Huzur..

Şimdi çarşının ortasında sayılırım,bir koşuşturma alanında burada yüzlerce insan var bir şeylerin peşinden gidiyor olmalılar hepsi senden habersiz.
Küçük çocuklar guruba eşlik etmenin yanı sıra daha çok sağa sola saldırıyorlar,tanrım diyorum bunlar canavar olmalı tıpkı bir zamanlar benim gibi,pardon evet bir zamanlar sende çocuktun değil mi..
Yeşil gözlü insanlarda var bu kalabalığın arasında seninkiler gibi değil ama bakmak istemediğim kadar güzel değil.
Sıradan bir kitapçıda efsanevi kitapların arasındayım şimdi sanırım bir kaç romanda senin adın geçiyor, iyi adamlar ve kötü kadınların bahsedildiği satırların altı çiziliyor dikkat çekmek için, oysa ki hiç ilgimi çekmiyor.
Kahveye susamış gibi avuç içlerimde tutuyorum bardağı karşımda sen varsın şimdi yüzün yüzüme dönük küskün gibi bakışların öyle tanıdık geliyor ki sanki yıllardır aşinaymışım gibi ve öylede yabancı sanki ilk defa karşılaşıyormuşuz misali.
Ellerin masada daireler çiziyor hiç ilgilenmiyormuş gibi yapıp aslında gözlerim an ve an her hareketini takip ediyor sanki çıldırmış gibiyim derinlerden bir müzik sağır edebilecek kadar sessiz;
 sinsice ruhun ruhuma ilişiyor,
bir kaç roman senden bahsediyor,
bir kaç insan gözleriyle seni andırıyor,
yoğun bir kalabalık hala bir yerlere koşturuyor..
Sesini hiç duymamanın  verdiği huzurla konuşuyorum seninle, kaybetme korkusu yaşamadan bakışıyoruz gizlice, güvene ihtiyacımız yok burada, işte sen oturuyorsun karşımda, gözlerin yeşil bakıyor, saçlarımın arasında ki rüzgar yüzüne çarpıyor derin bir nefes alıyorsun, derin bir nefes alıyorum..
Ceketin çok güzel,
sana çok yakışıyor, ama giymiyorsun asla işte bu yüzden en çok sende güzel duruyor..
Ve gözlerin,
Tanrım gözlerin,
ben sana baktıkça, gözlerin daha bir güzelleşiyor..

Hiç yorum yok: