Duygu-kişilik-transpoze..

elmalı sodada ki elma tadı kadar sessizdi duruşu..
Karşı karşıya duran iki sandalye,iki içi boş bardak gibiydi tadı huzursuzluğun..
ve geleceğe dair planlar kadar hayalperest..
Gözleri ne renkti tam farkına varamadım. Saçları kapatıyordu gözlerini. Parmaklarıyla masaya çizdiği dairelerden okuyordum yüzündeki anlamsız boşluğu..
Kemiklerinin yoksul kokusundan tanıdım onun bir gece muhabbetinde ki sıradan bir insan olduğunu,camda ki bir kırık gibiydi hem sıradan hem incitici,itici..
Nazım Hikmet geliyordu aklıma,Küçük İskender geliyordu onun her yüzüme bakışında ve ben onda bir soprano izi bırakıyordum uzun ince parkmaklarına dokunduğumda..
Bilmediğim tarihlerden bahsedip,tanımadığım insanları yeriyordu ..
Bildiğim sözcüklere hiç değinmedi..
Bildiklerim bende kaldı,bilmediklerimi hiç anlatmadı..

Kişilik duyguyu evlatlıktan red edince,duygu kişiliği evlat edinirmi..

D.N..
Bir kadın tanıyorum,temizlikçi abla gelmeden önce bütün evi silen,süpüren..
Temizlikçi ablaya ayıp olmasın diye..

P.s. i love you izledim..
Şimdi çok daha sakinim..

Hiç yorum yok: