek anlaşamıyoruz ama, sen yine de beni bi duy.

Cennetin şeytanı.

Bütün değerlerim geometrik artar..
Yorgun bir savaşçı gibi senin ruhun. Savaşmaktan değil,kaçmaktan yorgun.
Köşede oturan yaşlı bir adam gibi. Gazetesini defalarca okumuş olduğu halde hiç sıkılmadan yeniden başlayan..
Kocası tarafından terk edilen bir kadın gibi.. Öyle masum ki hisleri.
Soğukta üşümüş kedi yavrusu gibi. Rengi gri. Ebatına göre kocaman gözleri; hala umut bekler gibi..
   İlk defa, kitap okurken başlamıştı aslında herşey..
Aşkın ömrü 3 yıldı adı.
Aşk dedim.
İzole edilmiş bir ses dalgası gibi. Sessizlikten sağır ediyor hala kulaklarımı.
O zamanlar böyle şaşalı değildi duygular şimdi ki gibi. Daha içten,daha derindi.
Gözleri vardı simsiyah,kıvırcık saçları.
Naif parmakları,uzun kirpikleri..
İlk defa köşede rastlamıştık birbirimize. Ben gitar çalıyordum,o yoldan geçiyordu o sırada..
İlk o  tanımıştı ama beni. Usulca sokulmuştu yanıma,dikilmişti karşıma..
Yüzüne baktığımda ellerim titremişti.
Öyle sapıkça duygular yoktu aramızda. Daha farklıydı.
Nazik ve kibardı.
Seside aslında mükemmeldi.Söylemedim hiç ona bunu. 10küsürlü yıldır çalıyordu elinde ki enstrümanı.
Çalmıyordu,tabiri caizse ağlatıyordu.
bende ağlıyordum o zamanlar onunla birlikte..
Akşamları sahile bakan merdivenlerde oturuyor,onun inancından benim sesimden konuşuyorduk.
Hayat diyordu ufaklık..
Hayat böyle işte.
Korkuyordu aslında biliyordum korktuğunu. Deli gibi titriyordu ruhu,küflenmiş mazgalların ardında.
Sonra bir gün..
Birisi daha çok sevdi onu benden.
Çırpındı o,direndi. Oysa ben çoktan salmıştım onu.
Farkına varamadı..
Şaşırdı,dengesini kaybetti..
Tanrıya inandı.. Lanetlendiğine..
Ve sonra gökyüzü onu aldı.

Hey god!

Tanrım.
Neden ağır seçimleri bana zorunlu kılıyorsun.
Zira sıkıldım bu oyunlardan.

anatomi.

Kişi başına bir yalnız.
Korkma be bal.
Bunuda geçeriz.

P.s;
Geçelim lütfen.

Kısa bir akşam sefası.

Sigara almam gerekiyordu bugün ama üşengeçliğimden ve ondan dolayı bir türlü çıkmadım evden.
19,40 civarı D.Bey aradı inecekmisin diye. Olur dedim zaten sigara alacağım.
Sigara bahane muhabbet şahane ayağına indim.
D.Bey ile çıktık dışarı o beni sitenin çıkışında bekliyordu.
Gittik aldık sigaramızı,D.Bey çok cömert dondurma aldı ikimize.
Yiye,yiye geldik parka oturduk meyva suyu,sigara kısa sohbetler.
İlişkilerimiz.
3 günün kısa dedikodularını yaptık ve geldik evimize.
Seviyorum bu adamlarla oturup konuşmayı..
Bizim böcük yine gitmiş bugün yarın dönecekmiş.Göremedim bugün onu.
Gerçi dün gece onlar aşağıda ben camda konuşmuştuk biraz ama yetmez.
Zaten ben bu adamın üniversite olaylarını bir türlü kavrayamadım ya hadi hayırlısı.
Neyse seviyorum sizleri.

p.s;
Hala hastayım.

nokta

Kelimeler kifayetsiz.
Şimdi son söz;
NOKTA


p.s;
Halimi sordular söyledim birilerine.
Söylemesemiydim acaba?

Omurilik.

Omur iliğim ol istedim.
Beni dimdik ayakta tut. Desteği ol ruhumun,uzvumun..
Korkma dedim kendime,korkular öyle çaresiz ki şimdi.
Sus dedim yine,sus dinle. Sustum dinledim kendimi öylece.
Oturdum aynı yerde saatlerce,hareketlerim kısıtlandı önce. Ses tonum değişti,büyüdüm mü sence?
Hayat dedi birisi neydi,insan geldi ve geçdi ne değişti?
İnsan dedim.
Doğar,büyür,saçmalar ve ölür..
Kaşlarını kaldırdı hangi evresindesin sen dedi. Saçmalıyorum dedim..
Ben bu sıralar sadece saçmalıyorum.
Ben dedi büyüyorum. Fakat hala aynı yaştayım. Zaman geçiyor büyüyorum ama ruhum askıda kaldı o yaşta..
O ben olmuştu,ben o olmuştum farkındasızlığın farkında.
Yani dedim..
Olmuyor,olmuyor istesemde..
Sarıldım omuzlarıma,sımsıkı güven duygusu aşılarcasına.
Güvendim kendime huzur doldu gözlerim,şimdi dedim..
Artık..
Rahatça ölebilirim..

Tatlı ve sert.

Bu güven duygusu.
Fazlası zarar,azı karar.
Aslında güvenmem insanlara,asla hiçbir konuda.
Fakat yakın hissediyorum. Ne bileyim. Konuştukça.
Birilerine ihtiyacım var sanırım. Tam bu noktada. Geriye dönüp baktığımda;
onca insan,onca emek,onca tartışma. Ne için diyorum. Kimin içindi bu hengame.
Kimler içindi yaşanılan bunca gereksiz atışma.
Güzel anılardı hepsi. En kötü kavgam bile hatırladığımda tatlı bir tebessüm uyandırıyor bende.
Fakat diyorum artık,artık böyle olmamalı.
hayatımı bir düzene koymam gerek.
Değer biçmeyi,aldığım kadar vermeyi,gözüktüğüm kadar görebilmeyi öğrenmeliyim.
Öğenmeli insan.
Ama daha çok küçüğüm.
En acı olayları bile durumdan bir haber olarak algılayıp gülebilecek kadar küçüğüm.
Ve korkularım.
Tabiatımın vaz geçilmez uzuvları.
Beni asla büyütmeyecek kadar toy,yaşanılanlardan ders çıkarmayı öğretebilecek kadar olgun.
Korkularım.
Giderken hepsini sende bıraktığım umarsız duygularım..

P.s;
Seni özledim.
Dün gece yatağında yattım ve inan hiç korkmadım.
Alışamadım ben hala yokluğuna. Gece yatağımdan kalktığımda bir ara kapıyı aralayıp baktım.
Yoktun.
Oysa ben akşam sohbetlerini özledim.
Öyle acı geldi ki. Kabullenemiyorum ben bunu,halbu ki herkes bana imrenerek bakıyor.
'' Vay be ne kadar güçlü kız'' diye.
Değil,gerçekten değil.
Aslında öyle kırılganım ki..
Sadece ben senin gibi ağlayamıyorum..
Hoş..
Artık sende ağlamıyorsun..


'' orda iyilerin yanında,herşeyden uzakta olduğunu bilmek güzeldi aslında. Beni duyuyorsan gel gir rüyalarıma.. ''

Yorgun.

Uyandım bu sabah öyle bitkin,öyle yorgun ki. Halbu ki dün gece 22 civarı yatmıştım yol yorgunluğu demişti yengem buna.
Müthiş bir mide bulantısıyla uyandım,ter içindeydim ve inanılmaz bir baş ağrısı.
Ders aklıma geldi geç kalacağım dedim alel acele yengeme hoşçakal diyerek çıktım evden arkamdan bağırdı kahvaltı hazırladım diye nazikçe teşekkür ederek geri çevirdim teklifini sigara içmeden kahvaltı yapamam ki..
Yolda yürürken sanki ben değil bir başkası yürüyor yerime o derecede yani..
Eve gitmeliyim dedim,duş almalıyım ama babaya yakalanmamak lazım..
Bir 40 dakikamı yola ayırdım.. Saatime baktım 8,20 bu saatte baba hala evde olmalı.
Gizmoyu aradım,aradım,aradım cevap yok.
Mesajlar bıraktım yanıt yok! Tanrım.
Kendi evine sapıklık yapan tek manyak benimdir herhalde sürekli evi arıyorum babam açıyor şak yüzüne kapatıyorum ne yapayım evden çıkıp,çıkmadığını kontrol ediyorum.
Sonra tekrar aradım babamın telefonu açar açmaz söylediği sözcükler
'' Ulan manyak herif! Sabahın bu saatindede sapıklık yapılır mı! '' yine kapatmak zorunda kaldım ee ne yapalım babacık sen sabahın bu saatinde evdeysen yapılır.
Neyse efem sonra kalktım siteden D.Beyi aradım oda allahtan çıkıyormuş evden dedim yavrum baksana arabalar ordamı,baba çıkmadımı hala..
Dedi burda sen nerdesin dedim nerede olacağım ibadethanenin kenarlarında takılıyorum.
Bekle dedi geliyorum oda yavrum korkmuş başıma bir iş geldi diye..
Öyle,böyle derken kapıda yine 2 saat boyunca anahtar aradım.
Şimdi bir duş alıp hastahaneye gideceğim.
Feci bir haldeyim doktor. kemiklerimi hissetmiyorum.

p.s;
Hulk sana geri dönemedim dünden beri farkındayım aksilikler oldu biraz.
34 kaldı değilmi.
Tutku bu..

Ruh ikiz- ( Öküz)

Ruh ikizimle inanılmaz ama dinlediğimiz neredeyse tüm playist aynı.
Deli,dehşet bir blues arşivi var adamda. Çıldırdım. Yeni fark ettim bunu.
Çok entresan değil mi.
Sevimli birşey cücük.
Diyaloglar feci zaten. 3.dakikada ölüyoruz.
Pek tatlı,pek.
Maşallah.
Yakında tanıştırayım ben sizi.


p.s;
Bugünle birlikte 35 belki 34 bir ara karıştırdım çünkü.
Buna takılmamak lazım. Önemli olan netice.
Ben hala 60lardan 30lara düşümün şaşkınlığı içindeyim.
Sosyomat olayına geri döndüm sanırım ben yine özlemişim ordakileride deli gibi geyikleride. Ne kadar uzak kalmışım yahu.
Bu arada parkta ki salıncaklarda yeşile boyanmış,banklarda.
Dötümün dibinde ki olayların bile farkında değilim.
Bunun farkına varmış olmamda değişik bir farkındalık.
Gidiyore bu gece ben değişik ortamlara karışacağım biraz.
Kendimizi bulmak dileği ile.
Bu arada şu sanat yönetmenini bile yeniden buldum. Daha doğrusu o beni buldu.
Herşey eskiyemi dönüyor ne?.
hadi inşallah.

Artık bana benziyorlar.

Yok hayır gerçekten insanları çıldırtabilme potansiyeli bende bir hayli yüksek ;



rainbowmavi: mrba nasılsın...


Silent: her zamanki gibiyim.

rainbowmavi: herzman nasılsın...


Silent: şimdiki gibiyim


rainbowmavi: iyyissin yanii...


Silent: öyleymiyim şimdi?


rainbowmavi: herzmanki gibisin...


Silent: ahaha BİNGO!

Facia.

Balığın suyunu değiştirirken,balığı lavabonun içine düşüren şu yeryüzünde benden başka mahluk varmıdır?
Yokmudur.
Peki.

P.s;
Ben gerçekten bu dünya ve dünya üzerinde bulunan diğer canlılar için çok tehlikeli bir dişiyim.
Sahiden.
Hayatınızın ne kadar değerli olduğunu öğrenmek istiyorsanız buyrun;

'' Silentla 1 hafta ''
Ondan sonra kararı siz verin.
Denek olarak kullansınlar beni. Çok değişik şeyler keşfedebilirler.
Tanrım,insanlara bir cezamıyım?

Ayşe yengem hediyeler getirmiş bana,yahu hem bu kadar tehlikeli olup hem nasıl cana yakın olabiliyorum.
İnsanlar gerçekten hayatlarının kıymetlerini bilmiyorlar.
Yok,yok sahiden.
Hayırlı işler!

does it really come as a surprise when i tell you i don't feel good?

Buda benden sana gelsin.

Garbage - Why Do You Love Me

Bugünün özeti.

Bugünlerde biraz dardamadığınığım.
Zaten biliyorsunuz deli gibi kitap okuyan bir tipim. Bugünlerde daha da arttı bu olay dağıttım resmen.
Gecenin bir yarısı yatıyor sabah erken kalkıyor işimi gücümü halledip kulağımda müzik elimde bir kitap önümde deniz başlıyorum okumaya.
Yemekle aram yok denecek kadar az. Yiyebileceğim şeyler yok diyerek geçiştiriyorum yemekleri,kahvaltı desen iyice vurdumduymazlığa kaçtı.
Hasta oldum birde ne sesim çıkıyor ne mecalim var hareket etmeye.
Amcam azarladı bugün.
'' Ölmüşsün ağlayanın yok ne bu hal? '' diye sorma dedim. Ders derken şu derken bu derken vakit ayıramadım bir türlü kendime.
İyi dedi yarın bendesin annen gelene kadar da burada kalacaksın zaten kuzeninde burada kalacak.
Sahi halam da gidiyor yarın. Bu akşam onlardaydık.
Yemek denilince dünyada ki hiçbir insan halamın eline su dökemez.( annemide es geçmemek lazım) Bu bir gerçek.
Öyle özeniyor,öyle lezzetler yaratıyor ki. Hayal gücümü,yoksa bir resim mi yapılan yemekler çözemedim bir türlü.
Yarın 10da uçağa binecek. Kuzende yetimler gurubuna katıldı yani. Bugün fark ettimde bir ara 5 kuzen aynı odada sohbet gürültü derken sızmak üzereydik.
Kuzenden bir kucak dolusu kitap aldım yine. Ayrıca yarın ilk işim kitap fuarına gidip kendime cicili,bicili kitaplar almak olacak. Havadisleri kuzen verdi fevkalade kitaplar gelmiş kendiside almış zaten bir dünya.
Birde parfümümü değiştirmeyi düşünüyorum. Yine kuzen bulmuş bir tane deli birşey.
Dedim bendemi alsam dedi saçmalama senin ki güzel ne bileyim dedim. Değişiklik olur.
Yok dedi kapattı konuyu. Sonra da bir baktım uyuyorum ben dedi hadi yarın görüşürüz.
Kitaplığını karıştırdım bol,bol. Dil okuduğundan ilgimi çekebilecek bir sürü kitap buldum. Neyse dedim hepsini okuyamam zaten önümüz sınav şimdilik iki tanesi ile idare edeyim.
Amcamlarda kalacağım fakat sigara işini nasıl halledicem hiçbir bilgim yok. Neyse artık. Bir yolunu bulabilirim herhalde. '' Çalıştır kafayı Silent '' diyorum şuan sadece kendime.
Annemde aramadı bugün hiç.
Hayırdır kendine evlatlık flan mı buldu daha vefalı,daha normal bilmiyorum.
Babacık bakıyor bana paşa keyfi sürüyorum.
Bir kaç gün yazabilirmiyim bilmiyorum. Hoşçakalın.
Sizleri seviyorum.
Tüneli özledim ben. İstiklali. Smirnoff'. Heybeliyi, heybelide ki masa sohbetlerimizi.
Ah yaz. Nerelerdesin sen. Geç kaldın buralara uğramakta..

p.s;
sessizce tekrarlıyorum
benaybars. Çok değişik geliyor gerçekten.

- 1 -

'' Silent, in te sono nato. in te mariro.. '' diye bitirmişti attığı o üç beş satırı geçmeyen mailini. Özellikle mi gri yazmıştı,ben mi farklı anlamlar yüklemeye çalışmıştım bilmiyorum o günlerde.
Sadece gri en sevdiğim renkti,buda bana özel olmalıydı diye düşünmüştüm herhalde..
  Albinoni'nin Adagio'sunun yankılandığı hüzünlü bir ruhtu taşıdığım.
Sonra büyüdüm,yavaş,yavaş. İkna kabiliyetim güçlendi insanlara karşı. Savaş açmayı ve yenilgiye uğradığımda tebrik ederek kaçmayı öğrendim.
Annemin tuvallere naif parmakları ile resmettiği atların hep birgün şahlanacağı duygusu yer aldı içimde.
Büyüdükçe ürktüğümde oldu,ürküttüğümde.
Sigaraya kanımın en verimli olduğu zamanda başladım. Ne için,kimin için bilmiyorum.
Artık yeterince büyüdüğümü hissedebiliyordum. Ne saçmaydı ama.
Sonra bir gün uyandığımda çantama gerekli,gereksiz bir kaç eşya alıp çekip gitmeyi planladım bu şehirden. Ufak notlar bıraktım sevdiğim adamlara telesekreterin diğer ucunda. Nokta koymadım hiç birine. Eksiltili cümleler vardı satır sonlarında.
Ufak bir çanta,bilinmeyen bir şehir için uçakta ayırtılmış bir koltuk,evden ilk kaçış.
Frank Sinatra - Come fly with me,let's fly,let's fly away diye coşkuyla şarkısını söylerken ben bir türlü giymeyi başaramadığım ayakkabılarıma küfür ederek veda ediyordum yalnızlığım son noktası olan bu şehire.
Halil bekliyordu kapının ardında..
Bir an önce beni bu şehirden def etmek gibi bir hal sergileyip acele etmem için ithamlarda bulunuyordu sürekli..
Aslında oda çok şaşırmıştı bu kaçma olayına. Maillerimi karıştırmış ve hiçbirşeyden haberi yokmuşçasına sorgularını kesmişti bir anda.
Merdivenleri hızla inerken kolumdan tutup durdurmuştu beni birşeyler söylemek istercesine yüzüme bakmış,sonra vaz geçmiş ve elindeki kırmızı bir Avignonesi bana uzatarak;
'' Al '' demişti..
'' Gittiğin yerde en çok bu lazım olacak sana ''

Deniz.

Balığa limon sıkılmaz.
Bu böyledir.
Paella da tek kişilik yapılmaz.

P.s;
Balık yiyeceksen limonu unut,paella yiceksen git adam bul yanına.
istedim geri vermedi,meğer benden pek haz etmezmiş.

Erkek Dediğin takım tutar!

Ben takım tutmuyorum diyen erkeklere acayip ötesi sinir oluyorum.
  1. Erkek dediğin takım tutar!
  2. Hemde takımının fanatiği olur!
  3. Maçlara gider !
  4. Tezahurat yapar!
  5. Gerekirse karşı takıma,hakeme ana,bacı söver! ( Tasvip etmiyoruz ama böyle şeylerde gerekebilir )
  6. Cebinde kombine bileti olur !
  7. Takımının marşlarını ezbere bilir !
  8. İmkanı varsa evinde futbola ait bir kanalı olur !

 
Erkek dediğin takım tutandır.
Ne len o öyle ben takım tutmuyorum,futbolu holiganlık olarak görüyorum diyen tipler!
Ajdar bile tutuyor yea!

 
P.s;
Ajdar hiç ölmeyecek,hep bu dünyada yaşayacak. Çünkü;
dünya malı,dünyada kalır.


  • SARIIIIIIIIIIIIIIII    YEŞİİİİİİİLLLLLL
  • OoOoOoOoOo   ŞAMPİYON!

Yiğit-

Kapı çaldı adetim değildir benim kapı açmak ama dedim bakayım. Baktım üst katta ki süperzeka ufaklık yiğit.

- Benay ablacım,annem evde yokta o gelene kadar,size gelebilirmiyim?
Oy dedim ben sana gurban olurum,ne demek efem buyursunlar..
Ceketini çıkarttı sandalyenin üstüne koydu masum,masum oturuyor. Silentcm dedim çocuk okuldan geldi açtır fakat bir çocuk ne yer ?
Yiğitcim dedim açsındır ne yemek istersin?
- Hayır dedi teşekkür ederim. Aç hissetmiyorum. Teşekkürler yinede.
Peki dedim çıktım bir taraftanda diyorum tabi ki aç değilim diycek çocuk açım yemek getirmi diycek..
Neyse efem güzelce portakal suyu,çeşit çeşit bsküvi,kızarmış ekmekleride koydum bir tabağa ötürdüm minik beyimize.
9 yaşında. Oturdu discovery izliyor. Vay be dedim zamane çocukları işte biz oturur çizgi film izlerdik.
Çokmu yaşlandım ben acaba..

Çünkü sen.

Gecenin bu saatinde. Yine aynı boşluk kaplıyor içimi,birşeyler eksik olmalı,birşeyler eksik şimdi.
Bu boşluk,böylesine uzun,korku dolu.
Bunlar bizim için biçilmiş dar sokaklardı,tek başımayken dahi adım atamayacağım kadar dar,ellerin.
Ellerinden tutarak yol almayı seçtim ben. Çünkü düşerdim.
Dengemi kaybeder,daha fazla boşluğa doğru sürüklenirdim. Çünkü düştüm. Şimdi düştüm.
Saatin bu dakikaları hatırlatıyor bana,bu anlamsız huzursuzluğun bir nedeni olmalı.
Bir nedeni var.
Çünkü bu boşluk. Huzursuz.
Oksijen olarak alıyorum seni içime,ciğerlerime. karbondioksit olarak dönüşüm yapıyorsun yeniden döngüne.
Öyle ki bir oda dolusu seni içime çektiğimde ardından tüm gücünle bitiriyorsun odayı,beni.
Çünkü sen uyuyorsun,ben birşeyler fısıldıyorum sana.
Duyuyorsun,sen zaten tüm bunları biliyorsun. Bir defa daha böyle olmuştu diyorum duymuyorsun,çünkü sen uyuyorsun.
Aklımı yitiriyorum uykularında,korkularımdan ibaret kalıyorsun.
Saplanıyorum boşluğa. İçim kaldırmıyor daha fazla. Kusuyorum tüm bilmek istemeyip sakladıklarımı.
Tüm bunlar doğru değil,hiç bir doğru yanlış değil.
Tüm bu rüyalar diyorum hepsi geçecek diyorsun ben cümlelerimi tamamlamadan.
Geçmedi hala diyorum geçmeyen ne diyorsun.. Benden bir haber duygularımı kontrol ediyorsun.
Zaman duruyor,saat hala ilerliyor. Gün oluyor,gün bitiyor,gün oluyor..
Ağlamaklı bir kadın oluyorum sonra. Gülümsüyorum hala sana.
Zaman alır götürür diyor bir adam zaman durdu diyorum fısıldarcasına.
Bir iki kelime biliyorum zamandan ibaret olan,onlarıda unutuyorum..
Çünkü bu boşluk.
Çünkü çok boş..

dara.

 Görmüşken koyayım dedim. Kapalı alanlarda sigara mevzusu açıldıda. Buda sigaraya veda gecesi.
Sinerji

Hey!

Son bir haftadır şu her falımda çıkan sözde '' İri,yarı,kötü adam ''
Seni bulursam;

    A ve KÜuĞ

Mini,mini birler.

- Kendimden 6 yaş küçük bir adam bulup onunla vakit geçireceğim..
Kızdığım zaman çakarım bitane kafasına. Höt dediğimde korkar geri çekilir,otur dediğimde oturur,kalk dediğimde kalkar.
Evet,evet kesinlikle. (bknz; 14-15 yaşlarında tatlı,sevimli,helal süt emmiş erkek çocuk aranıyor,)
Sübyanmı olucam ? m maybe.
aha. Kadın büyük olunca zengin olunurmuş diye bir söz var denemek lazım. Türkan Şoray'ın öyle bir filmi vardı beşik kertmesi olayı ile ilgiliydi sanırım küçücük çocuğu önce büyütüyor sonra evleniyormuydu,evlenemiyormuydu bilemem hatırlayamıyorum.
İyice sapıklaştım ben,çizgiyi aştım kopardım ipimi gidiyorum.
Hobarey.
Duvara çarpacağım az kaldı.

P.s;
D.Bey'e söylediğim bir cümle şu son iki saati gayet iyi özetliyor.
- Sofu çıktı lan bu. Hem sofu hem manyak. Tarikatıda vardır bunun. Sakin,sakin konuşuyor psikopat lan bu. Töbe yarabbim

Mdurucan - Silent -


Eğlenceli ve bir o kadar da yorucu bir gündü.
D.Bey ile Saat 2de çıktık siteden ordan ver elini pendik..
Burgermı,Mcmi karar verdikten sonra burgerda aldık soluğu,D.Bey sınav hediyemi yemek,sigara ve milkshake olarak tamamladı.
Yemekten sonra sahil tarafına geçtik fotoğraf için. Fal baktırdık,uzun soluklu sohbetler ettik,onu bunu çekiştirdik,birbirimize nasihatlerde bulunduk..
Milkshakelerimizi yolda içe,içe eve dönüş yolunu tuttuk.

Anlatılacak çok şey var..
fakat bir hayli yorucu bir gün geçirdik. Uyku fevkaladenin ötesinde bastırmakta.
Sonuç olarak özlemişim. D.bey ile sohbet etmeyi en azından anlayabiliyoruz birbirimizi.
Yaz için ben şimdiden planlar yaptım.
İlk hedefimiz tabi ki deniz.. Haberiniz olsun bayım.
Perşembe günü tekrar çıkmayı planlıyoruz bu sefer Onur beyde bizlere katılacak sinemaya gidelim diyoruz D.bey bugün yoğun bir ısrar sergiledi bu konuda ama hava güzel olduğundan gitmedik.
Dönüşümüz tam bir maceraydı.. Her günümüz bir olay ya bugünümüz eksik kalırmı bundan.
Başak belayım zaten ben..
Güzel fotoğraflarımız var.
Eğlendik,çok fazla..


P.s;
D.Bey'e çok zorlanarak bir söz verdim. Gerçekten zorlandım oda farkına vardı bunun..
Hatta bana bırakmayıp bu sözü yerine getirmem için biraz yardım etti.
'' Göremiyorsun,farkına varamıyorsun çünkü bende böyleydim '' diyerek tamamladı cümlesini.
Pekala dedim. Söz..
Dost'a verilen sözleri tutmuşumdur hep..
Bunuda tutacağım.
Söz veriyorum.

Sabah.

Şuan sabahın 5i olmak üzere.
D.beyden o müthiş teklif geliyor. Birazdan sigara almaya çıkalım ordanda koşarız.
Kaçta diyorum 6,30 diyor,yalnız şimdi muhabbete dikkat edin.

- Sigara almaya çıkalım,ordan ekmek alırız sıcak sıcak,hatta poğça,ordanda koşarız.
Anam burada ki amaç ne,spormu sigaramı,sıcak ekmek mi.
Birde ardından bütün gün için planlarımız var ta gideceğiz nerelere..
İyi diyorum 8de çıkalım bari. Tamam diyor. Stada gidelim.
Delimisn diyorum ne işimiz var..

- Peki nerde koşucaz? Parktamı?
- Hı çevresinde iki tur atarız çok bile ...
- ..

p.s;
yarasa moduna iyice büründük.
Ben şimdi yatarım öğlene doğru kalkarım bu koşuda iptal olur beyimizde tek başına ekmeğini,sigarasını alır gelir..
Ya benim biryerlerde mezuniyet albümüm olacaktı ama,kepli pelerinli cicili bicili fotoğraflar.
Birde benim bir yıllığım olacaktı,nerde bunlar ya.

Başka Dilde Aşk.

Evet bunca ısrardan sonra sonunda imkansız ama 2 saat boyunca oturup izledim.
Gecenin bu vaktinde yatağımın içinde,başka dilde aşk..
Yorum yapmak yetersiz.
Peki ya ben başka dilde edebiyat desem?
Edebiyatı sevmek istiyorum bugünle birlikte desem.
Yarın akşam saat 20,00 civarına kadar hakkında konuşabilecek bir sürü eser bilmek istiyorum desem,o bana gereksiz gelen sözcükleri tekrar etmek istesem..
El işaretleri ile..
Cümleler kursam,manası ağır olsa kaldıramasam yardım etsen.
Ve sen tekrar etsen yine,o ağır cümlelerinle hayır desen o anlama gelmez bu.
Karıştırsam hepsini birbirine. Anlamsızlaşsam..
Edebiyatı sevdirsen bana..
Sevdirmene ihtiyaç yok,sen sevdikçe,ben zaten severim.

'' Tamam sana göre biraz büyük cümlelerdi bunlar '' de yine bana..

bu kayda geçmeli..

Anlamsız bir şekilde mutlu oldum.
Bunu paylaşamayacağım ama şu sözler..

silent - hayır dünyanın en çirkin fotoğrafıyım şuan.
* - İkinci sigaramda bitiyor.
silent - Sigara kötü birşey.İçilmez ise bitmez.
* - mm.. karşısın
silent - Sigaraya karşı değilim.
* - Bende dünyanın en çirkin görüntüsüne..
silent - ...

Aldatmak.


Her adam aldatır her kadın üzülür gibi gözükür,her kadın aldatma potansiyeline sahiptir cesaret gösteremez,göstermemesinin nedeni korktuğundan değil kendine olan saygısını yitirmesindendir, ama fırsatını bulduğu anda hiç sanmıyorum reddedeceğini. Öyle ki hele bir de artık yeter dediği noktaya geldiyse.
İnsanlık çünkü. Doğasında var.
Tek eşliliğe inanan masum tip görünümündeyizdir ,ahlaklı adam potansiyelinde fakat karıya,kıza fırsat olsada sarksam düşüncesi taşırız. ( Sen-Ben-O)
İki husus var. Birincisi;
Adam aldatıyordur uzun zamandır hatta ilk tanıştıkları andan itibaren bir çoğunu bir arada idare ediyordur sonra kadının herhangi bir açığını yakaladığı anda yıkar ortalığı.
Nedir bu?
Yok efendim sonra hatunun ne kaşarlığı kalır ne orospuluğu her bulduğu fırsatta dile getirir bunu kadına resmen yazık olur ki hoş sallamayanlarda var. Ne güzel gıpta ediyorum bu tür hatunlara.
Sallamayan,erkeği sinekten farksız bir kefeye koymayanlara.
Çünkü hayatta gerçekten artık birçok şey değerini,saygısını yitirmiş durumda.

Bir diğer husus ;
İki kişi vardır hayatında. Birisinin tutkusuna bağlısındır diğerinin sevgisine.
Biri tutkulu,eğlenceli,neşelidir fakat sadece yanındayken böyledir herhangi bir sevgi veremez sana ne bileyim aramaz,sormaz,umursamaz ama dedim ya çeker seni. Gitsin istemezsin. Fakat diğeride öyle masum öyle sevgi dolu,öyle güzeldir ki her an yanında varlığını hissettirir,günde 10 defa arar sevgi ithamları vs vs vs.. fakat yetmeyen birşeyler vardır ama yine de vaz geçemez kıyamazsın.
İkisini tek bir bedene sığdırmak ister insan. Olmadığından dolayıda ikisinden de vaz geçemez.
Birinin eksikliklerini diğeri ile gidermeye çalışır.
Böylece bir üçlü çıkar ortaya.
Düşününce.. Değişik..
Ben bu konuya nerden geldim?

B İ L M İ Y O R U M.


p.s;
Umrumda değil aslında benim.
Sen aldatmışsın,o aldatmış. Banane bunlardan ya.
Kafa yormam gereken bunca önemli şey varken. Umrumda mı benim dünya.
Aldanmaya üzülürdüm eğer aldatmayacak kadar değer verseydim.


p.s 2;
Beau 38 dedi.
Ben 30 sayıyorum.

Dün bugün neden çünkü yarın.

Sınav tek kelime ile harikaydı.
Değmedi o kadar stresime sabaha kadar sancılar çekmeme,gecenin bir yarısı kusmama,kabuslara.
Öyle rahatım ki..
Ojelerimi sürdüm resmen keyif yapıyorum.
Yarın D. Bey ile birlikte planlarımız var.
2 hafta öncesinden yapılmış planlar. Her anı karelemeyi planlıyorum. Uzun zamandır birlikte birşeyler yapmamıştık 2 sene mi oldu bilmiyorum.
Zaten barışalıda çok olmadı küskündük,daha doğrusu ben kırılmıştım oda telafi etmeye çekiniyordu neyse ki tüm sorunlar halloldu şimdilik.
İnsan kendisini anlayanlar ile sohbet etmeyi özlüyor bazen.
Oturur uzun,uzun konuşuruz herhalde şimdi fazla muhattap olmuyoruz birbirimiz ile yarın için konuşulacak şeyler kalsın diye koik olabilir ama hah. Gayet komik bir durum sahi.
Neyse.
Anneyi özledim ben.


p.s;
Beau gece mesaj atabilirim dedi şaşırma.
Şoka girerim dedim. Güldü kapattı telefonu. Güzel gülen bir adam.
Karnım ağrıyor.
Size kötü gelebilir ama ayak parmaklarımın tırnaklarına çok şeker oje sürdüm.
Uzun zaman oldu bu manzarayı görmeyeli.
İnsan bunu düşünüp ne var ki bunda diyebilir.
Ama öyle değil işde.
Ne sancılı günlerdi onlar.
Zaman ne çabuk geçiyor,biz ne çabuk tüketiyoruz kendimizi.

11 nisan Pazar.

Güne kahveyle başladım.
Ağzım kuru,zihnim açık..
Hadi inşallah diyelim.
Gece boyunca kabuslar gördüm. Sürekli aralıklarla uyandım. En son saat sabah 5,25de uyandım ve birdaha da uyuyamadım.
Babacık sürekli beni kontrol ediyor ders çalışmamam için. Elimde değil. Çıldırıcak gibiyim.
Ah sayın doktor öyle yorgunum ki. Anlamsız bir endişe var içimde.
Bu sene geçe seneyle aynı değil..
Geçen sene sınavdan sonra babanneme gitmiştim mesela heycanlı heycanlı. Oda övmüşdü beni yanında ki kadına '' Benim torunum çok zekidir başarır '' diye. Bu sene babannem yok.
Dedem benim için sabah namazına kalkmış ve dua okumuş anlatıyordu. 20 gündür dedemde yok..
Ölen,ölene anasını satayım.
Annem kahvaltı hazırlamıştı ve annemde yok.
Babacık az önce uyandı açmısın dedi yok dedim böyle mi gidiceksin sınava dedi.
Kahve içiyorum dedim peki dedi sonra kıyamadı.
Çubuk kraker getirdi al dedi hiç değilse bunu ye.
Ouw yeaa..
Hastasıyım şu çubuk krakerin. Kim alıştırdı len bunu bana bilemicim. İyidir iyi.
Karnım çok ağrıyor hatta gözlerim doluyor bu ağrıdan..
BİNGO!
Teşekkürler iç organlarım. Yani bugünü buldunuz doğurganlık özelliği taşıdığımı her ay olduğu gibi hatırlatmada..
Öyle işte ya.
Dredg dinliyorum 1 saattir yatahaze.
Uyku yok,karnım yarı tok,dinçmiyim evet..
E kolay gelsin o zaman bana..
Birde Halile,Burağa,Hakkıya,Skeee'ye teşekkürleri borç bilirim efem.
''yensende yenilsende yanındayız hep seninle '' ithafında bulundukları için..
Hoşçakalın.

p.s;
Of aklıma maçlar geldi.
Ne alakaysa canım deli gibi maç izlemek istiyor.
Ya ben annemi dedemi babannemi özledim ya. Böyle sınava gidilmez ki.
Mal gibiyim. Mal gibi duruyorum.
Bay A.'nnda dediği gibi;
'' Mal nasıl durur??''

Keyfi.

Bol portakal sulu,aşırı eğlenceli bir gündü.
Amaç beni motive etmek. Bu toplantıda her kesin benimle aynı vaziyette olduğunu sanıyordum fekat yanılmışım efem.
Oturduğumuz masada sağ baştan saydığımızda 24den başlıyor yaş sınırı.
Kurabiye Tayfası'da geldi. Şu meşur kişilik.
Ben anlattım o güldü,kızdım bir ara her anlattığıma gülme anlatma hevesim kaçıyor diye de aldırış etmedi pek.
Pek bir yakışıklıdır beyimiz.
25 yaşında 190 civarı boyunda 80 kilo gibimsi gayet fit,atletik yıldız teknik üniversitesi mühendislik fakültesinden bilgisayar mühendisi olarak mezun olmuş bekar bir adamdır.
Buradan güzel olan hatunlara duyurulur. Pek şeker,pek şeker..
Sürekli bana portakal suyu içirdi zihnin açılsın diye bir ara ceviz yedirmeye çalıştı kusmak üzereydim ki geri çekti kendini.
Huuop dedim kusarım bak.Bende çok ciciydim hani..
Üstümde diz üstü bir elbise,topuklu çizmelerim aynı dün babama yakalandığım gibi.
Sanırım bir 4 saat oturduk tavla oynadık ikiye katladım kubi'yi.
Dayanamadı buna hile yapıyorsun diye iftira atmaya başladı çirkef..
Sonra dönüşte ilginç bir olay oldu.
Yolda yürüyoruz arkamdan birisi;
- Küçük prenses, Hey prenses! diye koşturuyor. Allah allah dedim. Döndüm bakdım yanıma geldi;
- Telefon numaranızı düşürmüşsünüz. Dedi. Bir tuaf şekilde yüzüne bakdım.
- Saçmalıyosunuz sanırım. Dedim. 25-26 yaşlarında yakışıklıca bir adam.
- Düşürmediyseniz o zaman şimdi düşürürmüsünüz? Bende bulup ardınızdan koşmak istiyorum. Dedi. Gülmek geldi içimden. Adamın suratına bakıp tuhaf,tuhaf gülmeye başladım. Devreye kubi girdi çocuğa bakdı '' Yavrum,kolunumu kırayım,bacağını mı'' demesiyle bir şekilde uzaklaştırdı çocuğu yanımdan.
Bu kubi böyle işte. Hep bencil. Çatlıyor ona teklifler gelmiyor diye. Dedim ya Çirkef ayol. Gerçi kızlarımız koşturuyor peşinden ama neyse hiç girmeyelim bu konulara..
Son olarak;
Sanırım fazla duygusallaştım sınav yüzünden.
haberleri izleyerek ağlayabiliyorum.
Tanrım..
Yanımda ol..
Tek ihtiyacım bu. Çünkü ben çok kötüyüm..
Yardım et.
ağlıycam ya..

ardına.

Korktuğum herşey yatağımın altında..

..

Geleceğini biliyorum.
Bu yüzden şimdilik sadece oyalanıyorum..
Vakit öldürüyor,artık zamanlarımı değerlendiriyorum..


p.s;
gerçekten..

Balık.

Balık oltaya gelir.
Olta kıpırdar,misina hareketlenir,gerilir ve gevşer.
Vicdan azabı çeke,çeke makarayı geriye doğru sarmaya başlarsınız. Misina gerilir.
Her saniyeniz balığın denize tutkusunu arttırır.
İştahınız açılır,balık için fantaziler kurar beyniniz..
Misina; suni bir yeme aç olan balığa dar ağacı misali..
Parlak,gümüş rengi,işaret parmağınızın boyunu geçemeyecek bir balıktır bu,bu derecede aptal olan.
Balık kıpırdanır,sanki o küçücük bedeniyle dudaklarından vaz geçer gibi çırpınır.
Kimi balıklar vardır dudaklarını feda eder denizlere geri dönebilmek adına..
Kimi balıklar vardır her çırpınışında ki duyduğu acıyla vaz geçer denizden,kabullenir bir tabakta sana,bana sunulmaya..
Ve balık ölür. Bu küçük balıkların;
göz kapakları yoktur ya canları acımaz sanarız. Ağlayamaz,ses çıkaramazlar.
Acıdığını göstermek için illa gözlerden yaşmı gelmeli?

Eywah Babam!

Bakın şimdi.. Saat 2.
Gece,gece aklıma birşey takıldı oturmuş düşünüyorum acaba şunla şunu birlikte giysem nasıl olur gibilerinden. dayanamıyorum üşenmeden giyiyorum. E diyorum altına şu olurmu sonra diyorum yok hayır topuklu çizmeler bence..
E diyorum böyle cıvıl cıvıl renklere hangi çanta takılmalı..
Onuda beğeniyorum.
Sadece nasıl durudklarını merak ettiğim için.. Odamda aynaya bakıyorum. Ya diyorum birde gizmonun odasında ki boy aynasından iyice bakayım.
Ok.
Ayağımda çizmeler,çantam aynaya doğru giderken,,,,,,
Koridorda BABABANIZLA karşılassaydınız??!!??!??

- Benaaayyyy!!!!
- Ohaaa şansımı s.... yok baba vallahi kaçmıyodum
- Benaaaaaaaay!!!!!!!

ya ama ama ama ya ama gerçekten masumum ya!!!!

Bir teşekkür notu.

Bugün çok tatlı bir hediye aldım.
Bugüne kadar aldıklarımın içinde en tatlılarından. Bundan 2 tane daha vardı fekat bunun yeri bir başka. Sonuçta benim neye bayılıp neyi seveceğimi gerçekten iyi bilen bir dost..
Teşekkür ederim tekrar Hakkı..
Düşüncelerinin güzelliği için.

aow.







Memleketimden insan manzaraları.

Aman Tanrım.!! Geri döndüm!!

Ben blues'dan kesinlikle kaydım.
Bugün stüdyoda köpek gibi tapping yaparken yakaladım kendimi.
Ardına birde sweep picking. Oha dedim hayvanım ben. Oha. Çıldırdım.Milletide çıldırttım. Hiç bu kadar enerji dolu hissetmemiştim kendimi.
Tapping olayını 2 sene önce keşfetmiştim kendimde,o sıralar elime elektroyu alıp bir köşeye çekilip deli gibi saatlerce,parmaklarım kasılana kadar denerdim. Sonra alıştı parmaklarım,kendini kaybetti. İki sevişken aşık gibi. Özüme döndüm,özümde bir hayvanım.
Deli gibi tapping yapabilen bir hayvan.
Hatta itiraf ediyorum 10 dakika öncede elektronun 19.ve 20. perdelerinde çıldırdım,deli gibi seviştim gitarla.
Yedik birbirmizi.
Parmaklarım iflas durumda evet.
Ama inanılmaz bir enerji bu.
Annem hep benim '' arenas metodlarıyla sufleler veren bir hatun'' olmamı istemiştir.
Fekat anne hayvanım ben.
Tapping yapmaya deli gibi aşık,yaptıktan sonra deli gibi enerjiye sahip olan hızımı alamayıp bişeyleri kırma parçalama isteği duyan bir mahluğum.
Ah seviyorum kendimi,seviyorum parmaklarımı,seviyorum kaydığım bütün perdeleri.

P.s;
Bugün stüdyodan çıkışta dinlemeye gelen bir arkadaş arkadaşıma yorum yapmış.
Hem bayıldım bu yoruma hem çok güldüm. Aynen şöyle.

'' oha lan,o kız insanmıydı? yakında brutalda yapar bak gör sen ''
Yok canım o kadar değil. Napıyım çok özlemişim ya..
Dayanamadım..

Rica.

Ya rica ediyorum ben yemek yerken şu ''terayağından kıl çeker gibi'' deyimini kullanmayın.
Gözümün önüne tereyağı ve içinde simsiyah bir kıl geliyor hemen ve birisi kocaman,çirkin tırnakları ile o kılı tutmuş çekiyor.
İçim kalkıyor,aşırı derecede yüzümde tiksinç bir ifade. (bknz;tiksinç bir ifade?? )
Girmeyin ben yemek yerken şu kıllı,böcekli muhabbetlere ya.
Ya girmeyin ya.

Babamla.

- Baba kahvaltı yok!
- Hı evet nasıl olsa yemiyorsun.
- ama baba kafam çalışmaz benim :(
- Yok sen zeki kızsın çalışır o kafa hadi geç kalma
- ama baba ben açım :(
- Çubuk kraker yersin hadi.
- ama baba param yok:(
- Det. İki gün önce verdim daha
- ama baba ben
- iyi dersler güzel kızım..
- oofff lan!
- seni duydum.

p.s
sigaram yokdu napabilirm. Acıkmıştım..
Karnımda ki fili çıkarın!

Ders-stüdyo-fal. Harika günler!!



Ders,çıkışta stüdyo sonra faaall...


Kahve falı. Aman yarabbim o ne bakıştı öyle. Hatun Herşeyi bir bir söyledi yahu.
Fala inanma falsızda kalma demişler ama çok garip hakkımda bir şey bilmemesine rağmen herşeyi anlattı inanılmaz şeyler söyledi..
Dilara'cığıma teşekkürler.
Güzeldi.. Bayıldım hatta itiraf ediyorum çıldırdım sevinçten..


Stüdyoda güzeldi özlemişim o buğulu ortamı ne zamandır havasını koklamıyordum ama bugün nefisti.


Sınavda harikuladeydi.
Tanrım,sanırım sonunda anlaşıyoruz..
Yazabilecek aslında öyle çok şeyler varki sayfalar yetmeyebilir ama tek kelime ile özetlemek gerekirse içim kıpır,kıpır..


Çok canlıyım,aşırı derecede..
Anne hatunlada konuştum daha gelmiyor uzun bir süre ama napalım artık.
Alıştık zaten babamla. Başladık yine gece geyiklerine.
Yemeğe yengem tarafından amcamlara davetliyim. Ha ha..
Birazdan çıkacağım ay nedir bu içimde ki kıpırtının manası. Yerimde duramıyorum bügün herkese neşe saçasım geliyor kahkaha atıyorum,oturduğum yerde duramıyorum..


Ders çıkışı Hakkı beyle şöyle bir mağazaları dolaştık. Gözüme enfes birşey kestirdim babacıktan yırtabilirsem almak durumundayım yarın.
Cıvıl,cıvıl..
Birde oje aldım. Hı yine ..
Deliriyorum bu harika renklere. Başka,başka,başka..
Hayat çok güzel değilmi..
Birde sen çok güzelsin. Ha ha..
Diyorum ya acayibim bugün..
Hı bu arada değinmeden geçemeyeceğim. Babam sabah anne hatunu arayıp beni şikayet etmiş.
Kahvaltı yapmıyor aç,aç gidiyor sigara kokuyor odası diye.
Yalan yahu külliyen yalan bir kere çıkmadan önce dlei gibi parfüm sıkıyorum odaya.


Hem sen kahvaltıyı hazırladın da benmi yapmadım babacık.
Dün için değil kastım bugünden.
Ay çok konuştum yine ben.


Sizi seviyorum!
Hoşçakalın..

P.s;

Kahve benim eserim. Deli kahve yaparım.

Dadı-babam

Anne yok ya,babam dadılık yapıyor bana.
Hoş.
O beni kaldırıyor mutfağa gidiyor ardından ben yine gömülüyorum yatağa.
SOnra tekrar geliyor yine kaldırıyor zorla yüzümü yıkatıyor kahvaltı hazırlıyor yememi bekliyor.
Annem olsa sigara içmeden yemeyeceğimi bilir ama babayada diyemiyoruz ki
'' yahu ben bir sigara içeyimde öyle geleyim '' diye.
Cidden yamultur.
Karnım ağrıyor,miğdem bulanıyor yiyemiyorum bahanesine yatmaya çalışıyorum yok.
Süt koyuyor,çay koyuyor,meyva suyu koyuyor.
Tuhaflaşıyorum.
İyide baba hangisi benim?
Hepsi. Tek tek iç.
Oha!
Paran varmı diyor kusmak üzereyken ben var,var diyorum pekala diyor o zaman ben çıkayım diyorum iyi dersler diyor.
Apartmanda on saat söyleniyorum. Yedirdiklerine.
Akşam oluyor evde buluşuyoruz.
Sohbet ediyor benimle günümün nasıl geçtiğini soruyor.
'' Bok gibiydi aq bi bok anlamadım '' diyemiyorum. Güzeldi baba aynı işte diyorum.
Sonra yatma zamanı geliyor.
Korkarsan gece gel burada yat diyor. Annem evdeyken her iki günde bir yanlarında yattığımdan alışık benim varlığıma. Kocaman,hayvan kadarsın anne ile babanın yanında yatılırmı demeyin.
Onlara zaten ben iki gün veriyorum baş başa 3. gün yatıyorum yanlarında. euah.
Neyse baba yine teklifi sunuyor bana. Yok babacım diyorum uyurum ben odamda ölü gibiyim zaten.
Peki diyor fazla ders çalışıp beynini yorma.
Dadılık yapıyor babam bana,ama öyle sıcak öyle içten davranıyor ki kendimi anası tarafından terk edilmiş kedi yavrusu gibi hissediyorum.
Hem aneyin beni azarlayarak uyandırmasına alışığım ben.
Ne o öyle '' benay kalk yavrum uyan tatlı kızım'' Yok canım baba azarla beni ya ben öyle uyanabiliyorum!
Aha..
Çok tatlı bir dadı oldu babam. Bakalım yarın neler yapacağız. Gerçi amcamlara gideceğiz akşam yemeğine ama dedemsiz geçecek olan ilk perşembe yemeği olacak.
Gitmesem mi lan.
Yok ayıp olur. Evet kesinlikle.
Gideyim.
gittim.

Adios!

Oldies.


Stüdyo zamanları..Şarkının adı melek.. Eh be. Eh. Fotoğraflar için Eröl'e teşekkür ederik. Şarkın adı melek. ;
Sonu yok hayallerin,sonu yok..
Hiç bırakmadım zaten ben onları.
Otur dinlen yılma,yoruldun
Ölmek istediğin yerde.

Ağlamaktan korkan melek derinde..
Seni üzüyorlarmı yine..

Karanlığın ortasında kaldım.
Sen ve ben fark etmedik.
Neden?
Aradığın renkleri bulamadın..
Görmedin,göremedim hiç duymadım..

Ağlamaktan korkan melek..
Derinde.
Seni üzüyorlarmı yine?

Dayım'mış

Telefon çalıyor açıyorum. Bir adam.
Önce annemin ismini söylüyor uzun,uzun.
Yok diyorum Benay ben.

- Aa.. Benay! dayınım ben senin!
- Hangi dayım? Benim dayım genç.
- Yok bende dayınım senin.
- Nası ya? Dedemden mi,anneannemden mi? Kim kimi aldatmış?
- Nası kızım?
- Bilmem bende size soruyorum. Hayırdır nasıl olmuş?
- Benaay
- Böyrun?
- Dayınım ben senin.
- Tamam onu anladım nasıl olmuş?
- Ne nasıl olmuş?
- Hayırdır?
- Baban evdemi?
- Hı evde
- Versene
- Hım özel yani. Tamam.. ( Babaaaaaaaa..)
- Yavrum çok çok öpüyorum seni
- Kimi?
- ...

Babaaa.. Bir adam ısrarla dayım olduğunu idda ediyor. DNA istiyim mi??
Babam;

- Off Benay.Eminim biraz daha konuşsa böyle bir idda söz konusu bile olmayacak. Ver bana.

Adam meğer babamın dayısıymış. Ne bileyim.
Babannemin vasiyeti vardı çağrılmamıştı cenazeye. Meğer o adammış.
Çıldırdı fekat telefonda benimle konuşurken.
Sahiden iyi potansiyel var bende delirtme üzerine.
Aa ne münasebet.
Deli mi ne.
Evet Deli Mine!

abece

Annesiz ev,evsiz anne gibi.
Çok canım sıkılıyor,konuşabileceğim kimse de yok.
hava bir yağmur,bir güneş..
Dışarı bile çıkmak istemiyorum. Uykumda yok,aksi gibi.
Yalnız hissediyorum fazlasıyla kendimi. ''İnternette takılmak'' inanın çok sıkıcı bir durum.
Daha farklı şeylere de hevesim yok artık.
Hiç birşeye hevesim kalmadı gibi.
Sanki herşeyi tükettim,herşeyi son limitine kadar kullandımda böyle kalmışım gibi.
Hadi birileri karışsın bana,onu yapma,bunu yapma desin.
Beau'da yok. Gerçi ne fark eder bilmiyorum.
Sabah uyandım telefon sesiyle birşeyler söyledi fakat anlamadım.
Kızdı sanırım oda kapattı.
Duş alayım dedim,kendime gelirim hem sonra belki odamı değiştirir değişiklik yaparım..
Olmadı,yapmadım.
Sıkıldım,oturdum,oturduğum yerde kaldım.
Daha hiçbirşey yemedim.
Sadece sigara ve kahve. Ne yiyebilirm ki zaten.
Kabul etmiyor içim bu yalnızlık öyle doldurmuş ki beni.
Başım döndü ilk defa,ilk kez sigara başlamış gibi.
Şimdi ki aklım olsa içmezdim hiç. Yok,yok içerdim ben. İyi halt yerdim. Değil mi?
Şuan güneş öyle vuruyor ki odama,camdan içeri inatla süzülmeye çalışan bir kadın gibi.
Kadınları severim ben.
Güzel kadınları.

Holajulah!

haha..
İnanılmaz birşey bu ya.
14-15 yaşlarımda yaptığım cdler dolusu beste,ne aşkmış,ne azimmiş..
İlk defa dinliyorum şimdi..
Bir tanesini feci tuttum.
''kelebekleri bıraktım''

hayat senin için sıradan
ama sen hayat için oldukça mükemmelsin
gülüşün yeter utanır tüm güzellikler
bırak solsun yanında tüm çiçekler

Dön yüzünü,güneşe solsun..
Sen daha parlak bir yolsun.
Utansın çevrende ki herkes
Güzelim diyenler,Görsünler seni bir kez.

Ve
Kelebekleri bıraktım geliyorlar
yanına,görsünler güzelliğini
Zaten bir günlük ömürleri
bırak görsünler seni,görsünler muhteşemliğini.

Evet sözlerde uyağa uymak adında bir kasıntı yapılmış farkındayım ama 14 yaş. Çocukluk.
Kime yazmışım ben bunu,kimmiş bu kadar güzel olan.
Çok merak ettim,pekala öyleyse neden ayrıldık.
Kim bunun sahibi.
Acayip merak ettim şimdi..

project!

Evet,evet yaptım.
Çok şahane oldu be!

''Şeytanlarım''

Yosmadan kastımız kastınıza..

Kelebek kozayı bilmez..
Afişte,kendinden,varoluşundan bir haber,caka satar sağa sola..
Renklerinin müdavini olan diğer canlılaradır tüm çalımı..
Sevmiyorum seni kelebek. Sende bir böceksin,tırtıl halinden,varoluşundan belli.
2-3 günlük yaşamın için,sonrasında bir sokağın başında yada herhangi bir ağacın altında son bulacak yaşamın için fazla bu yaşam biçimin..
Hı,anlarım. Buda senin tarzın. Pekala.
Ama şunu unutma..
Konarsan avuçlarıma,hiç düşünmeden kapatabilirim ellerimi.
Sonrasında söyle bana;
Neye yarar o renklerinin anlamı,avuçlarıma pul,pul serpilmişken.. Ve hayatına kastım varken..
Ama dersen ki;

''avuçlarında ölmeye geldim..''
Yapma,söyleme..
İşte o zaman bende ölürüm kelebek..
İşte o zaman..

ay/gün/yıl

Düşüncelerime,düşüncelerine,herşeye.
Ben olamadım ki kendimde. Bir derin boşluk,huzursuz bir sessizlik..
Hayır. Kesinlikle. Kendimi aramıyorum. Ben zaten her zaman kendimdim. Bu yüzden bunları yazıyorum.
Düşündüklerim.
Yağmur yağıyor. Ve her zaman korkarım şimşeklerden. Asla çaktırmam o bir ayrı husus.
Bir avuç umut öyle değilmi. Gülümsetebilirmisin beni.
Hayır.
Artık öyle masumsun ki sende. Huzursuz bir kayıp vermiş gibi içim. Alışkanlıklardan öteye asla geçemedim.
Bazıları şöyle diyor.. yada neyse. Her neyse işte.
Tanımazsın sen beni. Yıllar önce bir kez daha yazmıştım sana. Cevabın gecikmeli.
Aradığını buldun mu diye sormuşsun bir defasında.
Aramadım ki ben birşeyi.
Sende huzursuzmuşsun. Yüzünden belli.. Tek bir sorun var şimdi.
Dar geliyor göğüs kafesim nefesime. Öyle büyük bir tutku ki yaşamak.
Bir defasında ''one of us'' söylemiştik seninle.
Heycanla tekrarlamıştık.. '' god is great..''
''İnancımı kıramadılar,aksine daha da inandım,en derine,en fazlasına,en dibine '' diyebilmeyi öyle çok dilerdim ki.
Hayat çok tuhaf. Gülümsüyorum ben yine sürekli.
Ama bir şey var ki.
Dediğim gibi.
Dar geliyor göğsüm nefesime. Bir şeyler çıkmaya hazır sanki,nöbette..
Kabuslar görüyorum. Oraya gidecekmişim gibi sanki..
Korkuyorum aslında.. Çok yalnız kaldım bu aralar,alışık değilim bu kadar sessizliğe.
Her günüm bir olay işte.
Susup kendime sorunca bir şey var diyorum. Bir şey. Tam görmek istediğim yerde olup asla göremediğim bir şey. Bir noksan,bir hata,bir diş eksik orda.
Belki bir nota. Hani tam o dizeyi tamamlayan ses olur ya. Bir türlü bulamazsın.
Onu arıyorum yıllardır. Öyle fena ki.
Hay aksi diyorum bazen,neden küfür edemiyorum dilediğimce..
Lanet okumakta bana göre değil. İnsan inançları uğruna küfürde edebilmeli.
Fakat şimdi onu yarı yolda bırakmaktan vazgeçiyorum. Aylar öncesinden verilmiş sözler vardı.
Hatırlıyorum unutmak istediğim tüm şeyleri..
Onun beni hatırlamak istemediği şekilde davranmayacağım. Sana verdiğim tüm sözlerimi tutarım bilirsin.
Şimdi yalnız kalıp doya,doya küfür etmek istiyorum. Benim hayatım hep bir eğlence.
Sadece saçmalamak istedim.
Özlemişim..
Hoşçakal..

Karısına,kızına.

Bulgaristan göçmenlerinin kullandığı kelimeler ve buradakiler neredeyse aynı fakat bazıları tamamen bizim anlamımız dışı.
Misal oradan eski yıllarda göç eden bir adam Çay yerine sok der. Öyle deniliyormuş ben ne yapabilirim.
Ama şimdi anlatacaklarımla kafanızda fotoğrafı oluşturun,hayal edin..
Çay yerine sok deniliyor ok.

Adam buraya yeni geliyor,karısı,kızı birlikte çay bahçesine gidiyorlar.
Garson gelip soruyor..

- Buyrun efendim. Ne alırdınız?
- Karıma bi sok, kızıma bi sok bana bi sok
- hönk (!) Ne?
- karıma bi sok diyorum kızımada sok banada sok. Hepimize sok.

ahuahua..
Ben ölürüm herhalde.
Garsonun aklından geçenlerde şöyle olsa gerek;

- karına sokim,kızına sokim da sana niye sokim..

Bir cinsim ben ya..
Komik ama.
Gerçekten komik,yazarken bile kahkaha attım yani.

Annemle

Yine annemle..

- Dedenin hattınıda bana verdiler.
- Öyle hatıra olurmuymuş ya,ne saçma.
- Bilmem bende anlamadım.
- Ah buldum.. Neden verdiklerini buldum..
- Neden?
- 3 aydır fatura gelmiyordu. Gelen faturayı sana kitlemek için ahuaha..
- ...

The sacred geometry of chance..

Sana bir şarkı yazmak isteseydim; Kesinlikle Sting'den alıntılar yapardım.
Onun diyezlerini kullanır,onun barelerine parmaklarımı dokundururdum..
Flütle bir kaç nota eksik basıp,geriye kalan boş satıları sesinle doldurmak isterdim.
Tıpkı bir hikayenin sonunda susup,devamını senin getirmeni istediğim gibi.
Eğer bir mimar olsaydım;
Tüm odaların içini kesinlikle sana bırakırdım.. Tıpkı çizimlerde kalemi masaya bırakıp devamını senin getirmeni istediğim gibi.
Çok güçlü birisi olabilseydim..
Eminim tüm desteğimi senden alırdım. Bedenimi beynine,ruhumu göğsüne yaslardım..
Şansın sahibi olabilseydim..
Ellerimle gözlerini kapatır,sadece beni duyabilmeni sağlardım.. Yanımda olmanın içimde oluşturduğu huzuru..
Ve sana bir isim gerekli olsaydı, yine senin ismini koyardım..
Tıpkı şansın geometrisi gibi..


'' i'm not a woman of too many faces.. ''

Şimdi sessizlik..

Ufaklık

Hangi çocuk bir cümleyi söyleyemediği için oturup bir buçuk saat boyunca ağlayabilir ?
Tabi ki benim yeğenim..

Kurmak istediği cümle;
Gidersen git.

- Gidersen..
- gider
- Git
- Sen git dersen
- Gidersen sen
- Sen sen sen..

benim kahkahayı basmam üzerine büyük bir çığlık kopar ve

'' söyleyemiyoyum! söyleyemiyoyum! ''
Diye oturup bir buçuk saat söyleyene kadar ağlar..

Bazen düşünüyorumda;
Bu yaratığı bu kadar çok severken,kendi çocuğum olunca bu sevgiyi nasıl paylaştıracağım acaba..

Gece dalgınlığı

Ben odamda ders çalışıyorum yenge hatun salonda film izliyor.
Msn'i açıyorum oda oradan açıyor.
Sohbet başlıyor;

- Benay film süper,gel beraber izleyelim
-hım.. Ne kadarını izledin?
- tam yarısını izledim ama ben sana özet geçerim
- hım.. Peki ne kadarı kaldı?
- Düşün bakalım. Yarısını izledim geriye ne kadar kaldı ?

Derin bir sessizlik.. Ardından toparlamam gerektiğini düşünerek;

- Ya kafam dalgın,ders çalışıyorum
- yok bence çalışma artık.
- Balkonda buluşalım.
- ooğğkeyy

Soru -El cevap.

''Ahmet Haşimin en iyi eserlerini topladığı kitabın adı nedir ''sorusuna

- The best of Haşim (!)
Cevabını verebilen tek mahluk benim herhalde.
Yok canım bilmediğimden değil,can sıkıntısı.
Kesinlikle öyle.
Evet.
Kesinlikle.

Oldies Geceleri.

Bizim oldies gecemiz bu gecemiydi yahu.
Hulk açtırdı arşivi yine. ( geniş çapta bir arşiv oluşturduk )
Tüh bak karıştı zaman.
Bu gece değildi,yok değildi.
Geçelim lütfen.

'' Hulk Orson Welles zamanı değil..''

fb.

eminim biraz daha uğraşsam ebemin değil anneannemin face'de hesabını bulabilirim.
Hayat müşterek.
Neden olmasın

Aney (!)

Odamda oturmuş,derse tamamen adepte olmuşken içeri anne hatun girer ;
- Sen yemek yemezsin ama yinede söylüyorum biz yemek yiyoruz.

Dedim ya derse odaklanmışım sadece,kafamı çevirip kim kim yiyorsunuz demek yerine

- Siz kimsiniz yeaa...
Çıkmış ağzımdan. Bizim hatunun tepkisi ;

- Ben babanın karısı yavrucum,akrabalık derecemizi bilemem ama babanın karısıyım ben.
- hu tamam bende babamın kızı.

p.s;
deli olduğumuzu söylemişmiydim?
Hım. Entresan çok tanıdık.

babama

  1. baba bana arabayı ver.
  2. bana arabayı ver baba.
  3. arabayı ver baba bana.
  4. ver baba arabayı bana.
  5. arabayı baba bana ver.
  6. ver arabayı bana baba.
  7. acıığ banaağ babaaağğ

On-ur

Sürekli sizi güldüren birisi olsun istiyorsanız size tek bir adam tavsiye edebilirm.
Onur.
Dünya tatlısıdır,şımarıktır,zekidir ve her daim sizi güldürebilir.
Bankada bile krize girebilirsiniz.
Ki şunuda es geçmemek lazım tatlı dilliliği üstüne de yoktur. Hele de size anılarını anlatırken.
Her dinlediğimde gözlerimden yaş gelene kadar gülmüşümdür.
Ve bunlardan en seçkinlerinide birlikte yaşadığımız olaylardır. Şiddetle dinlemenizi tavsiye ederim.

İltifat etmeyide sever,kocaman yeşil gözlerini yüzünüze dikerek. Az çip değildir.
Misal bugün geçen konuşmada,bir şeyler yerken ;

- Onur bunu yemelisin gerçekten çok güzel
- Sende çok güzelsin ama seni yiyemiyoruz
- hohuha. Pis.

gerçekten o bir böcek.
Dost,en güzel dost..

P.s;

Hala günaha inanmak korkunçtur..
Aksine, binlerce kez yinelemek zorunda kalsam da yaptığım her şey masumdur..

Varmı.

Aşırı derecede sinirlerim bozuk.
Neden sürekli insanlar benimle uğraşıyor,neden..
Tam 1 sene oldu şu çevrede dolaşmayalı ama neden hala her konuda benim adım geçiyor.
Ki benimle alakası olmayan bir konuda isim benzerliği yüzünden hiç olay anlaşılmadan dinlenilmeden neden ben çekiyorum ceremesini..

Fakat şunu söylüyorum ki; (sevdiğim bir filozoftan ve aynı şekilde uyguladığım bir söz )
Benim hakkımda ne düşünürseniz düşünün,hiç biriniz umrumda değilsiniz..
Bende böyleyim.
Söyleyin bana.
Siz kimsiniz?

Sahi kuzum,
Kimsiniz?

UPS (!)

  1. N O C O M M E N T.
  2. wouohuo
  3. oh,my god (!)
  4. u're so fabulous...
  5. don't ever go..


    p.s;
    i wanna lock u up in my closet (:
    (
    now u're in and u can't get out :)


    dakika,dakika aklımda dolaşanlar.

gecenin ruh halleri.

Yok asabiyim ben aslında gerçekten,tipin tekiyim sahicilerden ama.
Zaten Camda sigara içmenin keyfide kalmadı artık Neriman dikiyor yukarıya doğru gözlerini dötün yiyorsa at aşağıya izmariti.
At,ah bir atabilsem ardından kafamı yutabilecek kapasitede bir oh çekicem.
Tırsıyorum çok fena,bağırmasından değil canım.
Aman bağırsın banane,babama söyler diye korkum.
Dilin kemiği yokki,var mı? Sahi nerden çıkmış bu laf ? Dilin kemiğinin olmadığını bildiğimiz halde yani b*k mu varda söylemişler bu lafı?
O zaman bende bir tane söyleyeyim siz 50 yıl sonra tarih kitaplarına yazarsınız.
Of gelmedi aklıma sahiden zormuş,saygı duydum bak şimdi.

Güzel benim saçlarım. Hemde çevremde gördüğüm çoğu insandan güzel.
parıl,parıl sağlıklı yumuşacık böyle belki tek güzel yanım saçlarım olsun,benim saçlarım.
Nerden çıktı bu bilemedim ben şimdi ama olsun laf arasında sokuşturuvereyim dedim. ne yani canım hep sağı solumu övücem. Yok daha neler.
Blog benim dilediğimi çekiştirir dilediğimi överim.
itirazı olan varsa kendine saklasın itirazlarını. Dedim asabiyim ben. Fena..

Bir kaç adam var çevremde onlara bir lafım yok,olsamıydı yoksa.
Yok sahiden yok,sevimli tipler kendi hallerinde arada bir ortaya karışık bir sohbet o kadar gerisinede gerek yok zaten. Sıkılırım hem ben öyle şeylerden.
Fazla nazlıyım aşık usandırırım.
Usanan çeksin gitsin,ay bak şimdi ayıp ettim.
Yazmasamıydım acaba?

Birde Pınar var bizim sitede. Yengesi Pınarı kendi oğluna istiyormuş. Amca çocukları çok değişik değilmi.
Yengesi kim mi?
Kim olabilir ki.
Sitemizin Şen dulu Neriman. Ah Neriman. Ne haşin hatunsun sen.
Yok yahu aslında tatlıdır Nero hoş sohbettir bazen diline geleni söyleyiverir. Alınmamak lazım.
Unutur zaten sonra bir bakarsın gülüyor.
'' Deli mi ne '' Bilmem. Benden aşağı kalır yanı yok herhalde.
Yok sarhoş değilim. Şarap içmiş gibi su içtikçe tekrar çarpıyor beni.

Geçende mevlütte kadının biri tuttu ellerimi baktı ;
- hımm... Yıpranmamış evlendiğinde ne yapacaksın sen? İş yapmıyormusun hiç ? dedi kabarık bir ses tonuyla.
- evlenmeyeceğim. dedim
kahkaha attı.
-Kız oğlan kızmı kalacaksın? dedi.
Baktım,sağa döndüm,dola döndüm kıpırdandım.
Yaşlı başlı kadın,peşinden koşupta vuracak değilim ya.
De keşke sen ne biliyosunda konuşuyosun be kadın deseydim diyorum. Demesemiydim?
Demedim zaten. Oh iyi yapmışım o zaman.
Birde seviyorlar beni böyle ay pek şeker pek tatlı maşallah diyorlar tuaf.
Öyle anlarda kendimi tombik ekmek arası balık gibi hissediyorum.
Tamam,tamam diyete gireceğim.

it's ok(!)

Tamam.
Tamam.
Tamam.



Şampiyonsun sen !!!!!

Uykusuzlara Masallar.


Bir varmış bir yokmuş,evvel zaman içinde öyle böyle işte..
Günlerden bir gün kuzu kurda aşık olmuş.. Gel zaman git zaman dayanamamış itiraf etmiş.
Kurt;
'' Bende seni seviyorum gel birlikte dağlarda yaşayalım'' demiş..
Zavallı kuzucuk hiç düşünmeden kabul etmiş.
Çıkmışlar dağa kurt dayanamamış kuzucuğu yemiş (!)
Kuzucuğun son sözü '' seni seviyorum '' demiş.
Kurt ;

'' Bende seni seviyorum ama aşk karın doyurmuyo be kuzum'' demiş..

yalan.


Her gece otururp odamda sarıyorum yaralarımı.

Ve yeniden topluyorum kendimi..
Fakat her Allahın günü sanki çamurdanmışım gibi.

Paramparça ediyor bu şehir beni..
Hep söylerdin hayat dediğin uzun ince bir yol diye,
Artık ben yolumuda kaybettim,kendimide..
Düşüyorum hiç durmadan dipsiz kuyularda,
Uyansam,uyansam ve haykırsam..
Yalan,yalan..
Gördüğüm,bildiğim herşey yalan...
Her gece oturup odamda soruyorum kendime..
Bu hayattan ne istiyorum diye.
Ama her Allahın günü karışıyor herşey birbirine..
Dönüp duruyorum yok yere..

P.s
Artık anlaşılacak hiç bir cümle yok.
Bu kadar sahiplenmemeliydin alfabeyi ki bana ait bir kaç kelimem olsun diye..
Ev boş,bomboş..
Sevdiğim bir kaç anımı,biriken hayatımı herşeyi alıp gittin.
Git.