NOT

Aklımı kaçırdım.
Fidye istiyorum !

bin doz.

Saçlarından tutup sürüklemek tek arzum,
ama ne kadar ucuz bir görüntü olur..
Çok fena küfretmek istiyorum sana,
ama etrafa ne kadar ayıp olur...

kaçmış(sın)

Deniz kenarına vurmuş ruhun,
öyle dediler,
seni,beni,bizi çekememişler..
Kalbini en son içtiğin biranın yanına bırakmışsın,
almadan gitti dediler..
Almaya hacetim yok demiş,gerek duymamışsın..
Ellerini en son ben tutmuşum ya,
onlarıda bırakmışsın..
Bana ait değil demiş,öylece kalkmışsın..
İlk içtiğin biraya nefesini bırakmışsın,
benimle aynı havayı soluklanmaktansa,
onuda ucuz hayallere satmışsın..
Ceplerinde biraz umut kalmış,
onlarıda kuşlara atmışsın..
Saniyenin altmışta birine bir anımızı bırakmış,
ve zaten sonra saatinide atmışsın..
Uyku girmeyen gözlerini kandırmaya çalışmışsın,
uyuduğunu idda edip kendini kandırmışsın.
En son ağlamış,göz yaşlarınıda tanımadığın bir şehirde harcamışsın,
sonra yedirememiş; ''gözüme birşey kaçtı'' yalanına sığınmışsın..
Oysa birşeyi gözden hep kaçırmışsın;
aslında her kaçtığın adımda içime daha çok işlemiş,
daha çok yaklaşmışsın..

Arı Maya

Birisi bana arı Mayanın cinsiyetini söyleyebilir mi? Yıllardır hala bir cevap bulabilmiş değilim bu soruya.
Suratı ne erkek ne kız. Bu Maya ne ayak? Ses tonu erkek ordan oraya uçup duruyor i*ne.
Birisi beni bir aydınlatsın yahu.
Yıllardır anasını bulamadı gitti. Yazık ya,yapmayın..

Beni değil,korkma..

Beni değil kırlangıçları ağlattın sen üzülme,ben değildim o.

Bir kediyi küstürdün pencere pervazında,bir kuşu öldürdün çatı katında.
Beni değil korkma.
Küçük bir çocuğun ekmeğini çaldın mesela,
Uykudan önce masallarını çaldın,
Kimsesizlerin kimi'ni çaldın,
ama beni değil korkma..
Mevsimlerin rüzgarlarını çaldın mesela,
Pikabın plağını,çaydanlıkta ki çayı,
Kızların güzel saçlarını çaldın,
oğlanların misketlerini..
Ama beni değil korkma.
İnanılan melekleri çaldın,
saatin yelkovanını,
Tükenmez kalemin mürekkebini,
gitarların bam telini,
piyanonun La sesini.
Beni değil korkma..
Sen;
Aşık olduğum adamla bir ömür geçirebilme fırsatımı çaldın,
Ama beni değil..
Korkma..

24ksm

Geleceğin üniversite hocasının :) öğretmenler günü kutlu olsun.

..

Ceplerinde şeker kokusu,bir tren garında çay-simit sefası..
Konuştukça sen taze süt kokuları yayılıyor caddelere,martılarda bir telaş,
kediler yine meraklı..
Ojelerim kırmızı,gülüşün gri,
en sevdiğin renk misali,gökyüzü mavi..
Haydarpaşa,bostancı yada herhangi bir anadolu yakası..
Bilmezmisin,sen varsan varolur İstanbul'un havası..

nasibim ol.

Bugün nedense belki tuhaf bir tesadüf olacak ama;
yolda,okulda,evde hep aynı cümle..
''Nasibinse zaten döner,gelir..
değilse.. ''
Kelimeler şuan kocaman bir yalan..
Konuşursam seni yakar,
susarsam kendime katlanamam..

..

Birini kaybetmek istiyorsanız çok sevin,
zaten kendiliğinden siktir olup gidecektir.. Eminim ki böyle düşündü İskender.

garip..

Ne tuhaf..
Nereye ait,nereye değil bilmiyorum..
Gitsem dönmek istiyor,dönsem gitmek istiyorum..
Dengemi kaybettim,
düşüyorum..

Susarsa insan;

Bağırırken gitmez insan,bağırırken gitmemeye dirençlidir bundandır ki ;
avazı çıktığı kadar bağırır..
Ağlarken nefret etmez,ağlarken sevilene sarılır..
Kızdığında soğumaz insan,
kızar ki sevilene sevdiğini anlatamadığından..
Gülümsediğinde unutmaz insan,
gülümser ama unutamadığından..
Sevilen soru sorduğunda bıkmaz insan;
Cevap verir,yorulmadan..
Acılarını paylaştığında alçalmaz insan;
Paylaşır ki,paylaşmak acıları azalttığından..
Peşinden koşarken yorulmaz insan,
koşar ki yakalamaya çalıştığından..
Ancak sustuğuna gider insan..
Susar ki sessizce yol aldığından..

Dert olduğumun..

f a r k ı n d a m ı s ı n . . .

uyurken..

Kalbin işine bak,yüzüne bakamaz ağlar durur sen uyurken..
Yalnız olamayan böylemi yapar dersen,anlarım..

Vizeler..

Vizeler başarılı geçmekte,günlerim yoğun.
Aksi,agresif,insanlıktan çıkmış bi haldeyim. Günlük 3 saat uykuyla yetinmek zorunda kalıp sabah 5lere kadar çalışıyorum.
Çalışmak lazım bir şikayetim yokta..
Cuma günü hukukla birlikte son vizemde bitecek,sonra 17,30a eve dönüş biletim var.
Tabiri caizse köpek gibi heycanlıyım.
Yarın çok tırstığım bir dersin vizesini vereceğime nedense feci şekilde inanıyorum,umarım g*t olmam.
Çalışmak lazım..
Çok çalışmak..

Buaralara kadar..

Tuhaf bir senaryo ile başladı ta buralara kadar gelme maceram..

Önceleri bir şekilde olmaz gözüyle bakıp bir nevi içimi rahatlatıyordum ama oldu. Bu yüzdendir ki geldiğimden bu yana bir satır dahi yazamadım..
yazabilecek çok şey var yada hiçbirşey yok..
Burada hayatım oldukça iyi ve berbat..
Anladım ki hiçbir koku,ev gibi kokmuyor öyle sıcak sarmıyor seni..
Bir çok değişik kararlar aldım adam oldum,yoldan döndüm sanırım büyüdüm.
tam birşeyleri başaracağıma inandığım anda bir şekilde asla başaramayacağım empoze edildi kırıldım ama yılmadım çoğu zamanda kazanacakken bıraktım..
Şimdi martıların sesleri çınlatıyor kulaklarımı,deniz kokuyor buram buram burnuma..
Geçen uçaklar alıyor gözlerimi,bir sokak kedisi olan paşamın tırmıkları batıyor avuçlarıma..
Boğazımda bir türlü yutamadığım bir cümle kilitliyor dudaklarımı.
Kendi sokaklarımı özledim..
Çocukluğumun ve gençliğimin dönüm noktalarını anlatan caddeler tütüyor gözümde.
Esilanın salıncağa biniği o boktan park,Mustafa abi henüz ölmemişken aldığımız dondurmalar geliyor aklıma.
Her kaldırımda bir arkadaşıma çarptığım şehir,evim..
Evimi özlüyorum..
Buralara ait değilim aslında hiçte olmamışım bunu anlıyorum her attığım adımda..
Derdim rahatça dolaşabilmekti,yok değilmiş..
İpini koparmış danalar gibi bir oraya bir buraya.. Bir zaman sonra buda yeter oluyor,bıkkınlık getiriyor..
Odamın kapısı,cam açıkken sertçe çarpmasını özledim mesela.
İl sınırlarına girdğimizde baş ağrımın geçmesini.
Yazabilecek çok şey var aslında. Ama yazmak gelmiyor içimden,bunun yerine kendi içimde köreliyorum...
Burada olmayı istemiyorum..
Evimi özledim..
yatağımı,yorganımı,esilanın arsızlıklarını,gizemden çaldığım sigaraları,babamın gördüğü bir haberi seslenerek bana anlatmasını..
Hiç değilse orada güçlüydüm. Burada değilim..
Daha hassasım,daha yorgun,daha duygusal..
Başa çıkamıyorum artık bir çok şeyle,büyümek bu mu?
Sen büyüdükçe sorunlarında büyüyor başa çıkılmaz bir hale geliyor,eziyor,eziyor,eziyor...
Eziliyorum..

galiba

yaşamak değil beni bu telaş öldürecek

vay arkadaş ya..

- Orada tartışırsanız seni okuldan alırım.
- Orada da saat gece 3e kadr oturursan seni okuldan alırım.
- Oradada buradaki gibi giyinirsen seni okuldan alırım ( üstümde dizlerime kadar bol bir şort onun üstünde bol bir gömle var iken.. )

Vay arkadaş ne okulmuş yahu,ota boka alıyor beni okuldan.
S..çsan alırım,yatsan alırım,kalksan alırım,otursan alırım..
Al len al beni okuldan,
şeytan diyor git oralara aç G*tünü !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
kazansan dert,kazanmasan..

Tırnak acısı.

Tırnağımı daha önce çektirmiştim ve şuan tırnak batması yüzünden acı içinde kıvranmaktayım efem.
Yarın saat 10 civarı tırnağımı yeniden çektireceğim.
Okul hayatım boyunca aşılardan hep kaçan ben yarın o sedyeye kuzu gibi yatıp bağırıp ağlamamak için ağzımda olan tüm dişlerimi feda edip sıkacağım.
İğneden deli gibi tırstığımı söylememe gerek yok herhalde..
Korkuyorum anam,bacım.
Çok korkuyorum.

Çık gel.

Şimdi ben gidiyorum ya,
özlerim seni,
avuçlarının çizgilerini,alnının perçemini.
Uzatma,uzatma çık gel.
yeni adım atmaya başlıyormuşçasına,
aynı heyecanla,koş gel..
Kapım sana daima açık.
Yete ki çıkıp gel,
özlediğinde sadece çık ve gel..

Daimi..

Altından yıldızlarım var benim,her dokunuşumda tenine değdiğim.
Zümrüttür dokunduğum ellerin..
buram,buram tenine işlemiş mabedim..
Cümlelerimde gizlidir kifayetim,
anlamsızlaşır senin simetriğinde benliğim..
Sadece altı harftir bende ki yerin..


Oda sadece ;

KALBİM ..

Mabed

İnan bana;

aç düğmelerimi bak mabedime.
senden daha yakın bir ben yok içimde

Ben yaptım !

Evet..
Gidiyorum sonunda.
yeni bir başlangıç,yeni bir hayat..
yeni çevre,yeni bir okul..
Herşeyin hayırlısı..

p.s;

Kazandım!!

Küçük.

Sen küçük aptal,kimse duymaz mı sandın?
Şimdi sende düşersen içimden benimle,
ve ben tutamazsam seni ellerimle..
Çarptığında dizlerini yere,kanarsa,
o senin aptallığındandır hiç kusura bakma..
Ben senin için;
''cebimde yoktu,yüreğimden verdim''
şimdi söyle küçük aptal;
sen hangisini  H-A-K    E-T-T-İ-N ?

Özetle ;

Pamuk ölmüş;başımız sağolsun ( Nejla teyzenin biricik köpeği )
Naciye hamileymiş hayırlı olsun.
Bacağımı eşekarısı soktu;geçmiş olsun
Referandum olacakmış vatan sağolsun.
Sınav,stres bitti;gözümüz aydın olsun.
Havada sıcaklıkları sürekli artışlarda;kaymışlar olsun
Hayatım düzene girmek üzere ;

En kötü günümüz böyle olsun.

Dönüş.

Az gittik,uz gittik dere tepe düz gittik ve geldik..
Tatilimiz güzeldi fakat her güzelin bir kusuru vardır hesabı yüksek dereceli ateş ile eve döndük baba-kız.
Yanmasına güzel yandıkda biraz fazla yandık.Güzeldi,huzurlu bir ortamdı,çok eğlenceliydi..
Sonunda çekilen cefa ne kadar ağır olsada sefası daha bir ağır basmakta.
Tavsiye edilir.

Geleceği(M)z

Alamancı bavullarınızı hazırlayın,

kısa metrajlı tatil yolcusu kalmasın.
Hayde.
Rastgele!


p.s;
Cumaya gittik gelicez.

Balik

Balığımı akvaryum-fanus yerine 5 litrelik kesik şaşalda beslemyi tercih ediyorum.
El-sebep;
daha samimi oluyor.

p.s;
Bir nevi oda dekoru gibi işte gerisini siz düşünün.
Bencede iyiymiş.

Si -

Renkler karşıyor şimdi,

annemin tuvallerinde,benim müziğimde.
Senin sesinde birleşiyor hepsi.
Nice hayaller var ceplerimizde,gerçekleştirilmeyi bekleyen.
Adım atmaktan birhaber ruhumda,nice sevdalar taşıyor yüreğim.
Tutku,
Yo hayır yaşım müsait değil buna.
Minnet duyuyorum aslında ben sana.
Reenkarnasyon misali her gördüğümde seni,
bu anı daha önce yaşadım dercesine,yaşıyorum sözlerimi.
Kaç adam,kaç kadın,daha kaç çocuk gerekli,
düzeltmeye içinde bulunduğumuz vaziyeti.
Dünya küçük bir bavul gibi,
basıyoruz üstüne,içine alsın diye tüm hayallerimizi.

La -

Anne karnında ki bir bebek misaliyim şimdi,bir kordon vasıtasıyla doyuruyorum nefsimi.
Buradan dünya çok küçük,yetiyor bana.
Bir kordonla doyuyorum,gözlerim kapalı..
Buradaki dünya yetiyor bana.
Doğuyorum.
Doğdukça çoğalıyor ihtiyaçlarım.
Büyüyor dünyam.
Büyüdükçe kayboluyorum. İnançlarım gelişiyor,inanıyorum.
İlahi bir tabloda raks ediyor ruhum,dünya büyüyor ben yok oluyorum.
Huzur,anne şefkatinden yoksun bir çocuk gibi sarıyor beni hüzünlü gözleriyle,
Islak bir köpek yavrusu gibi oluveriyorum bir anda,
Hem itici,
hem incitici.
isteklerim büyüyor,bir-iki yetmez hale geliyor,
anne karnında bir kordon yeterken,koca dünya dar gelmeye başlıyor.
Huzur,
limitini doldurmuş bir kart misali,bakiye yetersiz diyor.
İnançlarımı tüketiyorum inanmadıklarım uğruna.
Kayboluyorum,
et tırnaktan ayrılmaz dediklerinde,
ayrılan tırnağın yerine yenisi çıkıyor. Artık onlarada inanmıyorum.
Her güzel şey,çekilen çileyle yoğuruluyor.
Her acı bir güzele nokta koyuyor.
Ellerim dizlerimde,hatalarım şimdi başucumda ki rafta dizilmiş öğütler veriyor.
Ellerim dizlerimde,
göğüs kafesim nefesime dar geliyor.
Bir direngen soluk eşliğinde huzuru tadıyorum.
Mutluyum.
Ceplerimde yeni kazandığım küçük umutları taşıyorum,
artık yeniden inanıyorum..

Bende.

Evet şimdi hatırladım;rüyamda babannemi gördüm.
Beni çok sevdiğini söyledi.
Bu herşeye değdi.

P.s;
Şimdi salak gibi oturmuş gülümsüyorum.

Adrenalin.

Hayatımda ilk defa bıçaklı bir saldırıya uğradım.
Eve çıktığımda korkudan,hırsdan,sinirden ağlıyordum.Tüm bunlara karşın bizim hatunun tepkisi ;

'' Kimse gördü mü? ''

hı?

good luck.

Tebrik ederim.
Çok hızlısın.
Gol oldu.

Yorumsuz..

İnsan değilsiniz..

Bilet

uzun,kısa mavi yeşil turlar düzenledik,

içimizde ki iş tutmayan hayallere.
Hissettiğini değil aslında istediğini görürmüş insan.
Hoş biz bunu hiç bilmedik.
Lakin bilmeyede hiç tenezzül etmedik.
Beni bir sen anlarmışsın.
Beni bir ben yansıtırmışım sana.
Bir bilinmeyenli denklemin ikinci bilinmeyeni gibi.
Bir bilet kes dedim sana,
yolculuk uzun,bir bilet kes bana.
Can kenarı olsun.
Yolculuk var hatırlanılmayası anılarda..
İnce bilekli kadınlar kırmızı ayakkabı giysin,
uçuşsun etekleri arkası yarınlarda..

Sıkıcı günler.

Tatil bir hoş,bir tuhaf geçmekte.
Geçmekten ziyade sap gibi takılmaktayım.
Ye,iç,yat,izle..
Bu dörtlü şimdiki yaşamımın gözdeleri.
Toparlanmak,eğlenmek lazım.
Kısmetse.

Son filmim - BandSlam

yada Gelecekten bir gün.
ikiside hoş fakat favorim bandslam. Müzikle iç-içe bir film.
Hem romantik komedi tadında hem bol müzikli  gençlik filmi.
İyi hoş.
peki.

Tatil'e giriş.

Evet ilk günüm,
ilk filmim;

What Dreams May Come

ps;
oldukça güzel..

Günün özeti.

Uykusuzluk sarhoşu,avuçlarından içti huzuru..

Mide bulandırıcı günler.

Hayatım şu günlerde sadece ders denkleminde geçiyor.
Yaptığım hiçbir şey,yaşadığım hiçbir macera yok.
Sap gibi ders çalışmaktayım efem..

Blog camiasına yeni katılmış hatuna ulaşmak için;
 Bkınız;

p.s;

Tom Waits - Dead and lovely
Chris Isaak - Wicked game
son günlerimin mide doyurucu müzikleri...
öperim hepinizi.

Öyleyse adam dediğin;

Kadın dediğin kadın gibi olacakta;
adam dediğinde adam gibi olacak arkadaş.
Tuttumu belinden seni saracak,aldımı koynuna huzuru aratmayacak.
Bir gözü işte bir gözü oynaşta olmayacak.
Baktımı yakacak,konuştumu noktayı koyacak.
Yerine göre kadınını baş tacı yapacak yerine göre bir çocuk edasıyla başını okşayacak.
Adam dediğin;
kadını söz söyledimi üstüne yorum yapmayacak,fikir ayrımına düşsede yüzüne vurmayacak.
Sevdiği yanındayken yoldan geçen güzele iş atmayacak,kadınını utandırmayacak.
Adam dediğin;
küçük süprizlerle büyük mutluluklar tattıracak mesela.
Elinde bir buket çiçekle kadınına koşacak yerine göre cebindeki son parasıyla bir çift sinema bileti alacak.
Vurdumduymaz,kibirli olmayacak.
Kavga edildimi altan alacak,kapıyı çarpıpta ardında bırakıp çıkmayacak.
Kadını ağlatmayacak,onun döktüğü göz yaşından haz duymayacak.
Adam dediğin;
teknoloji delisi olmayacak,elbette sevecek yeniliklere açık olacak fakat,
kadını arka koltukta uyurken kalkıpta gizlice internette dolaşmayacak.
Sevecen olduğu kadar koruyucu olacak,
sevdiği dara düştümü gözlerini kapayıp yanına koşacak.
Gururdu,asaletti,paraydı sevdiği kadına karşı bunları hiçe sayacak.
Adam dediğin;
yerine göre bir kedi yavrusu gibi olacak.
Evde kedi dışarda aslan gibi dolaşacak.
Boynunu yere eğmeyecek,kimseden müdana beklemeyecek.
sözünde duracak mesela.
Bir lafı iki etmeyecek,verdiği sözleri es geçmeyecek.
Bugündü yarındı işlerini ertelemeyecek.
Adam dediğin çalışkan olacak.
Sıktımı taşın suyunu çıkaracak,evde yan gelip yatmayacak,kimseye el açmayacak.
Yemek seçmeyecek.
Karısını hergün onumu pişirsem,bunumu pişirsem derdine düşürmeyecek.
Çoluğuna,çocuğuna sahip çıkacak,
kız erkek evlat ayrımı yapmayacak.
Çocuğuna yeri geldimi hem ana hem baba olacak,hataya tepkiyle karşılık vermeyecek.
Hayata karşı duruşunu şiddetle beslemeyecek,karısına-kızına el kaldırıp ele güne rezil etmeyecek.
Adam dediğin;
yüzüne baktığında kaşı gözü oynar olmayacak.
Kadına özenmeyecek,erkekliğinden ödün vermeyecek.
yeri geldimi karısının ojelerini sürecek,
yeri geldimi gazetesini alıp koltuğuna süzülecek.
Adam dediğin;
Bakışları net,omuzları dik,sözleri mert olacak..

Ağrı

Karın ağırısı çekiyorum ben mesela. Benim onu çektiğim kadar oda çekiyormu beni.

Karşılıklı bir düzenek bizimkisi.
Çark döndükçe işler tıkırında,ya biri çokmak sokarsa bizim oyunumuza?
Canım acıyor,karnım ağrıyor.
Sinsi,yılışık bir sokak lambası naif ışığını içeri süzmeye çalışıyor.
Perdelerim,odamın en güzel rengi,hiç olmayan kedimin saklanbaç köşesi.
Sokakta umarsızca dolaşan kıpır,kıpır böcekler misali.
Böcekleride severim halbuki,hiç öldüremediğimden belli.
Küçük bir kız çocuğu,salıncakta,kaydırakta,şimdi düştü ! eyvah (!)
Evhamlı anası bir koşu fırlıyor aşağıya,
çocuk korkuyor,düştüğünden değil. Korkusu anasının tuhaf davranışlarına.
Hem ne olmuş kirlenmişse bukleleri...
Çocuk bu kirletir elbet,çocuk dediğin kirletmeli.
Ben mesela.
Karnım ağrıyor,canım acıyor.
Planını kurupta asla gidemediğim yerlerin megolamanlığını bizzat ruhum çeiyor.
Karnım ağrıyor.
Bu ağrıyı benim çektiğim kadar,
oda beni mi çekiyor..
Biliyorum ben.
Tabiki bal!
oda beni seviyor.
Öyleyse,
bu siktiri boktan ağrının bir nedeni olmalı diyor.
Öyle tabi hayat bu herşeyin var bir nedeni.
Aslında bu senin sadece düşünmek istediğin seçimdi.
Ben öyle demedim halbu ki.
benim tek derdim;
karnım ağrıyor,canım acıyor.
Gerisi zaten beni alakadar etmiyor ki.

Sevgili Vedat Bey.

Sevgili Vedat Bey.
İnternetim ara,ara kesiliyor neden bilmiyorum sanırım bir problem var.
Ama kesildiği sırada bilgisayarım otomatik olarak sizin ağ sisteminize giriyor ve internete sizin üzerinizden bağlanıyorum. (bknz;ynlış anlamayın ağ sisteminiz üzerinden )
Korkmayın kötü,ayıp,kaka,bip sitelere girmiyor,herhangi bir video indirmiyorum.
Yalnızca gerekli işlerimi hallediyor,bu bonkörlüğünüze layık olmaya çalışıyorum.
Neyse;
özet olarak..
Şifre koymadığınız için teşekkürü bir borç bilir saygıyla sizi selamlarım

P.s;

Duacınız la Vedatt

Börtü böceğim.

Yeni yaşını 10a hatta daha fazla bir sayıya katlaman dileği ile..
Nice yıllara halacım..

so.

eğer sen günah olsaydın.
işte o zaman ben
cehennemin peygamberi olurdum.

Özlemek.

Birden özleyiveriyorsunuz...

Çoktan unuttuğunuzu sandığınız
ya da yalnızca bir kere karşılaştığınız
ve özlemek için yeteri kadar tanımadığınız birini
bir sabah çılgınca özleyerek uyanıyorsunuz.

Rüyalarınız, içinizdeki o gizli, esrarını ele vermez büyücü,
siz çarşaflarınızın arasında,
bütün tehlikelerden uzak,
güvenle yattığınızı sandığınız bir anda,
usulca ruhunuza sokulup,
sizden habersiz oralara yığılmış cephanelikleri
birer birer ateşleyiveriyor.
İnfilaklarla sarsılarak uyanıyorsunuz.
Hayatınızda olmayan birini hayatınıza almak,
ona dokunmak,
onun sesini duymak için kıvranırken buluveriyorsunuz kendinizi...
Özlemek, o yakıcı istek,
bilinen herşeyi ve önem sırasını değiştiriveriyor.
Özlediğiniz ise çok uzaklarda...

Yanında olmasını istediğiniz halde
yanınızda olmayan bir tek kişi,
yanınıza bile yaklaşmadan,
hatta onu özlediğinizden
ve onu istediğinizden haberdar bile olmadan,
bütün hayatı,
bütün görüntüleri eritip
başka kılıklara sokuyor...

İyi geceler..

Uykunda korkma diye;
yerleştirdim yıldızları gökyüzüne..

not.

Kumarda kazanıyorum bu aralar.
Hayırlara vesile ola.

p.s;
Gazoz kapağına.

Breathe no more


Mayısın son demlerini yaşıyoruz şimdi.
Nisan-mayıs ne çabuk geldi geçti,oysa ben nisanda almıştım kararlarımı.. Mayıs bitiyor ben hala aynı.
İçim sıkılıyor,içim bunalıyor,içim dışımdan geçiyor,içim benliğimi siliyor.
Hava yine oldukça ihtişamlı,acıktıran bir güzellik var güneşte.
Sen odanın güneş almayan yerinde uyuyorsun şimdi..
Saçlarım dökülüyor yüzüne,uyandırıyorum seni.
Gözlerini açıyorsun; yokum,buruşturuyorsun yüzünü  ben inatla uyandırıyorum seni.
O çok sevdiğim şarkıyı açıyorum sana gülümsetebiliyorum seni hala.
Aynı huzursuzlukta dönüyorsun yatağında,saçlarım dökülüyor kaşındırıyor seni,kirpiklerini.
Ayak ucunda oturuyorum şimdi,sesimi seviyordun sen değil mi..
Sana dokunursam zaman seni alıp daha derine götürmez mi.
Haydi..
Ojelerimi sür şimdi.
Sahi,en sevdiğin hangisiydi..

İtiraf et,şimdi yine gülümsetiyorum seni..

p.s;
i know the difference, between myself and my reflection.
i just cant help but to wonder,which of us do you love?
so i bleed,and i breathe..

Evren anatomisi.

Beklemekte olduğun şey, ancak onu beklediğini unuttuğunda gerçekleşir; bu, evrenin ''Sen bakarken soyunamıyorum'' deme şeklidir.

i dont know how i'll feel..

Yorgunluk değildi halbuki..
Işık kırılıyordu parmak uçlarında,saçlarından geçiyordu rüzgar.
Kokun dağılıyordu boynundan,burnuma.
Ojelerimi seviyordun,bende kokunu..
Sesimi seviyordun,bende sana şarkılar yazmayı.
Günler oluyor,günler doluyor,zaman duruyordu.
Sen bunları okurken gözlerin doluyordu.
Bedenim değil ama ruhum bu üçgende sıkışıyor,yenik düşüyordu.
Şimdi kime kıymalı dedik birlikte.
Önce senmi,benmi..
Önce ben dedim.
Seni ittim..

P.s;
And i wanna believe you..
When you tell me that ''it'll be okay ! '' ...
ya,i try to believe u. But i dont..
Maybe tomorrow..
Not today..
i dont know how i'll feel..

Kendimce.

Bence en iyisi siz bir çember çizin,içine girin,sonrada kendi çapınızda eğlenin..

p.s;
bencede senceyse;bendensin bebek.

yesterday

Dün gece hiç tanımadığım bir fenerliye, sırf iki dakika sevinsin diye, usulca sokulup, bursa "berabere" dedim..

Ou yea,Bursa!

Kale Arkası 50 Lira , Kombine 2500 Lira , Şampiyon Olduğunu Sanıp Sahaya İnerek döt Olmalarını izlemek Paha Biçilemez..

p.s;
Bozmayalım keyiflerini,yarın hepsine şampiyonlarmış gibi davranalım.
Yazık len.Günah.
Cık.
Yapmayalım.
He şampiyonsunuz yavrularım.
Yerler sizi.
Ham yaparlar.

Mütemadiyen.

Ellerimden büyük ellerini özledim..
Daha seni görmeden üzülürüm ben,
ağlar gözlerim sen duymadan,silerim
çünkü bilirim.
Her gelişinin bir geri dönüşü vardır.
Sen konuşursun,ben dinler gibi görünür
aslında seni özlerim.
Hep aynı bacağını sallarsın sen
suskunluğunda,sessizliğin evim olur.
Sığınırım sana.
Dünyanın en güzel şeyiymişim hissini
hiç durmadan verirsin bana ya,işte o an
yine üzülürüm ben.
Sensiz değerimi yitirirken.
Sen konuşursun,daha sözcükler ulaşmadan
kulağıma dudaklarını okurum ben.
Kelimeler bir,bir dökülürken..
Mütemadiyen bir armağansın uzvuma.
kapatılamayacağını düşündüğüm boşluklarıma
Öyle iyi geliyorsun ki sen zamana..
İpeksi saçlarında izliyorum dalgaları..

Deniz aşırı bir sevda bizimkisi.
Azdan çok çokdan az özlemli.
Mütemadiyen büyülü bir ruhsun,
beni çekip çeviren..
Okuduğum kitapların sayfalarında
satır sonlarında ki

kelime meallerinde gizlisin..
Okumak yetmiyor anlamak için seni
aslında.
Parmak uçlarıma bıraktığın pırıltılarla
belki bir akşam vakti seni bulabilirim.
Ben yine aynı sokaktan,yine seninle,
yine el ele geçerken sen belki gözlerini
karşıya çevirip yine anlatabilirsin
bana küçükken dinlediğin masalları.
Ve ben seni yine aynı ciddiyetle dinlerim.
Çünkü bilirsin.
Ben seninleykende seni özlerim..

Love happens

mutluluk akılda kalıcı birşeydir.

Ve herşey gibi oda zaman ister.
Düşünmek günde 5 dakika ama gülümsemek..
gülümsemektir.
Ve bir süre sonra doğal olarak gelir.


sehayatleriniz boyunca.. aklınızda
hep birşeyin olması önemlidir.
Birşey bittiğinde başka birşey başlar.

Hissiyat

Saçları saçlarıma karışan bir sen olsan..

laralaylay

'' Hayat sevince güzel,
sevince tatlı güzel,
bir kuşu kelebeği,
bir taşı sevin yeter '' miş..

Hade ordan..
Bana faydası olmayan kilisenin papazını öperim ben..

Hafta başı sendromu.

Bu haftanın ilk günü olan pazartesi günleri benim boş günüm oluyor ve ben yapacak hiçbirşey bulamayıp günün tamamını evde geçiriyor ve sonra haftanın diğer günlerinde sürekli pazartesi hakkında ''keşke''ler yapıyorum ya...
Pazar akşamından plan kurulup pazartesi sabahı o  planlar bir şekilde suya yatıyor ya..
Pazartesi günleri genelleme olarak ekme ve ekilme günleri ya,

işte bu yüzden ben bu pazartesilerden nefret etmekle birlikte o gün(yani bugün) aşırı derecede sıkıntılı,uyuz,asabi oluyorum.
Hatta neyse..

P.s;
Pazardan salıya geçilsin artık.
Yada bana Haftanın tek bir günü için iş verin. Evet Pazartesi.

BüyükAda.

Bugün kalktık Büyükadaya gittik efem.
Pek keyifli,pek gırgırlı,şamatalı gündü.
Çok güldük,çok eğlendik,çok gezdik,çok gördük..
Tartıştık,kavga ettik,yolumuzdan ayrılıp birbirmizi kaybettik.
Hocaya at çarptı daha doğrusu ata hoca çarptı,küçümen yaşlı bir hatun kafasını makinama çarptı,mihri açlıktan şizofrene bağladı,Niha yorgunum ayaklarına bulduğu her banka kapağı attı,Osman beyciğimiz sürekli fotoğraf çekme bahanesine ortalardan kaybolup sağdan doldan çıktı..
Yediğimiz,içtiğimiz,gördüğümüz bizim olsun.
Sizde ne var ne yok?

Sentez

Aşağıdaki cümle kesinlikle yanlıştır.
Yukarıdaki cümle kesinlikle doğrudur..

Türev

Her yalan bir doğrunun türevidir.

p.s;
Her doğru bir yalanın integrali.

Anywhere

Canımı sıkan ne bilmiyorum. Bu ceza,belki bu konum,belki huzursuzluk.
Asla huzura sahip olamayacakmış gibi hissediyorum kendimi..
Anlamaya çalışıyorum herşeyi,amaçları,bu hayatı..
Yatağıma uzanmış bunları yazarken pencereye kayıyor gözlerim.
Asla senin gibi bakamayacağım bu hayata.
Ve biliyorsun..
Gülümsemek yapmacık olmakla birlikte çok sıradan bir kavrammış gibi geliyor artık bana.
Neden gülümser ki insan bu hayata..
Ne zaman sakat bir insan görsem,misal bir kolu olmayan,saklıyorum onun olmayan benim var olan kolumu.
İçim öyle acıyor ki o anda,kızıyorum kendime oysa ben neler yapabilirm bu kolla diye.
Ne zaman seni düşünsem saklıyorum kalbimi,senin olmayan benim var olan gibi..
Bu kaçıncı gün bilmiyorum..
İnan ki çok üzülüyorum..

p.s;
Evanescence - Anywhere..

p.s


her sabah, gözünün rastgele takıldığı bir ev eşyan olsam..

Cezalı ben.

Cezalıyım efem..
Yokum artık buralarda.
Tüm imkan ve olanaklarımdan olmuş bir vaziyette odamın ücra köşelerinde takılmaktayım.
Gezmek yok,dışarısı yok,bilgisayar yok,telefon yok, o yok,bu yok..
Tek oksijen kaynağım odamda ki pencere.
Açık görüş günleri cumartesidir efem.

P.s;
Temiz iç çamaşırı ve sigara bağışlarınız için;
Müracat ;
ev ev ev ev ev!!!

İnsanoğlu

Vücudunun 3/4 ü su ile kaplı bir varlık olan insanoğlu için,
şemsiye bir samimiyetsizliktir.
Arz ederim.

Karnı acıkmış

Şu reklama inanılmaz derecede sinir oluyorum.
Hatun cama çıkıp bağırıyor ya;

- Ali'nin karnı acıktıı...

Acıktıysa git doyur gerizekalı (!) ne bağırıyorsun..
Diyesim geliyor.
Susuyorum,susuyorum,susuyorum.

Balkon

Karşı bloklarda oturan çiftin kesinlikle balkon fantazisi var arkadaş.
Ne alaka mı?
Şöyle..
Sürekli gecenin aynı saatinde balkona çıkıp,kafayı sağa,sola çevirip çevreyi kolaçan ediyorlar.
Sonra gözleri bize takılıyor,içeri giriyorlar hemen.
Biz saf,saf sadece bakıyoruz.
Temem efem.
Yanlış birşey gördüğümüzde gözlerimizi hemen çevireceğiz elbette.
İzleyecek halimiz yok ama,
ne bileyim aşırı ilgimi çekti bu gizemli tavırlar..
Acaba balkonla ilgili düşünce biçimi nedir?
Bang!

Tamam ya sustum..
Aman be..

My baby shot me down

Bana bu şarkıyı söyleyen adamla ben evlenirim arkadaş..

     He shot me down,bang bang..
                                                                  i hit the ground bang,bang..
                                                                     That awful sound, bang bang
My baby shot me down
.
 My Baby Shot Me Down - Nancy Sinatra

Söylenilmeyecek olan söylediklerim.

Kapı çaldığında nazlı,nazlı balkona çıkıp ağzını büzerek;
- Kimooğ diye seslenen hatunlardan,
telefon çaldığında
- Elooğ diyerek açan hıyarlardan,
Fotoğraf çektirirken;
arabanın yanında poz veren budalalardan,
Serap ezgü adında ki;
Amerikan tıraşlı cosmo politan karıdan,

Nedense hiç hazetmiyorum.
Neden acep..
Acaba neden.

p.s;
Kayışlar koptu.

Son 3-4 gün..

Okanın programına gittik dostlarla.
SOn derece keyifliydi yol boyunca gırgır,şamata. İnsanın bunlarla birlikte olduğunda gülmemesi elde değil.
Neyse efem.
Giderken sorun oldu sinirlendim
-Gelmiyorum yea! dediğim anda koluma birisi girdi '' Yok bırakmam seni sorun nedir '' dedi.
Bir bakdım,döndüm bir daha baktım.
Anam! Çetin bu ! Prodüktör çeto!
Nazikçe gülümsedim sadece. Oda gülümsedi yüzüme öylece!
Saf,saf baktık birbirmize sonra Niha girdi aramıza hade dedi gelde oturalım.
Program son derece keyifliydi.
Bücür'ü ben kibirli bir adam sanırdım meğer hiç öyle değilmiş aksine program sonrası uzun,uzun sohbet ettik.
Fotoğraflarını çekmek istedim hay,hay efem dedi.
Saat sabahın 5inde Bağcılarda takılıyorduk.
Sonra evin yolunu tuttuk..
Eve geldiğimdede uyuyamadım. Sabah koşularına başladım. Sonra dayanamadım akşamlarıda koşmaya başladım.
Durdukça güzelleşiyorum sanırım bu konu hakkında çok fazla yorul almaya başladım kalktı bir taraflarım.
Fotoğraf işi gayet keyifle devam etmekte.
Herşey güzel.
Hayat ne güzel len!

p.s;
Mevlana bana sen gelmesende olur dedi.

Şey!

Telefon çalar,usulca açılır..

Ben; - Efendim..
        - Nerdesin sen!?
        - evdeyim!
        - Yalan söyleme televizyonda gördüm!!!
        - . ııı...uu... şey..Oha. s*çtık

Sormasaydı(m)n..

sormasaydın keşke

ne güzel oturmuştuk uzun uzun konuşmuştuk
çocukluğunu anlattın ben de babamı
içten cevapladım tüm soruları
sormasaydın keşke
ben sana açtım özel odaları
sen sanki anladın deşmedin oraları
iddian yoktu ne de ısrarın
sıcaktın, ben de açıldım
dedim iki insan birbirini böyle anlarsa
sonra sordun ya, hazırlıksız savunmasız
ben ne yapsaydım
sen sormasaydın
sormasaydın sormasaydın keşke
sormasaydın keşke
çekmedim dizimi dizine değince
çocuktun çocuktum yakındık arkadaşça
değdi dizin dizime görmedim sakınca, görmedim sakınca
sormasaydın sormasaydın keşke
sormasaydın işte ben nerden bileyim
dediklerim gidermiş nereye
sormasaydın sormasaydın keşke

Bugün.(ün)

Objektifin arkasından uçuşuyordu saçlarım,rüzgarında..

Makinayı sabitlemiş,odak noktasına kilitlenmiştim.
Bir çocuğun gülüşüne takılmıştı çehrem.
Perspektif açılarla çekiyordum dalgalarımı..
İçimde hala hangi adamın gözleri vardı,bunlar kimin uzun kirpikleriydi..
Sıradan bir fotorafçıydım kadrajda.
Köprüler geçiyordu dudaklarımdan omuzlarına..
Şarkılar söyleniyordu köhne kuyularda..
Ayrılıklar yazıyordu arkası yarınlarda..
Neydi seni benden iten,
neydi beni sende çeken..
Notalarla sevişiyor,hüznüme ortak arıyordum..
Bir çocuğun gülüşüne takılmıştı ellerim..
Şimdi girdiğim her kuytu köşede denklanşör sesiyle irkilir iliklerim..
Uvzum..
Çok yorgunum..

Çekimler..


Çekime gidiyoruz anacım..
Yorgun,bitap,özlemliyim.
Adios!

Çekimler..

Bu sabah.
İçim çok değişik,çok fazla..
Bir defa daha böyle olmuştu bana,hatırlarmısın?
İstanbul sensiz çok sessiz şimdi.
Makinama sarıldım bugün. Çekmeye hevesli,görmeye yeteneksizim.
Arda kalan duygularla yaşam faaliyeti içerisindeyim.

p.s;
Sevmek eskidenmiş güzelim.

Şakamısın len?

Gelen mesajı aynen yazıyorum.

'' Değerli abonemiz, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız kutlu olsun. Vodafone ''

Şakamısınız siz len?

p.s;
Sizinde mubarek olsun!

of!

Gitarı elime alıyorum tam şevk gelmiş,açıyorum ve kaydetmeye başlıyorum.
O sırada langırt diye kapı açılıyor bizim hatun giriyor içeriye.
Kızıyorum!
- yaaa! kayıt yapıyordum ama!
El cevap gecikmiyor.
- Napalım send egündüz vakti yapma!

Bunda ne var diyeceksiniz.
Açıklayayım efem.
Gece-akşam gitar çalmam yasak evde.
Alt komşucuklarımıza, çok değerli insanlara gürültü yapıyormuşum.
E madem ben gündüz çalmayacağım,gece çalmayacağım.
Ben ne yapacağım?

p.s;
Kiralık ev aranıyor!

Su katılmamış gerçekler.

  1. İnsanlar diledikleri gibi davranabilecekleri özgür bir ortama kavuşunca, birbirlerini taklit ederler.
  2. Çok denenmiş yollar, hiçbir yere çıkmaz.
  3. Yanlış numara hiç meşgul çalmaz
  4. Beklenmedik bir anda ele geçen boş vakit,mutlaka boşa harcanır.
  5. Yere düşen herşey mutlaka ulaşılması en zor ücra köşeye yuvarlanır
  6. Birinin sizi sevme oranı,sizin onu sevmeme oranınızla doğru orantılıdır.
  7. Birşey bitmişse,bitmiştir.

İçimden geçer yine sana dönerim.

Dar sokaklarda kıvrımlarından çoktan vaz geçmiş, ince belli kadınların düş kırıklıkları olan bir adamdı bu..

Sigarasının külünü tablada üçgenler çizerek döküyor dairesel hareketlerle söndürüyordu..
Objektifime takılmıştı gülümsemesi.
Kurduğu her cümleyle bende kısa metrajlı filmler oluşturuyor sonra hiç umursamaz bir tavırla indiriyordu aşağıya tüm afişleri..
Dünyanın en güzel gözlerine sahipti..
maviydi,yeşildi,kahverengiydi,siyahdı.. Her renkten serpilmişti eflatun dudaklarına,uzun ince naif parmaklarına..
Ben ise tek amacı onun her karesini yakalamakla meşgul olan küçük bir kız çocuğuydum.
İsmimi her söylediğinde tuhaflaşıyor,heyecandan odak uzaklığını ayarlayamıyor,yüzünü yüzüme sürüyordum.
Oysa en sevdiği yemek neydi ? Hiç bilmedim.
Hem ne işime yarayacaktı ki? Benim olmayan bir adamı ne diye beslemeliydim?
Kavisli bir bardakta bıraktığı parmak izine takılmıştı gözlerim.
Bu zaman kadar bakmayımı bilemedim?
Bu zamana kadar hangi adamın parmak izi bu denli cezbediciydi,en çok beni ne etkilemişti..
Hem..
İnsan sempatik olduğu içinde sevilemezmiydi?
Pekala öyleyse;
Neden Kadir İnanır ve Kemal Sunal'ın birlikte rol aldığı bir filimde esas oğlan hep Kadirdi?

Öksürük

Siz,ben her öksürdüğümde ;

'' O şurup bitmezse sen daha ço..ok öksürürsün '' der ve sanki şurubu anında içersem öksürüğüm geçecekmiş edasında konuşursanız;
Bende o şurubu bir dikişte bitiririm.

P.s;
Birdahakine çilekli olsun.

Pazar gecesi.

25 nisan pazar günü saat 20,00 da buluşup sabah 5de eve döneceğimiz müthiş bir aktivitemiz var.Sanırım çok rahat 10-15 kişi varız.
Vahey be..

Dövmeci Cemoğ :))

Bu adam varya bu böcek.
Dünyanın en deli dolu muhabbetine sahip bir adam.
Ölebilirsiniz.
Daha da mühimi son derece doğal bir insan. Kasıntı bir tip değil,laf sokma cabası içinde değil,her halukarda vaziyeti anlıyor ve çözümler arıyor, adamın yanında ne kasılıyorsunuz ne geriliyorsunuz,gayet rahat bir atmosfer oluşuyor.
Varmı hala öyle insanlar demeyin işte karşınızda :)
p.s;
Kabul edenler,etmeyenler.
Kabul edilmiştir.
Dövmeci kendisi yaptığı dövmelerin fotoğraflarıda bir harika.
Değinmeden geçemeyeceğim

Bal

Dünyanın en tatlı cücüğü bu velet.
Halasının kuzusu.
Gerçi aramız limoni bugünlerde.
Hanfendi pek keyifçi çıktı..

Önce duşunu aldı,tabi ki tek başına..
Ardından bornozunu giyerek bir karış boyuyla ayna karşısında dişlerini fırçaladı..
Sonra terliklerini giydi ve salona geçip koltuğuna oturdu ve seslendi.

- Haya. Süt getiriymisin bana?



Bende ki tepki.. Oha! bana benze dediysek bu kadarıda fazla. Vay ...... keyfe bak (!)
Zamane veletleri işte..
Biz bölemiydik ulen?

Geceye veda.

Katatonia - Omerta.

Bob Dylan

Ben sadece Bob Dylan diyorum.
Sen artık ne dersen de.


ve bu satırları inadına dinliyorum ;

I'm walkin' down that long, lonesome road, babe

Where i'm bound, i can't tell
But goodbye's too good a word, gal
So i'll just say fare thee well
I ain't sayin' you treated me unkind
You could have done better but i don't mind
You just kinda wasted my precious time
But don't think twice, it's all right

İllegal.

Siz ve biz arasında ki farkı sordunuz ya ;
Söyleyeyim.

Siz dışarı çıkınca biz camı kapatıyor,
Biz dışarı çıkınca siz cama yapışıyorsunuz.

p.s;
Buda size kapak olsun.
Huhoho..

Bana ders olsun.

Yok böyle bir gerizekalılık.
Gerçekten yok.
Şöyleymiş,böyleymiş..
Neyse buda bana ders olsun. Ben bugünümü mal gibi geçirmesinide bilirim..

p.s;

Neymiş efendim oğlak ve boğa çok iyi anlaşırmış.
Hasss... Len!
Hade len!
Gel sen onu benim külahıma anlat..

Hal-vaziyet

Sabah erken kalkması yorucu.
Gizmoya temizlikte yardım etmesi eğlenceli.
Balkonu yıkamak şamatalı.
Fakat;

Bunların sonucunda sitenin laf etmesi ve gizmoyla sırt sırta verip apartmandan 4 kişiyle kavga etmesi

Paha Biçilemez

p.s;
Tövbe ettim yine bozuldu.
Asabiyetim var mazeretim ben.

vaheyt.

Telefonun trink! sesine köpek çıldırıyor.
O çıldırdıkça ben krize girip devam ediyorum defalarca..
Sonra babam geliyor ve

'' Kızım manyakmısın? '' diyor..
Susuyorum..Susyorum..Susuyorum..

dua@kabuletsin

Karıncaya can veren güzel Allahım.
Banada sabır ver.

p.s
Bu aralar seninle pek anlaşamıyoruz ama, sen yine de beni bi duy.

Cennetin şeytanı.

Bütün değerlerim geometrik artar..
Yorgun bir savaşçı gibi senin ruhun. Savaşmaktan değil,kaçmaktan yorgun.
Köşede oturan yaşlı bir adam gibi. Gazetesini defalarca okumuş olduğu halde hiç sıkılmadan yeniden başlayan..
Kocası tarafından terk edilen bir kadın gibi.. Öyle masum ki hisleri.
Soğukta üşümüş kedi yavrusu gibi. Rengi gri. Ebatına göre kocaman gözleri; hala umut bekler gibi..
   İlk defa, kitap okurken başlamıştı aslında herşey..
Aşkın ömrü 3 yıldı adı.
Aşk dedim.
İzole edilmiş bir ses dalgası gibi. Sessizlikten sağır ediyor hala kulaklarımı.
O zamanlar böyle şaşalı değildi duygular şimdi ki gibi. Daha içten,daha derindi.
Gözleri vardı simsiyah,kıvırcık saçları.
Naif parmakları,uzun kirpikleri..
İlk defa köşede rastlamıştık birbirimize. Ben gitar çalıyordum,o yoldan geçiyordu o sırada..
İlk o  tanımıştı ama beni. Usulca sokulmuştu yanıma,dikilmişti karşıma..
Yüzüne baktığımda ellerim titremişti.
Öyle sapıkça duygular yoktu aramızda. Daha farklıydı.
Nazik ve kibardı.
Seside aslında mükemmeldi.Söylemedim hiç ona bunu. 10küsürlü yıldır çalıyordu elinde ki enstrümanı.
Çalmıyordu,tabiri caizse ağlatıyordu.
bende ağlıyordum o zamanlar onunla birlikte..
Akşamları sahile bakan merdivenlerde oturuyor,onun inancından benim sesimden konuşuyorduk.
Hayat diyordu ufaklık..
Hayat böyle işte.
Korkuyordu aslında biliyordum korktuğunu. Deli gibi titriyordu ruhu,küflenmiş mazgalların ardında.
Sonra bir gün..
Birisi daha çok sevdi onu benden.
Çırpındı o,direndi. Oysa ben çoktan salmıştım onu.
Farkına varamadı..
Şaşırdı,dengesini kaybetti..
Tanrıya inandı.. Lanetlendiğine..
Ve sonra gökyüzü onu aldı.

Hey god!

Tanrım.
Neden ağır seçimleri bana zorunlu kılıyorsun.
Zira sıkıldım bu oyunlardan.

anatomi.

Kişi başına bir yalnız.
Korkma be bal.
Bunuda geçeriz.

P.s;
Geçelim lütfen.

Kısa bir akşam sefası.

Sigara almam gerekiyordu bugün ama üşengeçliğimden ve ondan dolayı bir türlü çıkmadım evden.
19,40 civarı D.Bey aradı inecekmisin diye. Olur dedim zaten sigara alacağım.
Sigara bahane muhabbet şahane ayağına indim.
D.Bey ile çıktık dışarı o beni sitenin çıkışında bekliyordu.
Gittik aldık sigaramızı,D.Bey çok cömert dondurma aldı ikimize.
Yiye,yiye geldik parka oturduk meyva suyu,sigara kısa sohbetler.
İlişkilerimiz.
3 günün kısa dedikodularını yaptık ve geldik evimize.
Seviyorum bu adamlarla oturup konuşmayı..
Bizim böcük yine gitmiş bugün yarın dönecekmiş.Göremedim bugün onu.
Gerçi dün gece onlar aşağıda ben camda konuşmuştuk biraz ama yetmez.
Zaten ben bu adamın üniversite olaylarını bir türlü kavrayamadım ya hadi hayırlısı.
Neyse seviyorum sizleri.

p.s;
Hala hastayım.

nokta

Kelimeler kifayetsiz.
Şimdi son söz;
NOKTA


p.s;
Halimi sordular söyledim birilerine.
Söylemesemiydim acaba?

Omurilik.

Omur iliğim ol istedim.
Beni dimdik ayakta tut. Desteği ol ruhumun,uzvumun..
Korkma dedim kendime,korkular öyle çaresiz ki şimdi.
Sus dedim yine,sus dinle. Sustum dinledim kendimi öylece.
Oturdum aynı yerde saatlerce,hareketlerim kısıtlandı önce. Ses tonum değişti,büyüdüm mü sence?
Hayat dedi birisi neydi,insan geldi ve geçdi ne değişti?
İnsan dedim.
Doğar,büyür,saçmalar ve ölür..
Kaşlarını kaldırdı hangi evresindesin sen dedi. Saçmalıyorum dedim..
Ben bu sıralar sadece saçmalıyorum.
Ben dedi büyüyorum. Fakat hala aynı yaştayım. Zaman geçiyor büyüyorum ama ruhum askıda kaldı o yaşta..
O ben olmuştu,ben o olmuştum farkındasızlığın farkında.
Yani dedim..
Olmuyor,olmuyor istesemde..
Sarıldım omuzlarıma,sımsıkı güven duygusu aşılarcasına.
Güvendim kendime huzur doldu gözlerim,şimdi dedim..
Artık..
Rahatça ölebilirim..

Tatlı ve sert.

Bu güven duygusu.
Fazlası zarar,azı karar.
Aslında güvenmem insanlara,asla hiçbir konuda.
Fakat yakın hissediyorum. Ne bileyim. Konuştukça.
Birilerine ihtiyacım var sanırım. Tam bu noktada. Geriye dönüp baktığımda;
onca insan,onca emek,onca tartışma. Ne için diyorum. Kimin içindi bu hengame.
Kimler içindi yaşanılan bunca gereksiz atışma.
Güzel anılardı hepsi. En kötü kavgam bile hatırladığımda tatlı bir tebessüm uyandırıyor bende.
Fakat diyorum artık,artık böyle olmamalı.
hayatımı bir düzene koymam gerek.
Değer biçmeyi,aldığım kadar vermeyi,gözüktüğüm kadar görebilmeyi öğrenmeliyim.
Öğenmeli insan.
Ama daha çok küçüğüm.
En acı olayları bile durumdan bir haber olarak algılayıp gülebilecek kadar küçüğüm.
Ve korkularım.
Tabiatımın vaz geçilmez uzuvları.
Beni asla büyütmeyecek kadar toy,yaşanılanlardan ders çıkarmayı öğretebilecek kadar olgun.
Korkularım.
Giderken hepsini sende bıraktığım umarsız duygularım..

P.s;
Seni özledim.
Dün gece yatağında yattım ve inan hiç korkmadım.
Alışamadım ben hala yokluğuna. Gece yatağımdan kalktığımda bir ara kapıyı aralayıp baktım.
Yoktun.
Oysa ben akşam sohbetlerini özledim.
Öyle acı geldi ki. Kabullenemiyorum ben bunu,halbu ki herkes bana imrenerek bakıyor.
'' Vay be ne kadar güçlü kız'' diye.
Değil,gerçekten değil.
Aslında öyle kırılganım ki..
Sadece ben senin gibi ağlayamıyorum..
Hoş..
Artık sende ağlamıyorsun..


'' orda iyilerin yanında,herşeyden uzakta olduğunu bilmek güzeldi aslında. Beni duyuyorsan gel gir rüyalarıma.. ''

Yorgun.

Uyandım bu sabah öyle bitkin,öyle yorgun ki. Halbu ki dün gece 22 civarı yatmıştım yol yorgunluğu demişti yengem buna.
Müthiş bir mide bulantısıyla uyandım,ter içindeydim ve inanılmaz bir baş ağrısı.
Ders aklıma geldi geç kalacağım dedim alel acele yengeme hoşçakal diyerek çıktım evden arkamdan bağırdı kahvaltı hazırladım diye nazikçe teşekkür ederek geri çevirdim teklifini sigara içmeden kahvaltı yapamam ki..
Yolda yürürken sanki ben değil bir başkası yürüyor yerime o derecede yani..
Eve gitmeliyim dedim,duş almalıyım ama babaya yakalanmamak lazım..
Bir 40 dakikamı yola ayırdım.. Saatime baktım 8,20 bu saatte baba hala evde olmalı.
Gizmoyu aradım,aradım,aradım cevap yok.
Mesajlar bıraktım yanıt yok! Tanrım.
Kendi evine sapıklık yapan tek manyak benimdir herhalde sürekli evi arıyorum babam açıyor şak yüzüne kapatıyorum ne yapayım evden çıkıp,çıkmadığını kontrol ediyorum.
Sonra tekrar aradım babamın telefonu açar açmaz söylediği sözcükler
'' Ulan manyak herif! Sabahın bu saatindede sapıklık yapılır mı! '' yine kapatmak zorunda kaldım ee ne yapalım babacık sen sabahın bu saatinde evdeysen yapılır.
Neyse efem sonra kalktım siteden D.Beyi aradım oda allahtan çıkıyormuş evden dedim yavrum baksana arabalar ordamı,baba çıkmadımı hala..
Dedi burda sen nerdesin dedim nerede olacağım ibadethanenin kenarlarında takılıyorum.
Bekle dedi geliyorum oda yavrum korkmuş başıma bir iş geldi diye..
Öyle,böyle derken kapıda yine 2 saat boyunca anahtar aradım.
Şimdi bir duş alıp hastahaneye gideceğim.
Feci bir haldeyim doktor. kemiklerimi hissetmiyorum.

p.s;
Hulk sana geri dönemedim dünden beri farkındayım aksilikler oldu biraz.
34 kaldı değilmi.
Tutku bu..

Ruh ikiz- ( Öküz)

Ruh ikizimle inanılmaz ama dinlediğimiz neredeyse tüm playist aynı.
Deli,dehşet bir blues arşivi var adamda. Çıldırdım. Yeni fark ettim bunu.
Çok entresan değil mi.
Sevimli birşey cücük.
Diyaloglar feci zaten. 3.dakikada ölüyoruz.
Pek tatlı,pek.
Maşallah.
Yakında tanıştırayım ben sizi.


p.s;
Bugünle birlikte 35 belki 34 bir ara karıştırdım çünkü.
Buna takılmamak lazım. Önemli olan netice.
Ben hala 60lardan 30lara düşümün şaşkınlığı içindeyim.
Sosyomat olayına geri döndüm sanırım ben yine özlemişim ordakileride deli gibi geyikleride. Ne kadar uzak kalmışım yahu.
Bu arada parkta ki salıncaklarda yeşile boyanmış,banklarda.
Dötümün dibinde ki olayların bile farkında değilim.
Bunun farkına varmış olmamda değişik bir farkındalık.
Gidiyore bu gece ben değişik ortamlara karışacağım biraz.
Kendimizi bulmak dileği ile.
Bu arada şu sanat yönetmenini bile yeniden buldum. Daha doğrusu o beni buldu.
Herşey eskiyemi dönüyor ne?.
hadi inşallah.

Artık bana benziyorlar.

Yok hayır gerçekten insanları çıldırtabilme potansiyeli bende bir hayli yüksek ;



rainbowmavi: mrba nasılsın...


Silent: her zamanki gibiyim.

rainbowmavi: herzman nasılsın...


Silent: şimdiki gibiyim


rainbowmavi: iyyissin yanii...


Silent: öyleymiyim şimdi?


rainbowmavi: herzmanki gibisin...


Silent: ahaha BİNGO!

Facia.

Balığın suyunu değiştirirken,balığı lavabonun içine düşüren şu yeryüzünde benden başka mahluk varmıdır?
Yokmudur.
Peki.

P.s;
Ben gerçekten bu dünya ve dünya üzerinde bulunan diğer canlılar için çok tehlikeli bir dişiyim.
Sahiden.
Hayatınızın ne kadar değerli olduğunu öğrenmek istiyorsanız buyrun;

'' Silentla 1 hafta ''
Ondan sonra kararı siz verin.
Denek olarak kullansınlar beni. Çok değişik şeyler keşfedebilirler.
Tanrım,insanlara bir cezamıyım?

Ayşe yengem hediyeler getirmiş bana,yahu hem bu kadar tehlikeli olup hem nasıl cana yakın olabiliyorum.
İnsanlar gerçekten hayatlarının kıymetlerini bilmiyorlar.
Yok,yok sahiden.
Hayırlı işler!

does it really come as a surprise when i tell you i don't feel good?

Buda benden sana gelsin.

Garbage - Why Do You Love Me

Bugünün özeti.

Bugünlerde biraz dardamadığınığım.
Zaten biliyorsunuz deli gibi kitap okuyan bir tipim. Bugünlerde daha da arttı bu olay dağıttım resmen.
Gecenin bir yarısı yatıyor sabah erken kalkıyor işimi gücümü halledip kulağımda müzik elimde bir kitap önümde deniz başlıyorum okumaya.
Yemekle aram yok denecek kadar az. Yiyebileceğim şeyler yok diyerek geçiştiriyorum yemekleri,kahvaltı desen iyice vurdumduymazlığa kaçtı.
Hasta oldum birde ne sesim çıkıyor ne mecalim var hareket etmeye.
Amcam azarladı bugün.
'' Ölmüşsün ağlayanın yok ne bu hal? '' diye sorma dedim. Ders derken şu derken bu derken vakit ayıramadım bir türlü kendime.
İyi dedi yarın bendesin annen gelene kadar da burada kalacaksın zaten kuzeninde burada kalacak.
Sahi halam da gidiyor yarın. Bu akşam onlardaydık.
Yemek denilince dünyada ki hiçbir insan halamın eline su dökemez.( annemide es geçmemek lazım) Bu bir gerçek.
Öyle özeniyor,öyle lezzetler yaratıyor ki. Hayal gücümü,yoksa bir resim mi yapılan yemekler çözemedim bir türlü.
Yarın 10da uçağa binecek. Kuzende yetimler gurubuna katıldı yani. Bugün fark ettimde bir ara 5 kuzen aynı odada sohbet gürültü derken sızmak üzereydik.
Kuzenden bir kucak dolusu kitap aldım yine. Ayrıca yarın ilk işim kitap fuarına gidip kendime cicili,bicili kitaplar almak olacak. Havadisleri kuzen verdi fevkalade kitaplar gelmiş kendiside almış zaten bir dünya.
Birde parfümümü değiştirmeyi düşünüyorum. Yine kuzen bulmuş bir tane deli birşey.
Dedim bendemi alsam dedi saçmalama senin ki güzel ne bileyim dedim. Değişiklik olur.
Yok dedi kapattı konuyu. Sonra da bir baktım uyuyorum ben dedi hadi yarın görüşürüz.
Kitaplığını karıştırdım bol,bol. Dil okuduğundan ilgimi çekebilecek bir sürü kitap buldum. Neyse dedim hepsini okuyamam zaten önümüz sınav şimdilik iki tanesi ile idare edeyim.
Amcamlarda kalacağım fakat sigara işini nasıl halledicem hiçbir bilgim yok. Neyse artık. Bir yolunu bulabilirim herhalde. '' Çalıştır kafayı Silent '' diyorum şuan sadece kendime.
Annemde aramadı bugün hiç.
Hayırdır kendine evlatlık flan mı buldu daha vefalı,daha normal bilmiyorum.
Babacık bakıyor bana paşa keyfi sürüyorum.
Bir kaç gün yazabilirmiyim bilmiyorum. Hoşçakalın.
Sizleri seviyorum.
Tüneli özledim ben. İstiklali. Smirnoff'. Heybeliyi, heybelide ki masa sohbetlerimizi.
Ah yaz. Nerelerdesin sen. Geç kaldın buralara uğramakta..

p.s;
sessizce tekrarlıyorum
benaybars. Çok değişik geliyor gerçekten.

- 1 -

'' Silent, in te sono nato. in te mariro.. '' diye bitirmişti attığı o üç beş satırı geçmeyen mailini. Özellikle mi gri yazmıştı,ben mi farklı anlamlar yüklemeye çalışmıştım bilmiyorum o günlerde.
Sadece gri en sevdiğim renkti,buda bana özel olmalıydı diye düşünmüştüm herhalde..
  Albinoni'nin Adagio'sunun yankılandığı hüzünlü bir ruhtu taşıdığım.
Sonra büyüdüm,yavaş,yavaş. İkna kabiliyetim güçlendi insanlara karşı. Savaş açmayı ve yenilgiye uğradığımda tebrik ederek kaçmayı öğrendim.
Annemin tuvallere naif parmakları ile resmettiği atların hep birgün şahlanacağı duygusu yer aldı içimde.
Büyüdükçe ürktüğümde oldu,ürküttüğümde.
Sigaraya kanımın en verimli olduğu zamanda başladım. Ne için,kimin için bilmiyorum.
Artık yeterince büyüdüğümü hissedebiliyordum. Ne saçmaydı ama.
Sonra bir gün uyandığımda çantama gerekli,gereksiz bir kaç eşya alıp çekip gitmeyi planladım bu şehirden. Ufak notlar bıraktım sevdiğim adamlara telesekreterin diğer ucunda. Nokta koymadım hiç birine. Eksiltili cümleler vardı satır sonlarında.
Ufak bir çanta,bilinmeyen bir şehir için uçakta ayırtılmış bir koltuk,evden ilk kaçış.
Frank Sinatra - Come fly with me,let's fly,let's fly away diye coşkuyla şarkısını söylerken ben bir türlü giymeyi başaramadığım ayakkabılarıma küfür ederek veda ediyordum yalnızlığım son noktası olan bu şehire.
Halil bekliyordu kapının ardında..
Bir an önce beni bu şehirden def etmek gibi bir hal sergileyip acele etmem için ithamlarda bulunuyordu sürekli..
Aslında oda çok şaşırmıştı bu kaçma olayına. Maillerimi karıştırmış ve hiçbirşeyden haberi yokmuşçasına sorgularını kesmişti bir anda.
Merdivenleri hızla inerken kolumdan tutup durdurmuştu beni birşeyler söylemek istercesine yüzüme bakmış,sonra vaz geçmiş ve elindeki kırmızı bir Avignonesi bana uzatarak;
'' Al '' demişti..
'' Gittiğin yerde en çok bu lazım olacak sana ''

Deniz.

Balığa limon sıkılmaz.
Bu böyledir.
Paella da tek kişilik yapılmaz.

P.s;
Balık yiyeceksen limonu unut,paella yiceksen git adam bul yanına.
istedim geri vermedi,meğer benden pek haz etmezmiş.

Erkek Dediğin takım tutar!

Ben takım tutmuyorum diyen erkeklere acayip ötesi sinir oluyorum.
  1. Erkek dediğin takım tutar!
  2. Hemde takımının fanatiği olur!
  3. Maçlara gider !
  4. Tezahurat yapar!
  5. Gerekirse karşı takıma,hakeme ana,bacı söver! ( Tasvip etmiyoruz ama böyle şeylerde gerekebilir )
  6. Cebinde kombine bileti olur !
  7. Takımının marşlarını ezbere bilir !
  8. İmkanı varsa evinde futbola ait bir kanalı olur !

 
Erkek dediğin takım tutandır.
Ne len o öyle ben takım tutmuyorum,futbolu holiganlık olarak görüyorum diyen tipler!
Ajdar bile tutuyor yea!

 
P.s;
Ajdar hiç ölmeyecek,hep bu dünyada yaşayacak. Çünkü;
dünya malı,dünyada kalır.


  • SARIIIIIIIIIIIIIIII    YEŞİİİİİİİLLLLLL
  • OoOoOoOoOo   ŞAMPİYON!

Yiğit-

Kapı çaldı adetim değildir benim kapı açmak ama dedim bakayım. Baktım üst katta ki süperzeka ufaklık yiğit.

- Benay ablacım,annem evde yokta o gelene kadar,size gelebilirmiyim?
Oy dedim ben sana gurban olurum,ne demek efem buyursunlar..
Ceketini çıkarttı sandalyenin üstüne koydu masum,masum oturuyor. Silentcm dedim çocuk okuldan geldi açtır fakat bir çocuk ne yer ?
Yiğitcim dedim açsındır ne yemek istersin?
- Hayır dedi teşekkür ederim. Aç hissetmiyorum. Teşekkürler yinede.
Peki dedim çıktım bir taraftanda diyorum tabi ki aç değilim diycek çocuk açım yemek getirmi diycek..
Neyse efem güzelce portakal suyu,çeşit çeşit bsküvi,kızarmış ekmekleride koydum bir tabağa ötürdüm minik beyimize.
9 yaşında. Oturdu discovery izliyor. Vay be dedim zamane çocukları işte biz oturur çizgi film izlerdik.
Çokmu yaşlandım ben acaba..

Çünkü sen.

Gecenin bu saatinde. Yine aynı boşluk kaplıyor içimi,birşeyler eksik olmalı,birşeyler eksik şimdi.
Bu boşluk,böylesine uzun,korku dolu.
Bunlar bizim için biçilmiş dar sokaklardı,tek başımayken dahi adım atamayacağım kadar dar,ellerin.
Ellerinden tutarak yol almayı seçtim ben. Çünkü düşerdim.
Dengemi kaybeder,daha fazla boşluğa doğru sürüklenirdim. Çünkü düştüm. Şimdi düştüm.
Saatin bu dakikaları hatırlatıyor bana,bu anlamsız huzursuzluğun bir nedeni olmalı.
Bir nedeni var.
Çünkü bu boşluk. Huzursuz.
Oksijen olarak alıyorum seni içime,ciğerlerime. karbondioksit olarak dönüşüm yapıyorsun yeniden döngüne.
Öyle ki bir oda dolusu seni içime çektiğimde ardından tüm gücünle bitiriyorsun odayı,beni.
Çünkü sen uyuyorsun,ben birşeyler fısıldıyorum sana.
Duyuyorsun,sen zaten tüm bunları biliyorsun. Bir defa daha böyle olmuştu diyorum duymuyorsun,çünkü sen uyuyorsun.
Aklımı yitiriyorum uykularında,korkularımdan ibaret kalıyorsun.
Saplanıyorum boşluğa. İçim kaldırmıyor daha fazla. Kusuyorum tüm bilmek istemeyip sakladıklarımı.
Tüm bunlar doğru değil,hiç bir doğru yanlış değil.
Tüm bu rüyalar diyorum hepsi geçecek diyorsun ben cümlelerimi tamamlamadan.
Geçmedi hala diyorum geçmeyen ne diyorsun.. Benden bir haber duygularımı kontrol ediyorsun.
Zaman duruyor,saat hala ilerliyor. Gün oluyor,gün bitiyor,gün oluyor..
Ağlamaklı bir kadın oluyorum sonra. Gülümsüyorum hala sana.
Zaman alır götürür diyor bir adam zaman durdu diyorum fısıldarcasına.
Bir iki kelime biliyorum zamandan ibaret olan,onlarıda unutuyorum..
Çünkü bu boşluk.
Çünkü çok boş..

dara.

 Görmüşken koyayım dedim. Kapalı alanlarda sigara mevzusu açıldıda. Buda sigaraya veda gecesi.
Sinerji

Hey!

Son bir haftadır şu her falımda çıkan sözde '' İri,yarı,kötü adam ''
Seni bulursam;

    A ve KÜuĞ

Mini,mini birler.

- Kendimden 6 yaş küçük bir adam bulup onunla vakit geçireceğim..
Kızdığım zaman çakarım bitane kafasına. Höt dediğimde korkar geri çekilir,otur dediğimde oturur,kalk dediğimde kalkar.
Evet,evet kesinlikle. (bknz; 14-15 yaşlarında tatlı,sevimli,helal süt emmiş erkek çocuk aranıyor,)
Sübyanmı olucam ? m maybe.
aha. Kadın büyük olunca zengin olunurmuş diye bir söz var denemek lazım. Türkan Şoray'ın öyle bir filmi vardı beşik kertmesi olayı ile ilgiliydi sanırım küçücük çocuğu önce büyütüyor sonra evleniyormuydu,evlenemiyormuydu bilemem hatırlayamıyorum.
İyice sapıklaştım ben,çizgiyi aştım kopardım ipimi gidiyorum.
Hobarey.
Duvara çarpacağım az kaldı.

P.s;
D.Bey'e söylediğim bir cümle şu son iki saati gayet iyi özetliyor.
- Sofu çıktı lan bu. Hem sofu hem manyak. Tarikatıda vardır bunun. Sakin,sakin konuşuyor psikopat lan bu. Töbe yarabbim

Mdurucan - Silent -


Eğlenceli ve bir o kadar da yorucu bir gündü.
D.Bey ile Saat 2de çıktık siteden ordan ver elini pendik..
Burgermı,Mcmi karar verdikten sonra burgerda aldık soluğu,D.Bey sınav hediyemi yemek,sigara ve milkshake olarak tamamladı.
Yemekten sonra sahil tarafına geçtik fotoğraf için. Fal baktırdık,uzun soluklu sohbetler ettik,onu bunu çekiştirdik,birbirimize nasihatlerde bulunduk..
Milkshakelerimizi yolda içe,içe eve dönüş yolunu tuttuk.

Anlatılacak çok şey var..
fakat bir hayli yorucu bir gün geçirdik. Uyku fevkaladenin ötesinde bastırmakta.
Sonuç olarak özlemişim. D.bey ile sohbet etmeyi en azından anlayabiliyoruz birbirimizi.
Yaz için ben şimdiden planlar yaptım.
İlk hedefimiz tabi ki deniz.. Haberiniz olsun bayım.
Perşembe günü tekrar çıkmayı planlıyoruz bu sefer Onur beyde bizlere katılacak sinemaya gidelim diyoruz D.bey bugün yoğun bir ısrar sergiledi bu konuda ama hava güzel olduğundan gitmedik.
Dönüşümüz tam bir maceraydı.. Her günümüz bir olay ya bugünümüz eksik kalırmı bundan.
Başak belayım zaten ben..
Güzel fotoğraflarımız var.
Eğlendik,çok fazla..


P.s;
D.Bey'e çok zorlanarak bir söz verdim. Gerçekten zorlandım oda farkına vardı bunun..
Hatta bana bırakmayıp bu sözü yerine getirmem için biraz yardım etti.
'' Göremiyorsun,farkına varamıyorsun çünkü bende böyleydim '' diyerek tamamladı cümlesini.
Pekala dedim. Söz..
Dost'a verilen sözleri tutmuşumdur hep..
Bunuda tutacağım.
Söz veriyorum.

Sabah.

Şuan sabahın 5i olmak üzere.
D.beyden o müthiş teklif geliyor. Birazdan sigara almaya çıkalım ordanda koşarız.
Kaçta diyorum 6,30 diyor,yalnız şimdi muhabbete dikkat edin.

- Sigara almaya çıkalım,ordan ekmek alırız sıcak sıcak,hatta poğça,ordanda koşarız.
Anam burada ki amaç ne,spormu sigaramı,sıcak ekmek mi.
Birde ardından bütün gün için planlarımız var ta gideceğiz nerelere..
İyi diyorum 8de çıkalım bari. Tamam diyor. Stada gidelim.
Delimisn diyorum ne işimiz var..

- Peki nerde koşucaz? Parktamı?
- Hı çevresinde iki tur atarız çok bile ...
- ..

p.s;
yarasa moduna iyice büründük.
Ben şimdi yatarım öğlene doğru kalkarım bu koşuda iptal olur beyimizde tek başına ekmeğini,sigarasını alır gelir..
Ya benim biryerlerde mezuniyet albümüm olacaktı ama,kepli pelerinli cicili bicili fotoğraflar.
Birde benim bir yıllığım olacaktı,nerde bunlar ya.

Başka Dilde Aşk.

Evet bunca ısrardan sonra sonunda imkansız ama 2 saat boyunca oturup izledim.
Gecenin bu vaktinde yatağımın içinde,başka dilde aşk..
Yorum yapmak yetersiz.
Peki ya ben başka dilde edebiyat desem?
Edebiyatı sevmek istiyorum bugünle birlikte desem.
Yarın akşam saat 20,00 civarına kadar hakkında konuşabilecek bir sürü eser bilmek istiyorum desem,o bana gereksiz gelen sözcükleri tekrar etmek istesem..
El işaretleri ile..
Cümleler kursam,manası ağır olsa kaldıramasam yardım etsen.
Ve sen tekrar etsen yine,o ağır cümlelerinle hayır desen o anlama gelmez bu.
Karıştırsam hepsini birbirine. Anlamsızlaşsam..
Edebiyatı sevdirsen bana..
Sevdirmene ihtiyaç yok,sen sevdikçe,ben zaten severim.

'' Tamam sana göre biraz büyük cümlelerdi bunlar '' de yine bana..

bu kayda geçmeli..

Anlamsız bir şekilde mutlu oldum.
Bunu paylaşamayacağım ama şu sözler..

silent - hayır dünyanın en çirkin fotoğrafıyım şuan.
* - İkinci sigaramda bitiyor.
silent - Sigara kötü birşey.İçilmez ise bitmez.
* - mm.. karşısın
silent - Sigaraya karşı değilim.
* - Bende dünyanın en çirkin görüntüsüne..
silent - ...

Aldatmak.


Her adam aldatır her kadın üzülür gibi gözükür,her kadın aldatma potansiyeline sahiptir cesaret gösteremez,göstermemesinin nedeni korktuğundan değil kendine olan saygısını yitirmesindendir, ama fırsatını bulduğu anda hiç sanmıyorum reddedeceğini. Öyle ki hele bir de artık yeter dediği noktaya geldiyse.
İnsanlık çünkü. Doğasında var.
Tek eşliliğe inanan masum tip görünümündeyizdir ,ahlaklı adam potansiyelinde fakat karıya,kıza fırsat olsada sarksam düşüncesi taşırız. ( Sen-Ben-O)
İki husus var. Birincisi;
Adam aldatıyordur uzun zamandır hatta ilk tanıştıkları andan itibaren bir çoğunu bir arada idare ediyordur sonra kadının herhangi bir açığını yakaladığı anda yıkar ortalığı.
Nedir bu?
Yok efendim sonra hatunun ne kaşarlığı kalır ne orospuluğu her bulduğu fırsatta dile getirir bunu kadına resmen yazık olur ki hoş sallamayanlarda var. Ne güzel gıpta ediyorum bu tür hatunlara.
Sallamayan,erkeği sinekten farksız bir kefeye koymayanlara.
Çünkü hayatta gerçekten artık birçok şey değerini,saygısını yitirmiş durumda.

Bir diğer husus ;
İki kişi vardır hayatında. Birisinin tutkusuna bağlısındır diğerinin sevgisine.
Biri tutkulu,eğlenceli,neşelidir fakat sadece yanındayken böyledir herhangi bir sevgi veremez sana ne bileyim aramaz,sormaz,umursamaz ama dedim ya çeker seni. Gitsin istemezsin. Fakat diğeride öyle masum öyle sevgi dolu,öyle güzeldir ki her an yanında varlığını hissettirir,günde 10 defa arar sevgi ithamları vs vs vs.. fakat yetmeyen birşeyler vardır ama yine de vaz geçemez kıyamazsın.
İkisini tek bir bedene sığdırmak ister insan. Olmadığından dolayıda ikisinden de vaz geçemez.
Birinin eksikliklerini diğeri ile gidermeye çalışır.
Böylece bir üçlü çıkar ortaya.
Düşününce.. Değişik..
Ben bu konuya nerden geldim?

B İ L M İ Y O R U M.


p.s;
Umrumda değil aslında benim.
Sen aldatmışsın,o aldatmış. Banane bunlardan ya.
Kafa yormam gereken bunca önemli şey varken. Umrumda mı benim dünya.
Aldanmaya üzülürdüm eğer aldatmayacak kadar değer verseydim.


p.s 2;
Beau 38 dedi.
Ben 30 sayıyorum.

Dün bugün neden çünkü yarın.

Sınav tek kelime ile harikaydı.
Değmedi o kadar stresime sabaha kadar sancılar çekmeme,gecenin bir yarısı kusmama,kabuslara.
Öyle rahatım ki..
Ojelerimi sürdüm resmen keyif yapıyorum.
Yarın D. Bey ile birlikte planlarımız var.
2 hafta öncesinden yapılmış planlar. Her anı karelemeyi planlıyorum. Uzun zamandır birlikte birşeyler yapmamıştık 2 sene mi oldu bilmiyorum.
Zaten barışalıda çok olmadı küskündük,daha doğrusu ben kırılmıştım oda telafi etmeye çekiniyordu neyse ki tüm sorunlar halloldu şimdilik.
İnsan kendisini anlayanlar ile sohbet etmeyi özlüyor bazen.
Oturur uzun,uzun konuşuruz herhalde şimdi fazla muhattap olmuyoruz birbirimiz ile yarın için konuşulacak şeyler kalsın diye koik olabilir ama hah. Gayet komik bir durum sahi.
Neyse.
Anneyi özledim ben.


p.s;
Beau gece mesaj atabilirim dedi şaşırma.
Şoka girerim dedim. Güldü kapattı telefonu. Güzel gülen bir adam.
Karnım ağrıyor.
Size kötü gelebilir ama ayak parmaklarımın tırnaklarına çok şeker oje sürdüm.
Uzun zaman oldu bu manzarayı görmeyeli.
İnsan bunu düşünüp ne var ki bunda diyebilir.
Ama öyle değil işde.
Ne sancılı günlerdi onlar.
Zaman ne çabuk geçiyor,biz ne çabuk tüketiyoruz kendimizi.

11 nisan Pazar.

Güne kahveyle başladım.
Ağzım kuru,zihnim açık..
Hadi inşallah diyelim.
Gece boyunca kabuslar gördüm. Sürekli aralıklarla uyandım. En son saat sabah 5,25de uyandım ve birdaha da uyuyamadım.
Babacık sürekli beni kontrol ediyor ders çalışmamam için. Elimde değil. Çıldırıcak gibiyim.
Ah sayın doktor öyle yorgunum ki. Anlamsız bir endişe var içimde.
Bu sene geçe seneyle aynı değil..
Geçen sene sınavdan sonra babanneme gitmiştim mesela heycanlı heycanlı. Oda övmüşdü beni yanında ki kadına '' Benim torunum çok zekidir başarır '' diye. Bu sene babannem yok.
Dedem benim için sabah namazına kalkmış ve dua okumuş anlatıyordu. 20 gündür dedemde yok..
Ölen,ölene anasını satayım.
Annem kahvaltı hazırlamıştı ve annemde yok.
Babacık az önce uyandı açmısın dedi yok dedim böyle mi gidiceksin sınava dedi.
Kahve içiyorum dedim peki dedi sonra kıyamadı.
Çubuk kraker getirdi al dedi hiç değilse bunu ye.
Ouw yeaa..
Hastasıyım şu çubuk krakerin. Kim alıştırdı len bunu bana bilemicim. İyidir iyi.
Karnım çok ağrıyor hatta gözlerim doluyor bu ağrıdan..
BİNGO!
Teşekkürler iç organlarım. Yani bugünü buldunuz doğurganlık özelliği taşıdığımı her ay olduğu gibi hatırlatmada..
Öyle işte ya.
Dredg dinliyorum 1 saattir yatahaze.
Uyku yok,karnım yarı tok,dinçmiyim evet..
E kolay gelsin o zaman bana..
Birde Halile,Burağa,Hakkıya,Skeee'ye teşekkürleri borç bilirim efem.
''yensende yenilsende yanındayız hep seninle '' ithafında bulundukları için..
Hoşçakalın.

p.s;
Of aklıma maçlar geldi.
Ne alakaysa canım deli gibi maç izlemek istiyor.
Ya ben annemi dedemi babannemi özledim ya. Böyle sınava gidilmez ki.
Mal gibiyim. Mal gibi duruyorum.
Bay A.'nnda dediği gibi;
'' Mal nasıl durur??''

Keyfi.

Bol portakal sulu,aşırı eğlenceli bir gündü.
Amaç beni motive etmek. Bu toplantıda her kesin benimle aynı vaziyette olduğunu sanıyordum fekat yanılmışım efem.
Oturduğumuz masada sağ baştan saydığımızda 24den başlıyor yaş sınırı.
Kurabiye Tayfası'da geldi. Şu meşur kişilik.
Ben anlattım o güldü,kızdım bir ara her anlattığıma gülme anlatma hevesim kaçıyor diye de aldırış etmedi pek.
Pek bir yakışıklıdır beyimiz.
25 yaşında 190 civarı boyunda 80 kilo gibimsi gayet fit,atletik yıldız teknik üniversitesi mühendislik fakültesinden bilgisayar mühendisi olarak mezun olmuş bekar bir adamdır.
Buradan güzel olan hatunlara duyurulur. Pek şeker,pek şeker..
Sürekli bana portakal suyu içirdi zihnin açılsın diye bir ara ceviz yedirmeye çalıştı kusmak üzereydim ki geri çekti kendini.
Huuop dedim kusarım bak.Bende çok ciciydim hani..
Üstümde diz üstü bir elbise,topuklu çizmelerim aynı dün babama yakalandığım gibi.
Sanırım bir 4 saat oturduk tavla oynadık ikiye katladım kubi'yi.
Dayanamadı buna hile yapıyorsun diye iftira atmaya başladı çirkef..
Sonra dönüşte ilginç bir olay oldu.
Yolda yürüyoruz arkamdan birisi;
- Küçük prenses, Hey prenses! diye koşturuyor. Allah allah dedim. Döndüm bakdım yanıma geldi;
- Telefon numaranızı düşürmüşsünüz. Dedi. Bir tuaf şekilde yüzüne bakdım.
- Saçmalıyosunuz sanırım. Dedim. 25-26 yaşlarında yakışıklıca bir adam.
- Düşürmediyseniz o zaman şimdi düşürürmüsünüz? Bende bulup ardınızdan koşmak istiyorum. Dedi. Gülmek geldi içimden. Adamın suratına bakıp tuhaf,tuhaf gülmeye başladım. Devreye kubi girdi çocuğa bakdı '' Yavrum,kolunumu kırayım,bacağını mı'' demesiyle bir şekilde uzaklaştırdı çocuğu yanımdan.
Bu kubi böyle işte. Hep bencil. Çatlıyor ona teklifler gelmiyor diye. Dedim ya Çirkef ayol. Gerçi kızlarımız koşturuyor peşinden ama neyse hiç girmeyelim bu konulara..
Son olarak;
Sanırım fazla duygusallaştım sınav yüzünden.
haberleri izleyerek ağlayabiliyorum.
Tanrım..
Yanımda ol..
Tek ihtiyacım bu. Çünkü ben çok kötüyüm..
Yardım et.
ağlıycam ya..

ardına.

Korktuğum herşey yatağımın altında..

..

Geleceğini biliyorum.
Bu yüzden şimdilik sadece oyalanıyorum..
Vakit öldürüyor,artık zamanlarımı değerlendiriyorum..


p.s;
gerçekten..

Balık.

Balık oltaya gelir.
Olta kıpırdar,misina hareketlenir,gerilir ve gevşer.
Vicdan azabı çeke,çeke makarayı geriye doğru sarmaya başlarsınız. Misina gerilir.
Her saniyeniz balığın denize tutkusunu arttırır.
İştahınız açılır,balık için fantaziler kurar beyniniz..
Misina; suni bir yeme aç olan balığa dar ağacı misali..
Parlak,gümüş rengi,işaret parmağınızın boyunu geçemeyecek bir balıktır bu,bu derecede aptal olan.
Balık kıpırdanır,sanki o küçücük bedeniyle dudaklarından vaz geçer gibi çırpınır.
Kimi balıklar vardır dudaklarını feda eder denizlere geri dönebilmek adına..
Kimi balıklar vardır her çırpınışında ki duyduğu acıyla vaz geçer denizden,kabullenir bir tabakta sana,bana sunulmaya..
Ve balık ölür. Bu küçük balıkların;
göz kapakları yoktur ya canları acımaz sanarız. Ağlayamaz,ses çıkaramazlar.
Acıdığını göstermek için illa gözlerden yaşmı gelmeli?

Eywah Babam!

Bakın şimdi.. Saat 2.
Gece,gece aklıma birşey takıldı oturmuş düşünüyorum acaba şunla şunu birlikte giysem nasıl olur gibilerinden. dayanamıyorum üşenmeden giyiyorum. E diyorum altına şu olurmu sonra diyorum yok hayır topuklu çizmeler bence..
E diyorum böyle cıvıl cıvıl renklere hangi çanta takılmalı..
Onuda beğeniyorum.
Sadece nasıl durudklarını merak ettiğim için.. Odamda aynaya bakıyorum. Ya diyorum birde gizmonun odasında ki boy aynasından iyice bakayım.
Ok.
Ayağımda çizmeler,çantam aynaya doğru giderken,,,,,,
Koridorda BABABANIZLA karşılassaydınız??!!??!??

- Benaaayyyy!!!!
- Ohaaa şansımı s.... yok baba vallahi kaçmıyodum
- Benaaaaaaaay!!!!!!!

ya ama ama ama ya ama gerçekten masumum ya!!!!