Sen uyurken..

Uyuyorsun,
kısık,kısık derin nefeslerle.
Ellerin saçlarının arasında, başının altında. Arada bir kıpırdıyor devam ediyorsun kısık,kısık ama derin nefes almaya..
Sen uyuyorsun bense bu anı ölümsüzleştiriyorum.
Binlerce,milyonlarca kez ölümsüzleşsin istiyorum.
Sen mesela;
hep uyu orada, ben her sabah uyandığımda.
Bir karpuz dilimi gibi kesişiyor hayatımız, ben her sabah daha bir aşina oluyorum yüzüne.
En çok gözlerini değil;
en çok film izlemeyi seviyorum seninle.
İzlediğim filmi bir daha izlemek;
sonunu bilmiyormuş gibi yine aynı heycanla oturup doksanbeş dakika boyunca seyretmek.
Saçlarını seviyorum mesela;
ukala tavırlarını..
Kahve yaparken birbirimize çalım attığımızda senin çirkeflik yapmanı, köpüğünü sırf bana inat olsun diye arkamı döndüğümde parmağınla yok etmeni.
Ağustosun ortasında grip olmanıda seviyorum aslında;
otobüs yolculuklarından nefret etmeni, hassas bünyeni.
Burnunun akmasını;
Evin içinde birlikte çorapla dolaşmayı..
Bir gitmeni sevmiyorum birde adım, adım uzaklaşmanı..
Her dakika bir kilometre daha ayrılmayı.
Burnumun karıncalanmasını, gözlerimi seninkiler kadar açıp dolu, dolu ardından bakmayı..
Şimdi sen uyuyorsun;
bense düşünüyorum yüzüne öylece bakıp.
Yüzümü yıkamadan yüzüne bakmaya alışmışken sen gideceksin ya;
ben değil en çok o oda özleyecek seni,
sabah kahvaltıları özleyecek seni,
bu ev özleyecek;
arka bahçede ki tahta masa özleyecek bizi,
belki en çok Ali bey özleyecek,
tavlada mağlubiyetim özleyecek seni.
Ama en çok ben özleyeceğim seni..
En çok..

Hiç yorum yok: