Kızınca kendini vuran adam,
Göğsünde ben olduğumdan bu denli yara almam şimdi yarım yamalak bir cümlenin virgülü gibi..
Korksam koşar gelirdin sen ne zamandır bu kadar geç kalmaya başladın peki sen en son nerede tıkandın..
Ben aklımı dile düşürdüm bunu gören sen beni yere düşürdün ben seni düşündüm sen karşımda gülüştün..
Ben kırdım sen onardın, onardıkça sana borçlu kaldım borcumu ödemek için defalarca kırıldım, paylaştım seninle göremediğin anlarımı mutlu ol diye bizide koydum küçücük kalbime sen dinlerken uyuyakaldın..
Gördüğün rüyalarına sığındım kimi zaman bunalttım çoğu zaman anladım yorulunca aptala yattım kaldırdın sen uyurken ben uyandım..
Gökyüzünde binlerce martı senin gözlerinde kuru bir ayaz var daha önce söylemiştim benim ellerim zaten hep soğuktur bu yüzden üşütmez beni öyle bakışlar.
Cümlelerin yorar, güvenmek denen şeyi akıl zamanla kavrar zaman geçerken umut etmek bizi oyalar..
Bilmecelere ısınamadım, oyun oynamayı sevemedim hiç üzülme ben küçükkende böyleydim sonradan değişmedim eğer değişebilseydim biraz daha az gurur isterdim böylelikle daha az yara alır seni daha fazla mutlu ederdim..
Bana bir söz ver diğer cümlelere benzemesin içimi ısıtsın ama öyle kötü cümlelerle dolmasın beklemek ömrümü alsın ama öldüğüm güne kadar beni oyalasın..
Öyle şeyler yapmayacağım de meselâ belki o gün yeniden şarkı söyleyebilirim sana.
Şimdilik çok kırgın ve düşmeye meğilli bir vazo gibiyim düşersem parçalanacak varım yoğum güvenim..
Böyle mi söz vermiştik o iki halkayı geçirirken parmağımıza bu yüzden mi senin parmağını sıkıyor benimkine bol geliyor..
Zaman her daim işini biliyor..
Bu defa gülümsetmiyor..


Hiç yorum yok: