Ters-Düz




Okumakta olduğum kitaptan ve annemin ''şimdi ben sana bakıyorum ben yaşlanınca sende bana bakarsın '' sözlerinden esinlenerek başlıyorum bu satırlara..
Keşke dünyanın 'doğma-büyüme-yaşlanma-ölme' gibi asla değişmeyen 4 kuralı tam tersine işlese hayat o zaman ne kadar da güzel olurdu değilmi ?
Nasılmı..
Düşünelim..
Bir tabutta açıyorsunuz gözlerinizi önünüzde sizi seven onlarca kişi sizin için dua ediyor kalkıp hazır olan arabanıza biniyorsunuz emekli maaşınız cebinizde sıkıntı yok dert yok tanımadığınız ama sizi çok seven çocuklarınız geliyor ziyaretinize neşeli vakitler geçirip size birlikte geçirilen anıları anlatıp fotoğraflar gösteriyorlar..
Yıllar geçiyor vücut hatlarınız durdukça güzelleşiyor ve çalışmaya başlıyorsunuz hemde hiç çaba sarf etmeden yüksek bir kademe de.Patronunuz ve emrinizde çalışanlar size saygı duyuyor..
Aradan yıllar geçmeye devam ediyor üniversite adı altında bir okula başlıyorsunuz.Her yıl bir yaş daha gençleşmeyi kutluyorsunuz..Çevrenizdeki arkdaşlarınız,vaktiniz,vücudunuz her şey daha bir güzel sanki sonra durdukça dersler kolaylaşıyor boyunuz eskiye oranla kısalıp parmaklarınız minik ve sevimli bir hale geliyor. Sokakta arkadaşlarınızla oyunlar oynamaktan zevk alır hale geliyorsunuz dersleriniz daha da kolaylaşıyor ve bir gün anne ve babanız artık okula gitme diyor size evde otur oyuncakların ile oyna..
Bütün gün oyunlar oynuyorsunuz yemeğinizi anneniz yapıp hazır önünüze koyuyor durdukça daha bir küçülüyorsunuz etrafta ki komşular akrabalarınız herkes gençleşiyor sizi çok sever hale geliyorlar. Artık karnınız acıktığında anneniz size o sıcacık sütünü sunuyor kolları altında hatta tuvalet ihtiyacınızı bile söylemenize gerek kalmıyor huzur içinde geçiveriyor günler..
Artık yemek yemek için ağzınızı bile açmanıza gerek yok..
Anneniz sizin yerinize besleniyor bir kordon vasıtası ile size ulaşıyor vitaminler güven içindesiniz anneniz hep yanınızda..
Sonra durdukça daha da küçüyorsunuz..
Şampiyon oluşunuzdan da küçük..
Sonra bir gün bir orgazm ile veda edip dünyaya yok oluyorsunuz..

Sahi böyle olsa.. Daha güzel olmazmıydı..

Eve dönüş yolu..





Eve dönüş yolunda indiğim otobüsün arkasından onu garip bir mutlulukla izlerken fark ettim..
Ben özgürüm..
Kulağımda mp3ün sesiyle insanlara bakarak garip tebessümlerle yürüyordum işte..
Yağmur karla karışık çevremde adeta arkadaş gibi üstüme üstüme yağsada montuma daha bir sıkı sarıldım..
Kısa metrajlı olan bu hayatın daha güzel anlarıda gelecek mi?
Olsun.. Varsın gelmesin.. Özgürüm ben..
İnadına,inadına su birinkitilerine basarak yürüdüm kotum çamur içindeydi kimin umrunda ki..
Önümde yürüyen çiftin konuşmalarını müziğin sesinden duymasam da hareketlerinden anlayabiliyordum bir ayrılma safasıydı bu..
Önce kızın elleri kaydı çocuğun ellerinden sonra da çocuk ayırdı kaldırımını kıza zıt oranla. Ceplerini karıştırdı bir sigara çıkarttı soğuğa inatla yanmayan çakmağıyla belli ki kavgalıydı..
Kız ona baktı son kez elini kaldırıp hoşçakal der gibiydi çocuk bakmadı..
Kız aşağı yola doğru saptı bu sefer çocuk ona doğru baktı bir şeyler mırıldandı kendi kendine adımlarımı gitmiyordu yukarı doğru yoksa bana mı öyle geliyordu tam anlayamadım..
Göz göze geldik ben dümdüz olan yoluma devam ettim..
Sonrasını bilmiyorum gerimi döndü yoksa ayaklarının gidemediği o yolu inatla çıkma çabasındamıydı..
Hiç bir fikrim yok.. Buz gibi olmuş ellerimi ısıtma çabasındaydım bir taraftanda kimsenin olmadığı o yolda kulağımda ki şarkıya yüksek sesle eşlik ediyordum..
'' tell me.. open your eyes.. ''

Benim sadece ben..


Ne mi yapmak istiyorum ?
Kotumu giyip,saçlarımı montumun şapkası altına sokup evden hızlı adımlarla çıkıp oraya vardığımda kalabalıkların içinden sıyrılıp çekiştirenleri hızlıca itip montumu çıkarıp Snow Patrol - You're all i have şarkısı altında bir elim hava da ayaklarım ritme uygunsuz bir şekilde dans etmek istiyorum,kimse umrumda olmadan sadece dans etmek..
Şarkıya eşlik ederken grubun vocal'inin elimden tutup beni sahneye çıkarıp gitarını omzuma doğru geçirip çalmamı istemesini ve dans ederken, müziğe parmaklarımın altında ki gitar ile eşlik etmek istiyorum..
Dokunmayın lütfen..
Sadece uyuyorum..

Saving Private..




Dün gece yazdıklarımı okuyup cama doğru ilerleyip dışarı baktığında camdan yansımanı gördün mü hiç..
Ellerimi cama doğru yaslamış sana bakıyordum.. Ben sadece bir yansımaydım saçlarına dokunan,halbu ki sense hakikat ama üzülen sendin gülümseyen ben..
İnsan hayatta öyle çok şeylere üzülür ki her şey üzülmek için bir bahanedir aslında..
İlk sevgilinin seni terk etmesi , ilk grubunun aşk diye tabir ettikleri olaya yenik düşüp dağılması , ilk aldığın kötü not , ilk tatilindeyken yağan yağmur..
Ama bunlar sadece ilktir.. Yerine yeni bir sevgili gelir , yeni bir grup kurulur , kreleri yüksek dersleri seçilir notlar yükseltilir , başka bir tatilde güneşli bir hava yakalanır..
Bunlar sadece bahanedir üzülmek için.. Oysa sen gerçeksin..
Yağmur yağdığında biriken suyun ortasına, üstünün kirlenmesine hiç aldırış etmeden basan,otobüste giderken mp3'ünden çalan şarkıya ellerinle ritm tutarken milletin bakışlarına aldırış etmeyen,sokakta yanımdan geçen sensin..
Aslında herkez sensin bense sadece seni betimlemek,yazıya dökmek için çaba sarf eden bir yansıma..
Dün the insivible ı tekrar izledim.. Tekrar gözlerim doldu tekrar ağladım..
Ve benim için paketinden bir sigara alıp çekmecenin en derin köşesine koyabilirmisin?
Ona ihtiyacım olacak kim bilir yada belki senin benden daha çok..
son olarak :
close my eyes just to look at you,taken by the seamless vision.i close my eyes , ignore the smoke..ignore the smoke :)
Hoşçakal..

Seni özleyeceğim..


Geçmiş zamanların takıntısı üzerine konuşmalar..
Kulağımda çınlar gibi.. Kafamda yarattığım kişiler ve yok edişlerim..
Hepsi bir elementin atomları gibi aslında,element ben atomlarım onlar..
Birine söylemek istediğiniz herşeyi erteleyip biriktirmek içinizde tutmak sonra o yok olunca söyleyeceklerinizin birer,birer ağzınızdan çıkıvermesi..
Ne kadar kötü..
İnsan ruhunun yüzde bilmem kaçı bu duyguyla bütün işte..
O duymasada duyuyor farz edip aynaya karşı konuşmalarınız..
Onun ağzından bu şarkıyı duyar gibiyim.. ' Sora sora yol bulmaktan yoruldum.. Ne kadınlar sevdim sonra birer,birer,birer unuttum..'
ve benim ağzımda mırıldanmalar..
Yanımdayken asla söyleyemediğim şeyleri söylemek istiyorum. Evet seninle çok eyleniyordum,evet birlikte çalamasakta o şarkıyı çok seviyordum , sesin asla güzel değildi ! , ellerim buz tutsada seninle kardan adam yapmayı seviyordum ! , realde alışveriş yaparken dokunduğun her şeyi atıyordum!..
Bunları okumuyordun zaten ama okuma olasılığın vardı bir gün.. Ama artık oda yok..
Senin için yapabileceğim bir şey yok.. Hayatında yaşadığın sorunlar için üzgündüm sana çözüm bulamasamda seni teselli etmeyi seviyordum..
Meğer gittiğinden bile haberim yokmuş.. Sahiden yokmuşsun sen artık..
Demek hep baktığın o bulutlardasın artık..
Sevdiğin kıza asla yaklaşamasanda onu düşünmeni seviyordum..Saçmaladığını söyleyip seni üzmeyi seviyordum..
Biriktirdiğimiz cd'leri seviyordum,senin kasetlerini bozmayı seviyordum,gitarına dokunurken yüzünde ki o ifadeyi seviyordum..
Sen gideli bir çok saatim oldu,hepsinde zaman bir farklı akıp gidiyordu şimdi ise hepsi durdu..
Ne zaman gittiğini bilmiyorum,ne zaman bulutlara yükseldiğini,kimlerin senin için bu denli ağladığını,kimlerin arkandan hiç konuşmadıklarını..
Bunları bilmiyorum..
Ama yeniden görüşeceğiz buna inanıyorum hatta sevdiğin radyo kanalını bile kaydettim sen geldiğinde açar dinleriz diye neydi frekansı onun.. hani şu ezbere bildiğin ?
Şimdi artık söze gerek yok..
Duyuyorum..

Hakkınızı helal ediyormusunuz..
Helal olsun..
Hakkınızı helal ediyormusunuz..
Helal olsun..
Hakkınızı helal ediyormusunuz..
Helal olsun..

Mektup arkdaşına yazılan mektup..


Sevgili bayım..
Uzun süredir sizden haber alamamış olmak beni üzdü diyemem ama mektup arkadaşımı kaybetmenin burukluğunuda yaşamıyor değilim..
Uzun süredir ilk defa yine size bahsettiğim gibi elime kahvemi alıp yatağın kenarına uzanıp yağmurun sesini dinleyerek yazıyorum tüm bunları...
Ve bir taraftan playstimde coldplay-fix you..
Sizinle konuşmayalı uzun süre oldu bu uzun süre içinde küçücük ellerimle bir çok şey yaptım,başardım,kaybettim..
Pişmanlıklar duydum üzüntülerim oldu güldüklerim oldu ama bu gün ders çıkışı eve dönerken bir şey fark ettim..
ipodda yine coldplay-fix you çalarken,yağmur üstüme yağarken durup başımı gökyüzüne kaldırıp baktığımda sanırım yaşamak istediğim her şeyi yaşadığımı ve kendimi gökyüzüne doğru salmak istediğimi anladım..
Tüm hüzünlerimi,burukluklarımı üzerimden çıkartıp çırılçıplak kendimi salmak..
Yüzümde veda nın hüznüyle karışık mutluluğunu görmek ve köşeden bana bakıyor olmanızı bilmek..
Ellerim kayarken soğuk ve ıslak demirlerden artık hiç bir şeyin daha iyi olamayacağını söyleyerek dudaklarımda fix you mırıldanarak salıvermek kendimi..
Islak zeminin kareli motiflerine basmadan yürümeye çalıştım ve bir elimde sigaram..
Kendimi hiç bu kadar mutlu hissetmemiştim hele onca şey yaşadıktan sonra. Derin,derin nefes alıp verdim mutluluk ve kış size eskiden anlattığıma göre bunlar benim için çok çelişkili bir ikili öyle değil mi :) Ama ne bileyim bu gün bir başkaydı.. Ya yeniden başlayıştı bu yada bir başlangıcın sonuna gelmekti.. Fark yok.. Her son yeni bir başlangıçtır nede olsa..
Yağmur damlaları boynumdan içeri doğru süzülürken o ılıklığın bir mucize olduğunu inkar etmek imkansız.. Bu bize Tanrının bir mucizesi..
Gözlerimi alan sokak lambaları,çöpün yanında ki kedi ve köpeğin bu yağmurlu günde bile yılmayıp birbirlerinden nefret edişleri her şey sanki bir daha güzel..
Sanırım öleceğim zaman üstüme yağmur yağmasını ve arka fonda coldplay-fix you çalmasını isterim..
Bu yazının da sonuna geldim.. Farkındaysanız eskiden yazdığım gibi ikişerli ikişerli yazmıyorum.. :)
Bu arada 15 ocak doğum günümdü umarım bunun için sizden bir cevap alabilirim..
Size en son kızdığım için özür dilerim ama sizsizde olmuyor... Size yine yazacağım bayım..
Şimdilik hoşçakalın...

Bu yazıyı okuduktan sonra lütfen coldplay-fix you dinleyin :)
İyi geceler dilerim.. Umarım bir gece vakti elinize geçerde okursunuz..
Sevgilerimle..
Sizi hiç tanımayan ve bir o kadarda yazmaktan zevk alan.ben..

Değil mi ki..




şehrin üstünde tozlu bir ay silkinmektedir
mevsim yaz olmuş sonbahar olmuş ne umurum..
değil mi ki o büyük istifham üzerindeyiz,
birbirimizi seviyoruz!
ve sevgimizden şüphe ediyoruz..

Başkalaşım..







Yeni oda yeni düzen belki de yeni bir hayat başlangıcı..
Alışmak lazım..
Tereddütsüz evet diyenlerdeniz..
Sakin olmak lazım..

Not :
Ayağının altında ki cam kırıklarına dikkat et !!

Eskiler ve Yaşar Kurt..



Sanırım 2001 miydi neydi..
Tam olarak hatırlamıyorum..
Bir arkdaşım vardı.. O zamanlar vardı şimdi yok. Neden yok sebebi ney bilmiyorum..
Yok işte..
Vesveseyi bırakıp sadede gelirsek..
İşte,birgün otobüsteyken wolkmanimi istedi.. ( o zamanlar wolkman pek bir modaydı hey gidi günler..) Tereddütsüz verdim içine bir kaset koydu kapağı kapatıp bana geri uzattı eve gidene kadar hatta uykuya geçişe kadar dinlememi söyledi pekala dedim çantama koydum..
Kış günüydü o zamanlar buralar feci kar tutuyordu..
Uykuya geçiş saatinde wolkmani açıp kulaklıklarını taktığımda derinden bir ses..
'' ne zaman geldin ruhum.. '' Yaşar Kurttu bu..
İşte ilk Yaşar Kurt kasetime böyle kavuşmuştum..
Şimdi neredeb esti derseniz eski eşyaları karıştırırken yazıları silinmiş bir kaset buldum merak edip taktığımda ise Yaşar Kurt ile karşılaşdım bir anda gözümün önüne geliverdi herşey :)
Güngöre gelince.. bana kaseti verdiğinden sanırım 4 ay geçtikten sonra bir daha hiç ulaşamadım bir anda koptu bağlarımız.. Yaptığımız kardan adamlar, içip yarım bıraktığımız çaylar,o zamanlar çalamadığımız parçalar hepsi onunla beraberinde gitti..
Bundan 1 sene önce tesadüfen alışverişe çıktığımızda arkdaşlarla, gördüm yeniden onu..
Tanımakta nedense hiç güçlük çekmedim.. Çok farklıydı ama aynıydı gözümde,sonrası o kalabalığa karıştı beni ise arkdaşlar kolumdan tutup çekiştirip bir mağazaya soktular..
İyi arkdaştık,güzel eylenirdik ama işte her başlangıcın bitişleri gibi oldu sanırım ve ikimizde hala bilmiyoruz neden kaybolduk bu denli :)..


Ve son olarak..

Ne zaman geldin ruhum görmedim seni..
Uçaktan atlarken unuttum galiba özledim..
vuaha..
Sarıl bana ruhum ne olur sar beni..
Çığlıklar geçti üstümden bulutlar geçti..
ve o gençlik günlerimizde senle biz..
Seni öldü sandım ruhum biliyormusun..
Sensiz yaşamaya alıştırdılar galiba.. Özledim..
vuaha,laiyaha

Hippi kıza veda..



sana veda etmek için yazıyorum pörp..
Ben kötü birisiyim.. Sende bana yakışmayacak kadar temizsin..
Sen daha iyi bir kızsın..
Sanırım sende herkes gibi bana sitem dolu yaklaşacaksın..
'' yapma silent! çok asabisin! şımarıksın! sadece dünya kendi etrafında dönüyor sanıyorsun !.. '' işte bunları duymamak için sana sessiz sedasız gecenin bu vaktinde veda ediyorum sen uyurken..
Bugün.. herkesi üzdüm pörp..
Annemi.. Dostumu.. Onu..
Ortak kelime neydi biliyormusun ? '' böyle yapmaya devam edersen.. ''
Biliyormusun bilmiyorum.. Ben kötü birisi olmak istemedim.. Etraf tarafından böyle tanınmakta.. Delimisin ? bunu kim ister?
Hatalarım oldu.. Büyüme aşamasındayım daha..
Çok yoruldum.. Çok yorgunum..
Biliyormusun.. Abimi özledim..
Bana gitmeden son gece ben uyurken yanıma gelip '' hani bana hep sneinle arkdaş gibi olmak isterdim derdin ya.. Şimdi her zaman arkdaşınım senin.. Seni çok seviyorum.. Ne zaman ihtiyacın olursa hep yanında olcağım.. '' demesini..
Sanırım şuan bir hayli ihtiyacım var bu sözlere..
Her şey kötü pörp.. Konuşmalar,ilişkiler,sohbetler..
Bu arada.. En güzel süpriz olan geometri vardı ya :)
Geçmişim..İstediğim belgeyi alıyormuşum.. Ama inan artık umrumda değil.. Daha fazla kötü olamazdı hiç birşey..
Keşke herşey geometri kadar basit olabilse..
İşte bu yüzden sana veda ediyorum.. Hoşçakal.. Kendi yolunda devam et ve lütfen arkana bakma..
Silent artık gerçekten silent..
belki bir gün yeniden karşılaşırız.. O zaman sana sımsıkı sarılacağım..
..
Silentın..


Silent'ın pörp'e son armağanı işte..
teşekkürler..
herşeye rağmen sizi seven ben..


Not: Pörp'e yazılan bu kısa name asla bir veda değildir.. Aksine yeni sonların başlangıcıdır..
Bu oyunda 3 kişiyiz biz..
Benay,Silent ve pörp..
Merak içindeyiz efem.. En son susan kim olacak..

Özlemek.. ( tüm zamanlara çekilmiş hali..)



özlemek..
İnsan her an her şeyi özleyebilir..
Yastığını,yatağını,oyuncaklarını,arkdaş anılarını,sevgilisini,annesini,abisini,babasını,yiğenini,dostunu,yaptığı yaramazlıkları,maceralarını...
Bu böyle sıralanır gider..
Bilmem kaç bin kelimelik haznesinde bu terimi anlatmak için onlarca öznel yada genel sözcük kullanabilir..
Geçmiş zaman,geniş zaman.. Aslına bakılırsa tüm zaman ekleri bu kelime için kullanılabilir..
Bazen anılar yad edilir ne günlerdi özledim kelimesi kullanılır,bazen o gece ifade edilir özledim denilir,bazen ise özlüyorum lafı geçer arada..
Bu kelimenin ağızdan çıkışı bile bizi duygulandırır..
Dudaklarımızda,yüzümüzde tebessümler uyandırır gözler matlaşır,eller ovuşturulur..
İnsan böyle anlarda ulaşabiliyorsa ulaşır.. Ulaşılmayacak gibiyse sadece özledim demekle yetinir..
Keşke herşey özlüyorum denilmeyecek kadar yanımızda olsa yada o an silinse hafızamızdan.. Bu kelime yok olsa..
Nefret edilse demiyorum sadece böyle bir duygu olmasa. Neden diye sorulursa insan özledikçe yenik düşer bir şeylere.Zamana,duygulara,kendine..
Bana gelince..
Ben hep özlerim.. Yanımda olan ailemi,bir saat uzklıktaki dostum Mesigu'yu,5 dakikalık uzaklıktaki yiğenim,yengemi,arkdaşlarımı,eski anılarımı,eski okulumu,eski resimleri,eski yılları,işlek ve seyrek caddeleri,gitarımın tellerini..
Ben hep özlerim..

Son olarak şunu derim..
Ellerimden büyük olan ellerini özledim..

Playstim : Dredg-Jamais Vu..

Kimse Varmı..





..
Yükseklerden düşerken,
Gökten yıldız kayarken..
Gözlerini açıp aynamaya bak bi.. İçin dışın bir mi gerçekten?
Yalın ayak durdum karşında gökten yıldız kayarken..
Sadece gölgesindeyim,bişeylerin gölgesindeyim..
Kimse varmı.. Aynada ?
Kimse varmı.. Karşımda?
Yükseklerden inerken,gökten yıldız yağarken..
Kaşlarını çatıp aynaya bak bi! kimse yok aldırma..
Yalın ayak durdun karşımda gökten yıldız yağarken..
Sadece etkisindeyim.. Bir şeylerin etkisindeyim..

Tık..Tık..Tık.. Ben Kış..



Güzel bir sabah..
10,30da uyanmanın keyfi var üstümde.. Gözüme çarpan ışık parçacıkları daha da bir renklendiriyor sabahımı.. Anne eli değmiş güzel bir kahvaltı tembelliğe itiyor beni sanki biraz daha uyumam mı gerek ne..
Hava öyle güzel görünüyordu ki gözüme inadına odamın penceresini açıyorum bu günlerde.. Ocak ayının baharını seyreylemek için..
Tam da yine ben böyle bir teşebbüste bulunmuşken kocaman bir siyah bulut tamda güneşimin önüne geçiverdi..
Koyu renklerin hakimiyeti altında izlerken dışarıyı kuvvetli bir rüzgarın gözlerimi kırpıştırmasına resmen seyirci oldum.. Huzursuzluk içinde kapadım penceremi..
Sokakta ki insanlar daha bir sıkı sarılıyorlar montlarına..
Tamda hulk beyin '' bugün hava soğuk dışarı çıkarsan sıkı giyin '' demesine '' Yok hava çok güzel bahar havası gibi sanki! ''diye cevap vermeme denk geldi bu bulutlar..
Garip.. İnsan neşeliyken bir anda kaçırıveriyor bu koyu renkler neşemizi..
Nasıl kırmızı gözümüzü alıp bizi heycanlandırırken siyah uykumuzu getiriyorsa işte öyle bir şey buda..

Not:
Hava durumlarına bakılırsa bu günlerde kış yeniden çalacakmış kapımızı yani kuşları balkondan almanın zamanı geldi..
İyi bakalım haydi iyi günler..

Geçelim Lütfen..



İnsan birini tavlamak için çok uğraşır mı..
Biz çok uğraştık.. Hatta önce o beni tavlamaya çalıştı baktı ki olabilecek gibi değil..geri çekildi sonra ben..
Sonra ilk görüşme,ilk konuşma,ilk sinema,ilk yemek..
Derken..
Geçenlerde bir ön evlenme teklifi..
Yüzümde tebessümler uyandıran bir teklif..
Cevap ise beklenen bir cevap..
Tabi ki evet değil :)
'' gerçek bir teklife kadar hayır.. ''
Sonra üstüne aşırıdan fazla düşme,fazla düşünme,fazla sevgi..
Her şeyin fazlası zarar azı karar.. Derler.. Doğrudur..
Yaklaşık 3 saat önce kısa metrajlı bir ayrılma aşaması..
Konumu..? Konu: Odunluk..
Sevdiğim adamın yaptığı odunluk..
Neden bu kadar alındım bilmiyorum.. Bu aralar duygusallık diz boyu..
Uzattım uzattıkça sinirlendim ve.. Bingo sanırım ?
Belki de yanlış hamle..
Bir dostun ( Mesigu ) dediği gibi..
''Onu çocuğun gibi düşün.. Anlat.. Sen anlatmazsan kimden öğrenebilir ki.. ''
Bu dost bazen çok haklı çıkıyor :) bazen dememek gerek aslında çoğu zaman öyle..
Sanırım bu sefer alttan alma sırası bende galiba..
Ama öyle kolay pes etmem.. Az çok bilenler biliyor.. Kolayda affedemem..
Ama bu ona zarar veriyorsa en azından şimdilik kenara atabilirim bu konuyu..
Daha sonra iplerini kısaltmak suretiyle tekrar ele alınacaktır bu senaryo..

Playstimde Sting-shape of my heart.. Bazen duygu okşayıcı nitelikte olabilen bir şarkı.. Kadife bir kalbin üstünde duran soğuk metal anahtar gibi..

Seni affetmedim bayım..
Sadece bilmiyorum işte odunsun odunsun,odunsun!!!
ama..
biliyorsun işte..

İdealar dünyası mı..?



İdealar dünyası dediğimiz; düşlerden ve varsayımlardan ibaret olan dünyamıza pencere açmak için hiç yerimiz yok..
Kapımız sımsıkı kilitli, düş hırsızlarına haber olsun..
Bir bahar havası seziyorum sanki havada.. Olurmu öyle şey canım daha ocaktayız demeyin.. ben seziyorum.. Mis gibi bahar havası işte hatta inanılması güç ama odamın penceresi bile açık ..
Ama tabiki daha beyaz çiçekler giremiyor içeriye daha o kadar abartamadım .. Ne fark eder ki sanki idealar dünyası burası..
Varsayımlarımızın bir karşıt ispatı yoktur.. Nede olsa felsefede her var sayım doğru cevap olarak kabul edilir genel geçer ilişkisinin yanı sıra bizim fikirlerimiz öznel..
Bu da bol zıt fikirler öne süren insanlara kapak olsun efem..
Her şeyin kararını çok çabuk vermenin biraz huzursuzluğunu yaşıyorum.. Bu kuyruk acım var anlamında değildir.. Öyle bir hissiyatım yok..
Ama bazı şeyler yeniden gözden geçebilmeli..
En azından öznel fikirlere sahibim ama bu saplantılı düşüncelerden ibaret olmamalı değil mi..
Evet işte bende bu yüzden şu küçük film şeridini seyir eyleyeceğim yeni baştan en baştan..
Koskoca bir 0 iken kocaman bir 1 oluşuma kadar ..
Bir şeyler umarım yanlış çıkmaz zira bunun sonucunda domino taşlarının kurallarına aykırı bir hareket olan en alttan çekme planına baş vuracağım..

Son olarak ise..
Sanırım şu öne sürüpte sonradan kendimle çelişkiye düştüğüm superman fikrinide yeniden düşünmem gerekiyor..
Superman fotoğrafın arkasında mı kalmalıdır.. Belki Kim bilebilir..
Haydi o zaman..
3-2-1 Bang.. !

Superman!



Her kesin hayatında bir süper man i vardır..
Kimilerinin hayalindedir kimilerinin yanında.. hayat işte türlü,türlü şekillerde gösteriverir bizlere supermanimizi..
Bazen en sıkıldığımız anda deriz ‘’ kurtar bizi superman ‘’ diye bazen ise en mutlu anımızda deriz ‘’ kutlayalım superman ‘’ diye..
Bu erkekler için lady olarak geçer kızlar içinse superman..
Değişen bir şey yoktur.. her halükarda o süperdir sihirli değneği vardır
Dokunur ve tüm düzeltilmesi gereken hataları telafi eder..
Değişen sadece yüz hatlarıdır ama zaten bizim içinde bunun bir önemi yoktur..
Bazen çekilen bir fotoğrafın arka karesinde yer alır bazen ise tam yanımızda avuçlarımızın sıcaklığında dokunuşu vardır..
Her an nefesini ensemizde hissedebilecek kadar yakın durur bize.
Önemli olan onu hissedebilmek mi yoksa görebilmek mi bu tartışılır..
Her daim mutlu olabilen insanların zaten gözleri önüne serili bir fotoğraf karesi gibidir. İde a lar dünyasında yaşayan insanlar ise her an yanlarında olsun isterler..
Dedim ya değişen bir şey yoktur..
Haydi bakalım..
Kurtar bizi superman..

Deep Not : Her şartta superman her zaman supermandir..
Önemli olan onu fotoğraf karesinde yakalayabilmektir..
Benmi.. :) Benim supermanim hep avuçlarımın sıcaklığında..

Yüzünden başlasam gitmeye..



Yüzünden başlasam gitmeye uzaklara..
Her şeyin basite indirgendiği şu 24 saatlik zaman kavramı içinde ki hayat gailesinin gizemini çözmek yerine ellerini bırakıp yürümeye devam etsem..
Suskunluklarım için asla özür dilemeyip,konuşmadan devam etsem..

Sesim kısılsa.. Korkmasam karanlıktan.. En baştan başlasam..
Elimde bir harita, çantamda tüm anılarım kaybettiğim her şeyimi yad ederek devam etsem..

Gerisi zaten gözlerinde...
Adımlarım seyrekleşmeden,aynalarda itibarım kaybolmadan sussam. Devam etsem..
Kimsenin bilmediği saklı cennetin kapısında içimde sakladığım her şeyi sersem önüme..önünüze..

Hiç kullanılmamış hayallerime alıcı bulsam.. Asla maddi bir değer biçmeden en pahalı fiyata kiralasam.. Gelmeyi bekleyen bahar havasından bir avuç sıcaklık , bir damla yağmur çalsam..

En güzel şehri görsem,en güzel suyu içsem,en güzel sesi dinlesem..Avuçlarımda sessizliğimin tadı..
Gülümsesem.. Her şey bir merhaba ile başlasa..
Lütfen beni uyandırma..

Playstim de : 07,23 ...
Dinleyenler bilir..

Fail-i Meçhul..



Olumsuz yaklaşımlara bir varsayım olarak yaklaşmak..
Susmak en güzel çözüm..
Susmak en büyük girdap..
Konuşup anlatmalı ya.. Nerde o cesaret..
Kollarımın arasında çözüm,kollarımın arasında ki faili meçhul sonsuzlukta..
Mırıldanışlarım,konuşkanlıklarım şimdi sus pus olmuş bana çepe çevre sur halinde.. üstüme,üstüme gelen bu umursamazlık..
Birinin hatırlatması mı gerekli illa ki ?
Hayır..
Her şeyi kendim görebilirken kime ihtiyaç var..
Dedim ya faili meçhul bir sonsuzluk..
Yekpare geniş zamanların altında..
Dedim ya..
Öyle işte..

Deep Not: Belki de dinlenilen şarkıdan etkileşim olarak yazılmıştır..
Bilinmez var sayımlar hep tartışılır..
Playstim : yalan..

15 Ocak..



Huzursuz ve bir o kadar da anlamsız tebessümlü bir gündü..
O güne başlarken ki halim hele..
Yoğun bir stres.. Neden olduğu bilinmez acaba birileri hatırlayacakmı yoksa unutulacakmıyım kaygısı ve bir yandanda ne önemi var blöfleriyle dolu bir gün..
Beklenen mesajlar 14 ocak bitimi saat 24,00 da geldi..
Yüzümde saflıkla karışık bir gülümseme..
'' iyki doğdun.. ''
Ertesi okul günü asıl doğum günü tarihi olan 15 ocak..
Kimsede ses seda yok.. Huzursuzlanır insan böyle durumlarda hani bari birileri nice yıllara dese ya..
Yok oda yok..
Ki bir anda beklenmeyen bir süpriz..
:) İşte dostlarım dediğim insanlar burada.. Müzik arka fonda..
Pastam masada.. Mumlar üstünde.. '' hadi ama mumlar sönmeden üfle.. Aa dur dilek tut!! '' ve mumlar üflenir.. o gün doyasıya eylenilir..
Bir yaş daha büyümenin kaygısıyla üflerken mumları dilenen dilekler hep aynıdır
'' umarım her birlikte oluruz.. '' eylence biter herkes yavaş yavaş dağılırken beklenmeyen hediyeler çıkıverir ortaya..
Bir tuaf olur insan,gözleri dolar arkadan arkdaşlarının itiş-kakışları altında bir,bir açarsın paketleri.. Sade ama bir o kadar da anlamlıdır yaldızlı paketlerin içinden çıkanlar..
Gün biterken odana çekilirsin.. Hediyelerin yatağın üstünde sense camın kenarında.. gökyüzünden işte bir yıldız daha kayıyor..
İnsan sevinmelimi bir yaş daha büyüdüm diye yoksa üzülmelimi ömrümden bir yıl daha gitti diye bilinmez.. Tartışılır..
Ama güzel olan bir şey varsa o gün hatırlanmaktır..
E o zaman.. İyki doğdum...

Alex'n sesi..

Şu günlerde en çok dinlediğim hatta dayanamayıp mp3'e bile attığım şarkılar..
Akustiğin özünü dile getiren hatta elimden tutup gözlerimi kapatıp bir nehrin kıyısına götüren ses..
Alex cornell..
Ünlü bir şarkıcı değil.. Bir sanatçıda değil..
Sıradan birisi alex..
Youtube'da bir şey ararken tesadüf eseri bulduğum bir vidyo sayesinde keşfettim..
profil derken myspace adresini bulduğum ve o şarkılara ulaştığım kişi..
Sesinden etkilendiğim..
Sesi kadar çektiği fotoğraflarda göz alıyor hiç çekinmeden bir bir '' resmi farklı kaydet '' e basarak kendi bilgisayarıma aktardım resimleri.. Ve şarkıları..
John Mayer'n ses olarak kopyası desem yalan olmaz sanırım..
Bazıları o zaman Alex dinleyeceğine git John Mayer dinle desede Alexin farklı olan yorumu hoşuma gidiyor..
Son olarak..
Alex dinlemeye devam diyorum..

Günaydın ..


Bu gün üşüdün biliyorum..
Hele o sıcacık yataktan kalkerken saydığın küfürleri bile duyabiliyorum..
Azaltman gerektiği halde üst üste yanan ateş..
Sinirlisin.. Her zamanki günlük programların işlemeye devam ediyor..
Kotunu giyerken sendeliyorsun uyku sersemliği işte.. Ayağın kotunun paçasına takılıyor yere düşüyorsun..
İki kat daha sinirli bir şekilde bir tarafdan kotunu giyerken bir tarafdan bir şeyler atıştırıyorsun..
Seviyorum bu halini..
Ayakların buz gibi soğuk iyice işlemiş.. Çoraplarını alıyorsun çekmeceden giyiyorsun.. Aksilik illa ki olucak ya..Sağ elinin Uzun tırnakları ayak parmaklarını çiziyor canın yanıyor.. Kızgınlığın hiç geçmiyor montunu sinirle çekiyorsun yatağın üstünden cebinde ki bozukluklar yerlerde.. Anahtarın yatağın altına kaçmış..
toplayabildiğin kadar topluyorsun yerden ve almaya çalışırken anahtarını sonunda ulaşıyorsun o buz gibi metal parçasına..
aynaya bakıyorsun.. Güzelsin hala..
Parfümünü çantana atıyorsun,kapıya doğru yaklaşıp çıkıveriyorsun..
Arkana bakıp o sözcüğü söylememi bekliyorsun ya.. Pekala..
Günaydın pörp..
Ne olur geç kalma.. İç içe olmaktan sıkıldığım bu kaosa..


Silent'ın..


Senin adını bir bilsem..

Platonik gibi..





Açıklanmayan sonucu şimdiden tahmin eder gibiyiz..
Sınav çıkışı..
Stres yok,Üzüntü yok,Dert yok,Umutsuzluk yok,Yetişme çabası yok..
Aslında tüm olanlar belli değil mi bir önceki merdivenin basamağında ?
Herkez suspus olmuş sonucun üzüntüsünü yaşarken biz..
Sadece güldük.. Kalemi masanın üstüne koyup emin adımlarla çıktık o sınavdan..
Hayır.. Tabiki iyi almadık..
Tabiki hepimiz bu sınavdan kaldık..
Ama elimizden geleni de yaptık..
En azından.. Çabaladık.. Olmuyor mu? Boşver ! Bir başkası olur..
Üzülmek mi? Boşver bir başkası üzülsün..
Biz gülmeye devam edeceğiz..
Tıpkı platonik olmak gibi..
Karşılıksız..

Günün sözü ise...

Senin adını bir bilsem

Ana Maddesi..


duydum..
esen rüzgarda konuşan bulutları..
gördüm..
Gökkuşağının altında ki dev cüceyi..
sustum..
Bağırırken tüm gökyüzüne..
Bildim..
Herkesin bildiği cevabı olmayan soruyu..
sildim..
defterimden tüm denklemleri..
güldüm..
Hayli tatsız olan cümlelere..

Deep Not:
Senin adını bir bilsem..

Sınav stresi..


Yarın İlk yazılısından 10 aldığım bir sınava gireceğim..
Tabiri caizse deli gibi çalıştım umudum yine de yok.. yok.. yok..
Sınıf ortalaması 15 olan bir ders..
Sınıfa göre yargılamamalı insan kendini ama en süper zeki de ben olmadığıma göre..
80 almam lazım diye oturup uzun uzun işlemler yapıyorum sağdan 1 puan soldan 1 puan..
Hayır efendim..
Yinede tutmuyor.. Olmuyor..
Ne zor bir şeymiş.. Oturup uzun uzun neyi nasıl yapsam diye düşünmek..
Saat kaç oldu.. Uykum nerede.. Korktumu ne bu kadar strese..
Dinlenmeli ve yarın zinde olup başarmalıyım...
Ne güzel sözler bunlar..
Ağızdan çıkması bile hoş..
İyi geceler sizlere..
Ve düşünmekten dudaklarını yiye,yiye bir şarkı mırıldanan bana..
Climbing..

Deep Not : e prens bey.. Öpücük atsanızda geçiversek..
Biliyorum toz pembe değil asfaltın tozu..

Dredg..


Efendim..
Günümüzü Dredg - Yatahaze dinleyerek kapatıyoruz...
Mesigu bey'in yoğun isteyi üzerine el atıp içinde kaybolduğum dredg'i dinleyerek gözlerimi yumma çabasındayım..
Tavsiyedir..
Dinlenmelidir..
Dinlenilebilirlik kapasitesi 10'd 10 yapıp ibreyi tavana vurmuşdur..
Haydi bakalım indir indirebilirsen..

Ps : Dredg - Yatahaze..

Climbing...

Kurbağacık..


yaklaşık 3 saat önce kendi kendime konuştuklarımı hatıralyıp şuan deli gibi gülüyorum.. Garip kızım yahu.. İnsan hiç kendisiyle diyolog kurabilirmi? Kuramaz.. demeyin.. işte ben yapmaktayım hemde tam uyumak üzereyken..
Yatağa yatıp kendi kendime;
- Uyumayacağım,gözlerimi dinlendiricem biraz.. ( aradan 10 dakika geçer )
- Evet sanırım ben uyuyorum ama uyumakta göz dinlendirmektir ( biraz döndükten sonra )
- E hadi ama gözler kapanın,zira uykusuz kalıp gece çalışmak için planlar yaptığım dersi salmış olacağım ( kendi kendimle konuştuğumu anlayıp )
- Napıyorum yahu ben.. Hadi iyi uykular kendime..

Uyandığımda hatırlıyorum elbette bunları ama ne uyanış.. Sanki sabah olmuş ve ben sınava geç kalmışım ve hiç çalışmadığım hissine kapılarak.. neydi o öyle yahu..
Allahtan saate baktım.. 19 küsürlü bir şey diyordu 2 saat uyumuşum anlaşılan..
Rüyalar bile gördüm hemde tıpkı o gece uykularına yattığım cinsten..
Sonra diyologlarımı hatırladım kıkırdadım birazcık.. Uyumalarım meşurdur benim böyle uykumda konuşmalarım da gizeme ( abimin karısı ) sormak lazım..
Birlikte kaldığımızın sabahları bir anlatır bir anlatır insan hem rezil olur utanır,hemde kendi yaptıklarını hatırlamasada gözünün önüne getirip güler..
Zira hepimiz böyle değilmiyizdir ? Muhakkak uyku sersemliklerimiz olmuştur,yaptığımız ve başkaları tarafından komik hitabıyla başlayan rezillikler..
Ama şahsen şikayetçi değilim ne mutlu kendi kendime gülebiliyorsam..
Neyse aman işte uyuduk uyandık olay bundan ibaret..
haydi bakalım derse ..

PS : Ey sevgili nerdesin bak kurbağa prenses uyudu uyandı prensese dönüşüp güzelleştiğini sanıyor öpüverde bu sefer kalıcı güzelliği elde ettiğini sansın..

Ama var ..

Kar yok,buz yok,yağmur yok..
Soğuk ve hafif titremeler var olsun diyip geçiyoruz efem..
Yağacak tekrar nasıl olsa ufak bir göz kırpma hareketi..
10 dakika sonra yeniden evden palas pantras dershaneye yetişmek için koşarak çıkmama gerek yok..
Babam bırakacak bu yüzden keyfimiz iki kat daha yerinde..
Sabahın köründe her ne kadar kalkıp buz gibi havada abimlerden evime gelsemde şairin dediği gibi '' üşümek her daim nefes alır gibi var olan bir kaygı sokakların tadını çıkar ki gelecekte bu yolları aramayasın haydi bakalım sil baştan.. ''
Beni en azından şikayet etmekten vaz geçiren bir laf neyse ki evimdeyim..
Dün güzeldi,gece güzeldi,sabah güzel.. Umarım evime geldiğimde yeniden aynı cümleyi kurabilirim..
Ama dershanede bir ayrı zevkli geçiyor.. Her ne kadar kişileri sevmesende onların yüzüne gülüp seviyormuş gibi davranmak büyük boyutta bir haz veriyor insana yapanlar bilir bende biliyorum ya nasıl olsa haydi haydi salmak yok yola devam..
Nutkumun tutulduğu anları derste kafamdan tamamen atıp,matematik denen icatla sıkı fıkı olup olayın dozunu kaçırmamız da beni neşelendiren şeyler arasında hatta başlıca..
İnsan anlayınca daha bir hevesleniyor yahu.. Hadi bakalım sonumuz hayırola..
Saat git gide yaklaşıyor eve veda vaktine..
Akşam yeniden soğuk odanın sıcak havasında görüşmek dileği ile..

Silent'ın...

Az kaldı unutuyordum.. Bas'ın telleri hiç olmadığı kadar hoş gözüküyor gözüme ben gelmeden önce makyaj yapıp en güzel kıyafetini giymiş olmalı ki inanılmaz bir arzuya teşvik ediyor beni vaktim yok ama şuan.. Kendini akşama sakla diyip çıkacağım bu odadan geldiğim de gece uzun olacak..

kuhnun beye ve reason'a selamlar..<

Bembeyaz AEG ..


Bir şarkının melodik tanımı gibi kar'ın anlamlı yağışı..
Notalar nasıl dizilir ya dizelere,karda aynı öyle düşüyordu caddenin sokağına..
parfümümün dağılan kokusu,aklımda yılbaşı akşamı..
Huzurluyum,huzur dolu her taraf..
Plastik bardakta çay içmenin zevki damağımda,elimde tekrartekrar okuduğum kitabın aynı satırları '' Mutluluk her yerde görebilmek gerek.. '' Biliyorum bunu anlamak için okumaya gerek yok her durumdan hoşnut olmak lazım ama işte insan her an o kadar şanslı hissedemiyor olabiliyor kendini..
Cuma gününe girmiş olmalıyız saat bunu gösteriyor yarın tatilimiz başlıyor..
Kıpır ,kıpır bir mırıldanış var içimde kedi yavrusu gibi..
Sıcaktan mayışmış ama sırtının sıvazlanmasından haz alan bir kedi yavrusu gibi..
Öyle iyi,hoş sevinçli haberlerden dolayı değil bu mutluluk..
Sadece kar yağıyor..
Evet seviyorum :) çok seviyorum bu havayı..
Buz tutmuş dudaklarımızda ordan burdan kopardığımız sarkıklar..
Sahi mikrop kaparmıyız ? kimin umrunda :)
Gülümsemene bak..
Uzan yatağına,arala perdeni ve izle..
Dans edercesine birbirlerine asla değmeden yağan Kar'ı..
Ve derste arkdaşın dediği gibi..

'' Kar yağdıkça daha bir özgür kılıyorum kendimi,tıpkı gökyüzünün bana ait olduğunu bilmek ve şimdi benim sıram geldi! dermiş gibi.. ''

Kar yağıyor..



Kış geliyor bağıra çağıra..
:) her taraf bembeyaz..
Camdan bakmak bile yeterince içimi huzurla doldurmaya yetebiliyor :)
Mutluyum :)
İlknurla iddaya girdikten sonra başladı herşey :)
Birde baktık sınıfın camından her yer beyazlar içinde..
Kışın güzel yüzü çarşaflarını seriyor ağaçlara,çimlere,kaldırımlara..
ee tabi birde bunun üstüne ders bitince..
' haydi arkadaşlar keyfini çıkaralım ! ' sesiyle buz gibi caddeye atıverdik kendimizi üşüdük üşümezmiyiz :) ama uzun zaman olmuşdu böyle güzel üşümeyeli :)
Ellerimiz buz tuttu yinede inadına,inadına üşümeyi sevdik :)
Atkımızı paylaştık,biraz o taktı biraz ben,biraz diğeri..
Otobüse kadar yarışdık elimizde o an hiç umursamadığımız kitaplar..
Kaydık elbette,ayağamız takıldı,buz tutmuş asfalt ve yüzükoyun bizler üst üste..
Telefonlarımızın hafızaları resimlerle doldu,taştı..
Otobüsümüz geldi,manzarayı bırakmaya kıyamadık..
Bir sonra ki otobüse kadar yürüdük,isyan edenlerimiz oldu,aramızda onları susturanlar oldu,soğuktan yanaklarımız sertleşince yakınanlarımız oldu..
Yine de güzel bir gündü..
Kar'ın ilk düştüğü gün bu gün caddelere..
Balkonlarımıza,yollarımıza..
Kış geliyor bağıra çağıra..
Playstmde mvo - ithaf..
Güzel bir sene başlangıcı,çelişkiliyim kendimle..
Seviyorum seni kış..
Silent'ın..

Yeni Yıl..



Yeni bir yıl daha geldi..
İyisiyle kötüsüyle ardımızda kocaman bir yıl bıraktık..
Bazen ağladık,bazen güldük ama görüldüğü gibi hiç bir şeyi elimizde tutamadık..
Sürekli aktı,geçti,gitti..
Yıllar öncesi yıl başı partileri vardı aile içinde..
Hani benim daha iki basamaklı sayılara ulaşmadığım zamanlar hediyeler vardı küçük süprizlerle dolu aile kalabalıktı yine babamın çok dostu,abimin araba yarışı seti,annemin paylaşacak çok şeyi vardı o zamanlar..
Sonra her yeni yıl,mutluluk kalıbı altında büyük yükler taşıdı bize..
Belkide o noel babanın ren geyiklerinde,belki de o kardan adamın çantasında getirdi koydu omzumuza...
Hepimiz biliriz noel baba diye bir şey yoktur bir hristyan batıl inancıdır bu ama yine de inanırız,bayılırız o çam ağacanın altında ki sahte paketlere bakmaya, bayılırız yılbaşı akşamları camdan gökyüzüne doğru başımızı kaldırıp umutlanmaya..
Eskiden güzeldi.. Hep birlikte olup 10dan geriye sayıp 0 denildiğinde anlamsız kahkaha ve sevinç çığlıkları arasında birbirimize sarılır,öper hediyelerimizi verir leziz masamıza oturur keyfini çıkarırdık..
Ben daha iki haneli yaşlara ulaşamadan önce...
Sonra her yeni yıl daha bir hevesle beklediğim,özgürlük olarak nitelendirdiğim o iki haneli yaşlara geldim..
Mutlumuydum,sanırım.. Hemde çok..
Sonra büyümenin + yaşlanmak olduğunu ve her saniye hayattan bir adım daha vaz geçmek olduğunu anladım..
Babamın işleri çoğaldı,azaldı,arkadaşları gitti,yenileri geldi,yalnız kaldı,sustu..
Annem insanları tanıdı,hayal kırıklıkları yaşadı,kendi ayakları üstünde durdu,çalıştı,anlatacakları gittikçe azaldı,sustu..
Abim büyük düşler peşinde yol aldı,kararlıydı,aşık oldu,büyüdü,evlendi,gitti,sustu....
Yeni yıl yeni sorumluluk demekti artık benim için,ömründen bir yıl daha gitti geçmiş olsun telafisiydi..
Böyleydi..
Ve son 2 yıl..
Ailemden ayrı kutluyorum..
Onlardan benden bihaber kutlayıp geçiriyorlar işte yılbaşını,yeni yılımızı..
Her geçen gün daha bir koyu bakıyorum hayata daha reel,daha tırnaklı..
Bir yıl daha bitirdik kaç yıllık ömrümüzden..
Bir adım daha sona yaklaşmanın telafi eylencesi var dilimizde,gülümsememizde..
Hoş geldin yeni yıl..
Umarım seversin bizi..