.!

(u)mutsuzum.
Suskunuğum, düşünceler, yaşananlar sürekli evre atlayan olaylar.
Büyüyor sadece, zaman beni içine alıp savururken, oysa küçüğüm daha çok küçüğüm gerçekten..
Kar hiç durmadan devam ediyor, hala o kadar çok üzgünüm ki, başımı koltuğa yaslayı izliyorum sadece konuşmadan bana yakışmayan sessizlikle..
Usul,usul gidiyorum kendimden uzaklara, istediğim herşeyi gömerek toprağa, ve ben böyle bir üzüntü düşünmedim..
Hepsi bir kaç damla aslında,
'beni yalnız bırakma....'
Saatler değil günler geçiyor omuzumdan aşağıya süzülürken düşüncelerim, kar taneleri gibi aynı yüzeyde birleşeceği halde gökyüzünde özgürce savurulurken değmiyor kimse kimseye, bütün kavuşmaları insanoğlunun dibe vurmasıyla gerçekleşiyor, işte o an birisi daha geliyor yanıbaşına..
Hepsi bir defter dolusu yazıydı aslında,
hiç bu kadar karanlık olmamıştı karın beyazlığı mesela, insanlar hala koştururken bir yerden bir yere hiç bu kadar boş olmamıştı yollar.
Binlerce duygunun hakimiyetinde hissederken kendimi aslında varolan özlemin etkisiydi herşey..
Öyle özledim ki düşünmemeyi,
kendimi bırakıp akıp gidebilmeyi..
Savaşmak,
yapabildiğim en iyi şeydi, kusursuzca savaşmak, inadına savaşmak, kazanana kadar son günlerde ise kaçıyorum bundan, kazanmayı beklemeden..
Çok yorgunum, artık lütfen..
Analatabileceğim kişiydi annem,
keşke omuzunda ağlarken hepsini dile getirebilsem,
saçlarımı okşasan, artık güvendesin desen..
Asında öyle olmadığımın farkında olsam ama sana inansam,
alsan beni..
Uyutsan..

Kendime ikinci not.

Yorgun ses tonuyla konuşurken; 'sonra birileri hep gider'
her dakikada bir bebek doğar mesela, her dakikada bir insan ölür, ama can her saniye yanar.
Sonra birden durursun, ne yapıyorum ki diye sorduğun anlar gelir, aptallıkların dizlerinin üzerinde, derin bir kaygı sarar budala bedenini, ne çok vermişsin, hiç almamışsın bak elinde hiç birşey yok, üzülürsün, beklenti içinde olmak, kendini kandırmak ve daha bir sürü masal, beklentiler; sadece üzer..
Susmak; çözümdür aslında konuşmak sadece boşuna nefes harcamak ve karşılıklı anlaşmak, yok öyle birşey.
Anlaşılmak; hep beklediğin güvenin kapıyı aralamasını beklemek gibi yada çalmadan kapıyı açmak gibi, öyle de boş yani.
Emin olduğun anlar vardır bu defa kesin dediğin ve hep kendini yinelediğin aslında sadece cesaret ister. Bir gün yapacağım derken o günün hep ertelenmesi gibi bir gün değil, bugün olmalı aslında.
Uyandığımda yapmış olmalıyım, uyanalı çok olmadı aslında kendimi avutmanın dışında geçen zaman biraz düşünceli ve tepkiliydi. Yazık değilmi ki umutlarını beslerken aç kalmak.
Bırak, bitsin gitsin ölmedikçe değer bence, üzüntüler elbet geçer.
Ve o doğru değilse, yanlışları sevmenin manası ne, lütfen biraz kendinide düşün koşma artık biraz yürü hava hala güzel ve gelecek güneşli günlere bahara..
Geçti gitti masaldı bitti iyi ve kötü şeyler hepsi seninle olsun. Ve ben hiçbirşey istemiyorum tarafınca.
İyi dileklerde bulunmak çok aptalcaydı yüzüstü bırakıpta sana birşey olmasın demek kadar onur kırıcı, gururumu okşayacaksa, kendimi daha iyi hissedeceksem ; bende yaptım bir defa değil iki değil belki de sayamayacak kadar, vicdan azabını unutalı yıllar oldu. Suçlayacaklarsa suçlasınlar bence umurumda değil, hepsi okuduklarımdandı pek kabahatim yoktu satırların kurbanıydım aslında.
Derin bir nefes alıp belki de son kez tüm bunlara sakin bir kafayla ' Siktir ' diyorum şimdi, bazen rahatlatır bu cümle seni,bak çok daha iyi hissediyorum şimdi.

Kendime bir not.

O an geldiğinde,
gerçektende, çokta vahimdi..
Çokmu yorucuydu,
acıttı mı, incildim mi.
bence iyiydi.
Koşmak gerek bazen,
bazen durmak, nefes almak..
Ben,
Çok yoruldum mu, koşturdum mu,
durmam lazım..
Belki de;
vazgeçipte yeniden başlamak,
yarım bırakmak..
Şimdi;
çoktan gittim, vazgeçtim,
yürümeyi seçtim,
Bir daha koşarmıyım,
dönermiyim,
delimiyim..